Okuyucularım hatırlayacaktır.
Karacabey Hürriyet köylülerin mağduriyetlerini defalarca yazdım.
Aslında amacım sadece onları değil!
Büyükşehir yasasıyla beraber; çalışıp çabalayıp aldıkları ama mera, kavaklık gibi ortak kullanım alanları için köy tüzel kişiliği üzerinden resmiyete geçirdikleri binlerce dönüm topraklarının ellerinden gidişini sessizce seyreden onlarca köylünün mağduriyetini dile getirmekti...
Ancak, Hürriyet köylülerinin diğerlerinden farkı ise; bu haksızlığı sessizce izlememeleriydi.
Ve bu yasanın tüm mağdurlarının sesi olmalarıydı.
Bu cesur köylüler, bu işten nemalananların tüm karalamalara rağmen çalmadık kapı, görüşmedikleri siyasi lider ve konuşmadıkları mecra kalmadı desek yeridir.
Defalarca TBMM’nin yolunu arşınlarken, bir yolunu bulup Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşme fırsatı buldular ve bu sayede ulusal medyada da günlerce gündeme oturdular.
Ve her seferinde bu azimlerini neredeyse yazı dizisi halinde yazdım. Çokça okundu, bir çok siyasetçi ve STK yöneticilerinden dönüşler oldu.
Fakat uzun süredir yazmama kararı aldım ve yazmadım.
Nedeni ise; köylülerin bunca çabasına rağmen bir arpa boyu yol alınmaması ve her defasında bana dönen yetkili ama etkili olmayan isimler sebebiyle, artık köylülerin umutlanmasına, sonrasında ise hayallerinin yıkılmasına şahit olmak istememdi.
Bir hafta önce beni arayan Hürriyet Köyü Dayanışma Dernek Başkanı Bayram Efe’nin anlattıkları ise oldukça ilgimi çekti ve tekrardan kaleme almak istedim.
Bayram Efe öncelikle geçen sürede de boş durmadıklarını, siyasi partilerin bayramlaşma törenlerine katıldıklarını ve Efkan Ala dahil sözü geçen bazı siyasetçilerden yine “uğraşacağız ve meselenizi çözüme ulaştıracağız” diye söz aldıklarından bahsetti.
Ama maalesef yine kimseden dönüş olmamıştı.
Hal böyle olunca köylüler yine Ankara’nın yolunu tutmuş!
Sırasıyla önce TBMM’ne gitmiş, farklı partilerden birçok milletvekiliyle görüşmüşler.
Bu arada İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu oldukça ilgilenmiş ve dosyaları teslim almış.
Bana kalırsa Türkoğlu en kısa zamanda bu konuyla ilgili meclise önerge bile verecektir diye düşünüyorum.
Sonrasında ise; önceki ziyaretlerinde oldukça ilgilenen AK Parti milletvekili Ahmet Kılıç ve diğer iktidar vekilleriyle görüşmek üzere AK Parti Genel Merkezine de gitmişler. Defalarca telefonla arayıp yanıt alamadıkları Kılıç’la da tesadüfen yüzyüze gelmişler.
Belli ki, elinden bir şey gelemeyen milletvekili telefonları o yüzden yanıtsız bırakmış.
Neyse sonrasında sırasıyla Mustafa Varank ve Efkan Ala ile de görüşme imkanı bulmuşlar yine dertlerini anlatmışlar. İlginçtir bayramda ''Halledicez meselenizi'' diyen Efkan Ala köylülere;
“Bir gelişme yok mu” diye de sormuş!
Köylüler de “Bekliyoruz” şeklinde yanıt vermiş.
Pardon da sayın vekilimiz!
Gelişmeler veya meseleyle ilgilenecek olan ve köylüleri haberdar etmesi gereken siz değil miydiniz?
Neyse ki köylülerin söylediğine göre; Görüşmeye gittikleri Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’la yurt dışında olduğu için görüşemeseler de özel kalem müdürü yakında dönüş sağlayacaklarını söylemiş.
Hadi inşallah!
Ayrıca Hürriyet köyündeki diğer ilginç gelişmeler oldukça şaşırttı.
Şöyle ki; Köyü hızlıca kevgire çevirme çabaları devam ederken;
Yok yok! Köye ait olan taş ocağını ihaleyle bir şirkete verilip işletilmesinden bahsetmiyorum.
Bahsettiğim, itinayla köyü iyice sıkıştırmaya yönelik projelendirilen ve yine ihaleyle yapımının bazı şirketlere verildiği Liman Yolu ve Hızlı Tren Yolu inşaatı...
Çok hızlı başlayan bu projeler nedense bu aralar biraz yavaşlamış!
Hatta Hızlı Tren tüneli çalışmaları durdurulup, tünelin kapısı taş toprakla kapatılıyormuş.
Yetkililer bu konuda pek yorum yapmasa da, şantiye çalışanlarının söylediklerine göre yeterli zemin ve jeolojik analizler yapılmadan başlanan tünel çalışmasında, bir taraftan yer yer çökmeler meydana gelirken, diğer taraftan devamlı su basıyormuş.
Ve bu o kadar yoğunmuş ki birisi düşüp boğulmasın diye kapatmaya karar vermişler.
Gerçekten anlamak mümkün değil!
Böylesi büyük bir projede, üstelik bittikten sonra birçok canı taşıyacak bu tünel ve rayları, bu kadar tedbirsizce ve belli ki denetimsizce yapmaya kalkmak nasıl bir dumura uğramaktır.
Allah muhafaza ya tamamlandıktan ve hayata geçtikten sonra yaşansaydı bu olumsuzluklar!
Ve Köylülerin elinden talandan mal kaçırırcasına başlanan bu işlerde;
Köylülerin hak mücadelesi acaba ilahi adaletle tecelli mi ediyor bilemiyoruz ama bence onların şu taleplerine bir kez daha kulak vermeleri gerekir diye düşünüyorum etkili ve etkili olduklarını bilen yetkililerin!
Diyor ki Hürriyet köylüleri:
1.Kırsal özelliği devam eden ancak yasa ile mahalleye dönüştürülen eski köy statüsünde olan yerlerde köy tüzel kişiliğinin ihdasına ve mal varlığının iadesine dair kanun teklifi verilmesi,
2.Yine 6360 Sayılı yasa ile Mülga olan köy tüzel kişiliklerinin memaliki olan taşınmazlardan, köy halkının müşterek kullanımı için bırakıldığı belli olan ve geldisi özel mülkiyette olan taşınmazların tasarrufunun mahalle halkının müşterek ihtiyaçları için kullanılması veya eski maliklerine veya onların mirasçılarına iadesine dair yasa teklifi verilmesi,
3.Eski köy tüzel kişiliklerine ait taşınmazların satış ve tasarrufu tedbiren bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile durdurulabilir.Bu bir istek değil, hak olanı iade etmektir...
Ve talepleri ne haksız kazanç, ne 3-4 maaş, ne rant ne ihale...
Sadece haklarının iadesini istiyorlar.
Yorumlar 15
Kalan Karakter: