Önceki haftalarda köşeme taşıdığım Hürriyet köyünün hak mücadelesini hatırlayanlarınız vardır. Ama yine bir özet geçmek gerekirse;
1951-1952 yıllarında Bulgaristan’dan 201 hane Türkiye’ye göç ediyorlar. Bu aileler devlet tarafından farklı bölgelere yerleştiriliyorlar ama birbirleriyle iletişimi de kesmiyorlar.
Sonrasında tekrar bir arada yaşayabilecekleri bir yer buluyor ve devletin onlara verdiği haklardan feragat ederek, Karacabey yakınlarında 12 bin dönümlük Haydar Çiftliğini satın almak için kolları sıvıyorlar. Bankaya dünya kadar borçlanıyorlar. Hatta borçlarını ödemek için yıllarca hayvanlarıyla ahırda kalmayı bile göze alıyorlar.
Öyle ya, ev yapmak kolay değil! “Hele önce toprağımızın borcunu ödeyelim. Sonrası kolay” diyorlar.
Ama öyle kolay olmuyor. Kimi zaman hasat iyi olmuyor, başka köylere ırgatlığa gidiyorlar.
Kimi zaman ödenecek miktar eksik kalıyor, banka gelip ürünlere el koyuyor.
Yine de vazgeçmiyorlar. Çünkü bu toprakları yurt bellemişler bir kere, hem de anavatan!
Vazgeçilir mi?
Neyse bu azimleri ve büyük fedakarlıklarıyla nihayet borcu harcı bitiriyorlar.
Ve bu çalışkan insanlar ahde vefa örneği gösterip, zor zamanlarında kucak açan “anavatana yük olmayalım” diye, okullarını, camilerini, lojmanlarını bile kendileri yapıyorlar. Hatta kendi arazilerinden 6 bin 200 dönümlük bir kısmını da mera ve otlakıye olarak ayırıyorlar.
1978 yılında bu ortak kullanım alanlarını o zamanki kadastro personelinin yönlendirmesiyle köy tüzel kişiliğine kaydettiriyorlar.
Ama 2014 yılında çıkarılan 6360 sayılı Büyükşehir yasasıyla olanlar oluyor. Çünkü bu yasayla köy tüzel kişilikleri sona ermiştir.
Bunun meali, artık belediyenindir. Belediye ister kendi kullanır, ister ihalelerle kendine sermaye yapar.
İhalelerle bu mera alanları satışa çıkarılır.
Usulsüz bir durum yok. Yasa bu hakkı vermiş.
Hürriyet köylülerde önce bir şok durumu olmuş.
“Nasıl yani! Yıllarca borcunu ödeyeceğiz diye aç susuz kaldık, çoluk çocuğumuz telef oldu. Böyle bir durum olmaz” diye şaşıra dursunlar. O sırada toprakları parsel parsel satılıyormuş.
Neyse ki bir süre sonra kendilerini toparlayıp hakları için mücadele etmeye karar vermişler.
Çalmadık kapı bırakmamışlar ve bırakmıyorlar da…
En son CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa ziyaretinde kendisine iletme şansı bulmuşlar. Geçen hafta ise Vatan Partisi Kurultayında Doğu Perinçek’e iletmek için Ankara’ya bile gitmişler.
Bu mücadelenin öncüsü ve köylünün umutsuzluğa düşmemesi için her platformda uğradıkları bu haksızlığa çare arayan Hürriyet köyü Dernek Başkanı Bayram Efe:
“Biz köylüyüz, siyasi bir amacımız olamaz. Bizim için en büyük parti Hürriyet Köyü Partisidir” diyor
…
Fakat son günlerde yaşadıkları iyice çileden çıkarmış onları.
Belediyenin ihaleye çıkardığı arsalardan 3814 parsel, 236.6 dönümü 18.01. 2021 yılında, 3815 nolu parsel, 146 dönüm araziyi 23.06.2022 de 72.000.000 TL’ye KUZUFLEX A.Ş satın alıyor. Buraya kadar usulsüz bir durum yok! Tabii köylünün arsalarının yasayla belediyeye devredilmesi dışında!
Fakat bu satış her ne kadar yasal çerçevede yapılmış olsa da, buradaki sıkıntı farklı.
Çünkü satılan bu arazinin içinde 2 taşocağı var ve bu taşocağının işletme ruhsatı 1976’dan beri Hürriyet köylülerine ait. O günden bugüne kadar da bu köylülerimiz gerek kendi ihtiyaçları, gerek ticari anlamda taşocağını çalıştırarak bütçelerine katkı sağlamışlar. Tabii yasa değişip bu arsalar belediyeye geçene kadar.
Haziran ayında, adını belirttiğimiz şirket tarafından satın alındıktan sonra taşocaklarında epey bir hareketlilik olduğunu görüyorlarmış. Bir kamyon gelip, diğeri gidiyormuş. Yapımı devam eden hızlı tren yoluna ve tünel çalışmaları için habire taş çıkarıldığını ve buralara taşındığını söylüyor dernek başkanı Bayram Efe ve ekliyor:
“Öncelikle belediye bu arazinin satış için ihale ilanında neden taşocağıyla ilgili bir ibare kullanmamış. Yani bu şirket sadece toprağına para vererek aldığı bu arazilerde taşocağının olduğu da belirtilmesi gerekmez miydi? İlana baktığımızda sadece otlakıye olarak geçmesi doğru mu? Kim satıyor kime satılıyor ve ruhsatı var mı?”
Topraklarının gözlerinin önünde ellerinden gitmesine içleri yanarak bakan Hürriyet köylülerinin tek dileği; değiştirilen yasanın düzenleme yapılarak, onlar gibi mağdur olan birçok köyün durumunun iyileştirilmesi…
Ve son olarak şöyle diyorlar; “Bizler sadaka veya hakkımız olmayan bir talepte bulunmuyoruz. Sadece haklarımızın iadesini istiyoruz.”
…
FARUK ÇELİK'TEN İDDİALARA YANIT
Dün, önceki dönem milletvekillerinden Faruk Çelik’in basına özel kahvaltı organizasyonundaydık.
Açık söylemek gerekirse, durup dururken yapılan bu davet herkes kadar bizi de meraklandırdı.
Acaba bir adaylık açıklaması mıydı?
Yoksa farklı bir siyasi açılımın haberi miydi?
Eh, davet bir siyasetçiden gelince hele seçim atmosferine de girmişsek…
İcabet ettik.
Ama öyle olmadı!
Faruk Çelik, öncelikle yerel medyanın gücünden ve desteklenmesi gerektiğinden bahsetti. Bunlar, gerçekten önemli sözlerdi.
Devamında ise “ahlak sınırlarını aşan, aşağılayan iftira dolu söylemler yayınlayan basın sahnede olmamalıdır” dedi.
Özellikle Bursa basınına da bu anlamda sitemde bulunan Çelik'in, açıklama gereği duyduğu konulardan bazıları şu şekildeydi:
Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanıyla ilgili arasının açık olduğu haberlerinin gerçek dışı olduğu,
Bozbey ve Mudanya Belediye Başkanıyla sık sık görüştüğünün tamamen yalan olduğu,
Alaçam'daki 68-69 metrekarelik evinin ruhsatsız olduğu bilgilerinin gerçeği yansıtmadığıydı.
Faruk Çelik'in konuşmalarının bazı kısımlarından, Büyükşehir ve Kestel Belediye Başkanıyla aralarının pek de hoş olmadığını anladık.
Adaylık konusunu kesinlikle düşünmediğine de değinirken, bundan sonra sessiz kalmayacağını ve böyle mesnetsiz haber yapan medyalara hitaben de, sesini çok duyacaklarını ifade etti.
Yorumlar 20
Kalan Karakter: