Seçim öncesi birçok kez eylem yapmış, birçok kez kaleme almıştım BÜRO-İŞ’e bağlı SGK çalışanlarını...
İstedikleri, ülkenin ekonomik koşulları göze alınarak en azında normale yakın bir yaşam hakkıydı.
Eylem yapan memurlarla yaptığım görüşmelerde söyledikleri gerçekten inanılır gibi değildi.
20 yıla yakın ¼ derece memurları bile 12-13 bin bandında bir maaşa tabiydiler,
Yine, yeni başlayan memurların daha da düşük alması, kiralarını bile ödemekte zorlanmaları ve bazılarının bu yüzden büyükşehirde geçinemeyip istifa etmek zorunda kalmaları!
Bunu anlattıklarında sormuştum:
“İyi de istifa etmeleri çözüm mü? Sonuçta aldıkları bir maaş var. İstifa ettiklerinde onlar için daha zor olmayacak mı?” diye...
Aldığım yanıt ise gençler için gelinen durumun bir özetiydi ve aslında üzücüydü!
“İstifa edenler genelde, aileleri köyde yaşayan, üniversiteyi bitirip, çalışıp çabalayıp memur olmaya hak kazanmış gençler. İşe girerken hayalleri ailelerine en azından yük olmamak, belki biraz da yardımcı olabilmek. Fakat bırakın yardımı, ailelerinden destek alıp, büyükşehirlerde ayı geçirmeye çalışıyorlar. Bu sebeple tüm hayallerini geride bırakarak, ailelerine yük olmamak adına köylerine, kasabalarına geri dönüyorlar. Bizler için de durum farklı değil aslında, köylerde aileleri olanlar bazı gıda ürünlerini oradan tedarik ediyor. Belki bizler de daha yolun başında olsak, istifayı düşünebilirdik inanın...”
Ayrıca EYT düzenlemesi sebebiyle, aylardır gerek başvurular, gerek işlemlerin tamamlanması için uzun mesai saatleri boyunca çalışmak zorunda kalan SGK çalışanları, karşılığını da emeklerinin çok altında ücretlendirilmesinden dolayı sık sık dile getirmişlerdi.
BÜRO-İŞ Sendikası da bu anlamda, SGK memurlarının yaşadıkları sorunları çözüm adına en çok mücadele eden sendikaydı diyebiliriz.
Hatta “Yandaş sendika” diye adlandırdıkları, kendilerinden ayrı tutularak, bazı haklarda öncelikli olduklarını söyledikleri bazı sendikalıları, karşılarına almak uğruna...
...
SEFALET DEĞİL İNSANCA YAŞAM!...
Dün telefonla bana mesaj çekerek 15 Haziran’da bir basın açıklaması yapacaklarını bildiren BÜRO-İŞ Hukuk Sekreteri Alper Şen’i detayları öğrenmek için aradım. Konu hakkında Alper Şen:
“Malumunuz, mayıs enflasyon oranları açıklandı. Asgari ücret ve memur maaşları öncesi açıklanan bu rakamlar gerçekten çok ilginçti ve maaş artış oranlarını etkileyecek bu verilere baktığımızda, belli ki asgari ücret 11- 11 bin 500 lira gibi bir aralıkta belirlenecek. Her zaman olduğu gibi asgari ücret, karşılığında memur maaşlarını da iyice eritecekler.
Seçim öncesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun memurlar için vaadi, 2 buçuk asgari ücret olması gerektiği yönündeydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın memurlar için vaadi ise 22 bin liraydı. Anladığımız kadarıyla, TÜİK’in enflasyon oranlarını bu şekilde göstermesi sonucu 22 bin liradan fazla olmayacağı anlaşılıyor. Ki bu gerçekten bizim için zor günlerin devam etmesi demektir. Bunun yanında yine 3600 ek gösterge, kurum içi uzmanlık düzenlemesi, ikramiye, ek ödeme , fazla mesai ödemeleri, ve görevde yükselmelerde mülakat değil, liyakat için de taleplerimizi açıklayacağız. BÜRO-İŞ olarak bizlerin de temmuz ayından önce basın açıklaması yapma sebebimiz, yine sesimizi yetkililere duyurma gayretidir”dedi.
Şen ayrıca; maaş zam oranlarının her yıl biraz daha düştüğünü, 2001 yılında bir memur 3 buçuk asgari ücret maaşına denk ücret alırken, günden güne eritilen zamların geçen yıl yüzde 30, bu yıl yüzde 20’ lere kadar gerilediğini ve artık memurların nefes alamaz hale getirildiğini ifade etti.
...
ENFLASYON ORANLARI VE MAAŞ ZAMLARI...
Evet TÜİK’in verilerinde TÜFE ve ÜFE arasındaki makasın iyice daraldığını, özellikle nisan ve mayıs ayında enflasyon oranlarının iyice gerilediğine şahit oluyoruz.
Düşünsenize; nisan ayında aylık bazda yüzde 2.39 iken yıllık bazda yüzde 43.68 ile son 15 ayın en düşük seviyelerine inmişti.
Mayıs ayında ise; sıkı durun!
TÜİK’in doğalgaz fiyatının değişmediği varsayımıyla açıkladığı, aylık bazda enflasyon oranı 0.04 olurken, yıllık rakamı ise yüzde 39.59’a kadar düştü. Üstelik bu kez de son 17 ayın en düşük seviyesine gerilemiş.
Bu arada yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup giyim ve ayakkabı olurken, bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup ise konut olmuş ve oran yüzde -13.79’ muş...
Vay be gerçekten süper!
Ayrıca tüm okuyucularımı da uyarmak isterim; ENAG denilen ve büyük çapta araştırmalar yapan enflasyon araştırma grubu da, her ay veriler sunuyor ama asla inanıp kafanızı bulandırmayın ve lütfen TÜİK’e güvenmekten vazgeçmeyin derim!
Netice itibariyle,
Mesele şu ki; haliyle enflasyon rakamlarını, maaş zam oranları için en çok bekleyen memur ve emeklilerdi...
Ve şimdi TÜİK’in bu verileri memuruyla, emeklisiyle, işçisiyle hepimizde farklı duygu karmaşasına sebep oldu!
Çünkü enflasyon oranlarının düştüğünü idrak edemesek de, çok sevindirici bir haber diye sevinmeli miyiz!
Diğer taraftan, temmuz'da belirlenecek maaş zamları bu doğrultuda düşündüğümüzden az olacağı için üzülmeli miyiz bilemedik!
O zaman vakit gözlerimizi dört açma vakti,
Vakit TÜİK verileriyle kanıtlanmış verileri görebilme, hayat pahalılığının bittiği, iyiden iyiye ucuzladığını görebilmek için, kalp gözümüzü açma vaktidir..
Yorumlar
Kalan Karakter: