Geçtiğimiz iki hafta boyunca; SGK çalışanları iş yavaşlatma ve iş bırakma eylemleri yaptılar.
Hatta durumun ayrıntılarına da, köşe yazımda yer vermiştim.
Özetle; SGK çalışanlarının şikayeti, 2011 yılında çıkarılan 666 sayılı KHK ile yok edilen özlük hakları ve dolayısıyla aldıkları düşük maaşlar… 1’inci derece 4. kademeden bir memurun bile en fazla 13 binlerde maaş aldığını;
İşe yeni başlayan bir memura ise; bu rakamın çok daha altında verildiği, bu yüzden özellikle büyük kentlerde çalışanların geçinemediği için istifa edip, memleketlerine dönmek zorunda kaldıklarını da ifade ediyorlar.
Ayrıca EYT sürecinin başlamasıyla, iş yüklerinin çokça artması ama bunun fazla mesai ücretlerine yansımaması, onları canlarından bezdirmiş görünüyor.
Ve diyorlar ki;
“Maaş zammı almadığımız gibi; hükümet tarafından aldığımıza yönelik söylemler de bizi oldukça üzerken, vatandaşla da karşı karşıya getiriyor.
Mesela; geçtiğimiz günlerde, hükümet kanadından ekranlarda açıklanan, EYT süresince verildiği söylenen 3 bin ek mesainin 6 bine çıkarıldığı açıklaması!
Halbuki; bu dönem yaptığımız bunca fazla mesaiye karşı, aralık ayında aldığımız: 895 TL, ocak ve şubat aylarında ise bin 385 TL. Üstelik verileceği söylenen 6 bin TL için mesai saatleri 50 saatten 100 saate çıkarılmış olup, bu da neredeyse 7/24 çalışma saatine denk gelmektedir. Bu durumun ise hiçbir insanın altından kalkamayacağını kendileri de bilmekte.”
Yarın Ankara’da yapılacak memur eylemine ise; sadece SGK memurları değil, birçok memur ve memur sendikaları katılım sağlayacak. Fakat iş bırakma eyleminin sadece SGK’da uygulanacağını söyleyen BÜRO-İŞ Genel Başkanı Alay Hamzaçebi’nin gazetemize yaptığı açıklamada:
“İki gün önce Çalışma Bakanı Vedat Bilgin; bir TV programında, tüm memurların aldığı en düşük maaş 20 bin TL’dir’ sözleri gerçek dışıdır. Ortalama memurların aldığı maaş, 11- 13 bin arasında değişmektedir. Ama madem sayın bakan bu sözleri sarfetti, biz de bordrolarımızı alıp, bize verildiği söylenen 8 bin 500 TL maaşın akıbetini sormak için Ankara’da toplanıyoruz. Ayrıca emeklilerde yaşanan maaş adaletsizliği de ciddi bir durum. En az 7 bin 500 TL yapılan emekli maaş zammı, yüksek pirim ödemiş diğer emekliler için düzenlenmediği için vatandaş açısından huzursuzluğa sebep olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Gerçekten tuhaf: Memurların aldıkları maaş açlık sınırı ve yoksulluk sınırı arasında gidip gelirken;
Alamadıkları maaşlar üzerinden, alıyormuş gibi algı yapılmasından haklı olarak rahatsızlar. Çünkü asıl sorunları geçinememek iken, kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi sebebiyle, haklı davalarında haksız duruma düşürüldüklerini söylüyorlar.
Bu durumda merak ediyoruz; Acaba Bakan Vedat Bilgin mi yanlış bilgilendiriliyor!
Belki kendisi de, bu maaşın altında almamaları gerektiğini düşünüyor ve ağzı kalbinden önce itiraf ediyordur!
Ve bu noktada BÜRO-İŞ Genel Başkanı Hamzaçebi’nin “8 bin 500 maaş zammı yapıldıysa, nerede” sözlerindeki gibi bizler de merak ediyoruz.
Sahi bu para memur almadım diyorsa, kime verilmiş olabilir!
Ve yarın Ankara’da; devletin onurlu fakat mağdur memurları, yoksulluk sınırının altında kalan maaşları ve ailelerine bakamadıkları için onurlarını korumak adına seslerini bir kez daha duyurmaya çalışacaklar!
…
HÜRRİYET KÖYÜNE BİR DARBE DAHA!
Hürriyet köyünü; Büyükşehir yasası sebebiyle, yaşadıkları büyük mağduriyetten dolayı defalarca yazdım.
Köylülerin mağduriyetleri karşısında, göstermiş oldukları mücadele ve kararlılık da takdir edilmesi gereken bir durumdu.
Çalmadıkları kapı, gitmedikleri mercii kalmadığı halde;
Hiç birinden bir çözüm gelmemişti.
Onlar da, devletin en üst makamına yani Cumhurbaşkanına kadar gitmenin yolunu aramış hatta onu bile başarmışlardı.
Fakat aylarca beklemelerine rağmen yine bir dönüş olmamıştı.
Bu kez de geçen hafta KKTC’nin yolunu tuttular.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Büyükelçi Metin Feyzioğlu ve birçok üst düzey makamla görüşmüşler ve dertlerini anlatmışlar.
Ayrıca Bursa milletvekillerine defalarca iletmelerine rağmen; ilgilenmediklerini ve bazılarının, bu olayların müsebbibi gördükleri Karacabey Belediye Başkanının yanında durduklarını detaylarıyla da anlatmışlar.
Ve söylediklerine göre yardımcı olacaklarını, hatta Feyzioğlu’nun Ankara’ya gittiğinde, konuyu yine görüşebileceklerini ifade ettiğini söylüyorlar.
Fakat maalesef ki; köylülerin Ankara’nın olayı çözeceğine dair umutları gitgide kayboluyor gibi…
Onlar bu mücadeleye devam ederken; bırakın giden arazilerinin geri verilmesini, 4 bin 100 metrekare tarlalarının daha kamulaştırıldığını öğreniyorlar.
Şaka gibi değil mi!
Belediyenin bu acelesini anlayamayan köylüler;
“Hala devam eden davamızda; Belediye şimdi de, bize ait olan arazilerimizi meclis kararıyla Karayolu Müdürlüğüne devrediyor. Talandan mal kaçırılıyor gibi. Vatandaş olarak neden sesimizi kimse duymuyor!” diyorlar.
Hürriyet Köyü Dernek Başkanı Bayram Efe telefonla arayıp, bana bunları anlattığında bende aynı duygulara kapıldım.
Seçime sayılı günler kalmışken ve bu olay artık ulusal basında bile bilinirken;
Sayın Ali Özkan bu gücü nereden alıyor ve gerçekten ne bu acele!
Yorumlar 10
Kalan Karakter: