Bugün ramazanın son günüydü.
Bir ay boyunca yeme ve içmeyle sabrı sınanan, ibadet eden müslümanların yarın bayramı...
Evet bayramlar hep bir ödül, zafer ve kutlamayı temsil eder.
Bu yıl ramazan bayramı içinde kutlayacağımız, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da;
Hem TBMM’nin açıldığı gün, hem kurtuluş savaşımızda zaferin başlangıcı, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin müjdesi olup;
İrademizi temsil eden “Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin” olduğunu ilan ettiğimiz gündür.
Ve önceleri 23 Nisan bu amaçla kutlanılırken;
Bu kutlamalarda, çocuklar coşkularıyla öylesine öne çıkmış ki, sonrasında Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmeye karar vermiştir.
Atatürk dünyanın saygıyla kabul ettiği gelmiş geçmiş en büyük liderdir.
Ve lider olmak, daha doğrusu insanların sizi lider olarak tanıması;
“Liderinizim” demekten çok daha zor, çok daha emek ve vatanseverlik gerektirir.
Vatandaşına saygı ve sevgi de samimiyet gerekir.
Atatürk kullarım hitabıyla anılmaya alışkın halkına “Yurttaşlarım” diyerek kendinden ötekileştirmediğini ve vatanın asıl sahiplerini bu sözlerle vurgularken;
“Efendiler” sözüyle yine halkına duyduğu saygıyı hitabetine yansıtmıştır.
23 Nisan’ı çocuklara armağan ederken, bir taraftan onlara duyduğu sevgiyi ve onların ne kadar önemli olduğunu gösterirken;
Diğer taraftan onlara “küçük hanfendiler, küçük beyefendiler” diyerek, yine verdiği değeri hitabetine yansıtmıştır.
Kaldı ki; Bitmiş bir devleti tekrar dünyanın saygı gösterdiği bir devlet statüsüne getirmeyi başarmış, tarih kitaplarına büyük bir komutan ve devlet adamı olarak ismini altın harflerle yazdırmayı başarmış güçlü bir lider olduğu kabul edildiği halde...
Tabii ki tarih kitaplarına baktığımızda;
Halkına zulüm eden, halkını hırsları sebebiyle sefalete sürükleyen, kendi ideolojilerini dayatma uğruna insanları canından bıktıran, hatta canlarını alan ve lider olduğu yanılgısına düşen ama hiçbir kitapta lider vasfı verilmeyen birçok şahsiyetin de yine bu satırlarda ismi geçer...
Ama saygıyla, sevgiyle ve okuyanlara iyi örnek olarak değil!
Yaptıklarının bir ülkeyi, insanlarını nasıl felakete götürdükleri ve kendi sonlarının daha da felaketle tamamlandığı anlatılır.
Yani mesele şu ki; lider olmak ne bizim, ne çevremizde olduğumuz konum itibariyle poh pohlayanların ilan etmesiyle olmuyor.
Lider; süregelen durumda fayda sağlamayan uygulamalar üzerinde, köklü değişiklikler yapabilecek zekaya, sezgiye, sorumluluğa, donanıma, bilgiye en önemlisi;
Elindeki gücü sorumluluğundaki kişiler için sarf eden ve amaçlarından sapmayacağından,değişmeyeceğinden, şüphe duyulmayan şahsiyettir...
...
Dediğim gibi bu yıl iki bayramı bir arada kutlayacağız!
Ama
Ramazanda bile et, süt, sebze, meyve, yumurta ve neredeyse yiyip içtiğimiz tüm gıda ürünlerinde, tam gaz fiyat artışlarından vaz geçmeyen;
Stokçu tüccar, insafsız komisyoncu, işgüzar marketler, kurnaz pazarcı esnafı, tefeci kasap ve tabii ki asıl o muhalefet partileri...
Onlar yok mu?
Zaten bu grupları yoldan çıkaran aslında hep onlar!
Şunu söyleyeyim ki; yaptıklarınızı, bayramı bayram gibi sizin yüzünüzden yaşayamadığımızı hiç unutmayacağız
O yüzden de, bayramda tek dileğimiz:
Belki vicdana gelir tüm bu vicdan fukaraları;
Belki o zaman alt gelir yine orta sınıfa geçiş yapar,
Belki gençlerin gelecek kaygısı kalmaz, eşit şartlarda eğitim, istihdam, liyakat dört dörtlük olur.
Hem asgari ücretlinin, emeklinin de bayramı olur belki...
Gelecek aya borç yüküyle, hayattan bezgin girmez artık!
Refah içinde yaşar ülkemin tüm insanları;
Ve mutluluğumuza egemen olma cüretini gösteren her kim varsa;
Egemenliğin kayıtsız şartsız bizim olduğunu hatırlar.
İşte o zaman hayat bayram olur!
Mutlu, sağlıklı, refah içinde, bayramı bayram tadında yaşayacağımız nice bayramlara...
Yorumlar
Kalan Karakter: