Gurbetçi dediğime bakmayın!
O tabir 50-60 yıl öncesinde kaldı. Siyah beyaz filmlerde hatta…
Hani köyünde doğru düzgün kendine ait bir bahçesi dahi olmayıp, belki 3-5 kuruş kazanırım da bir tarla alabilirim diyen duygusal karelerde…
İlk gittiklerinde vatanından uzak, adaptasyon sorunu ve ağır çalışma koşulları altında çalışan gurbetçiler az çekmediler.
Neyse ki emeklerinin karşılığını alıp, memleketlerindeki tarlayı alınca, üstüne güzel bir evde kondurunca, bu zorluklara değermiş dediler.
Çok şükür gittikleri ülkelerde gittikçe durumları düzeldi.
Çifte vatandaşlık aldılar. Bir çoğu fabrikalardan ziyade kendi işyerlerini de açmaya başladılar sonrasında.
Zamanla aileleriyle gitgide genişlediler. Genelde hemşerileriyle aynı mahallelerde ve gelenek göreneklerinden çokça kopmadan yaşadılar.
Fakat artık 60 yılı geçen sürede 4’üncü nesil hayatını hala orada devam ettirmekte…
“Almanya’da yıllardır yaşayan gazeteci arkadaşımın söylediğine göre 3 ve özellikle 4’üncü nesil Türkiye’ye oldukça yabancı. Tatillerde bile başka ülkelere gidiyor ve türkçeyi bile yok denecek kadar az konuşuyorlar”diyor.
4’üncü dediğimiz nesil, 2000 yılından sonra doğanları kapsıyor.
Ayrıca zaten Almanya’nın, 2020’den itibaren kaldırmış olduğu çifte vatandaşlık uygulaması da bu yaş grubu için geçerli.
Bu uygulamada, Almanya seçecekleri ülke konusunda tercih hakkı sunmuş.
Ve demografik verilere baktığımızda, Türk vatandaşlarının önceki yıllara göre daha az görülme sebebinden de, bu neslin daha çok Alman vatandaşlığını tercih ettiğini anlıyoruz.
Ve aslında 62 yıl ve 4 nesil olarak düşünüldüğünde, yurtdışına göç etmiş bu vatandaşlarımıza artık gurbetçi demek de doğru mu bilemiyorum.
…
SEÇİMLER, GURBETÇİLER, ETKİLERİ VE TEPKİLER…
Yıllardır hemen hemen her seçim dönemi bu mevzuu gündeme gelir.
Bu ülkeyle bağlantıları yılda bir kez tatilden ibaret olan bu insanlarımızın; ülkenin kaderini etkileyen genel seçimlerde, söz sahibi olması doğru mu diye!
Bir çoğumuzun yakınları veya tanıdıkları vardır yurt dışında.
Ve bir çoğumuz yine yıllardır yurtdışında yaşayanların, aslında bu ülkeden sadece fiziken değil zihnen, fikren de ne kadar uzak olduğunu biliyoruz.
Çünkü sadece tatillerde gelip, güzel tatil beldelerinde güneşlenmek veya akrabalarını ziyaret etmek, gülüp eğlenmek ülkeye dahil olmak,söz sahibi olmak demek değildir.
Almanya’da, yönetmeliğe göre yapılmış zırh gibi evinden çıkıp, konsoloslukta oy kullanan seçmen;
Oturduğu binanın sağlamlığından her an tedirgin olan insanın halinden anlar mı?
Veya depremde evi yıkılan, günlerce çadır bekleyen, çadır geldikten sonra bu kez de sel de kalan vatandaşın hislerini anlayabilir mi?
Ya iş güvencesi, iş güvenliği, sosyal haklardan mahrum işçinin adına oy kullanması,
En çok yurt dışı seçmeninin yaşadığı Almanya’da asgari ücretli 1 günlük yevmiyesi ile 12,5 kg dana eti alırken, Türkiye’deki asgari ücretli, 1 günlük yevmiyesiyle ancak 1 kg et alıyorsa, yurt dışı seçmeninin kriteri hangisine göre olacak!
Ve Almanya ‘da fabrikada çalışan bir asgari ücretli veya emekli, insanca yaşama standartlarına sahipken,
Türkiye’deki asgari ücretli açlık sınırında takılıp kalmışsa; yurt dışı seçmeninin asgari ücretlinin seçim şansına müdahale hakkı, ne kadar doğru!
Yıllardır çifte vatandaşlık, çifte emeklilik,yaşam standartları, memleketin yaz güneşi, ekonomi mi bozuk, yine mi fiyatlar yükselmiş derdi yok!
Üstelik daimi yaşamadıkları bir ülke de,
Bizi temsil edecekleri bile, oylarıyla belirlemeleri , bir nevi bize yapılan bir saygısızlık olmuyor mu?
Sizce de, bizlerin Almanya’ya olduğumuz kadar yabancı ve bizlerin Almanya’da oy kullanmamız kadar tuhaf bir durum değil mi 60 yıllık bir uzaklıktan sonra!
Tamam, bu topraklarımızın insanları ve hepsini seviyoruz ama kaderimizi belirleyemeyecek kadar yabancılar ve uzaktalar dertlerimize…
...
Evet, şimdi sadece Almanya’daki seçmen sayılarımızı incelediğimizde bile;
2018 yılında yapılan genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde; 1.443.583 seçmenden 651.151 oy kullanıldı.
Ve o yıl Almanya ve yurtdışı oylarının seçim sonuçlarına etkisini de az çok biliyoruz.
Hatta hiçte azımsanmayacak bir etkisi olmuştu!
Türkiye’de kullanılan oyların tamı tamamına 5.4 üne tekamül etmişti.
Bu yıl ki genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise; sadece Almanya’da 1.6 milyonun üzerinde seçmenin olacağı tahmin ediliyor.
2018 yılı baz alındığında; bir milyonun üzerinde seçmenin oy kullanması bekleniyor.
Seçimlerde yüzde 1’in bile önemli olduğu ve önceki seçimlerden daha çok seçmenin olacağı, yurtdışı oylarının ne kadar önemli olduğu düşünüldüğünde, yüzdelik etki oranının da artacağı ortada…
E hal böyleyken; siyasi partilerin işi de zor görünüyor!
Ya Türkiye’yi bilmeyen yurtdışı seçmenine, ülkeyi anlatmaya çalışmalı!
Veya Almanya gibi;
Ya doydukları ülke, ya da doğdukları ülkeyi tercih etmeleri istenmeli belki de!
Ama belli ki yine “gurbetçilerin”insafında olacak kaderimiz…
Hadi hayırlısı!
Yorumlar
Kalan Karakter: