Yerel seçimlere doğru siyasi partiler seçime nasıl girecekleri konusunda netleşmeye çalışırken,
Henüz ittifakla mı yoksa kendi kadrolarıyla mı girecekleri konusunda bazı partiler hala kafa karışıklığı yaşıyor.
Ve aslında bu çok da normal...
Özellikle altılı masayı ve seçim sonrası durumu ele aldığımızda,
Birbirlerine olan ithamları, eleştirileri, yenilgiyi kimsenin üstlenmemesi ve çoğunun Kılıçdaroğlu’na yüklenmesi oldukça ilginç değil miydi?
Öyle ya sonuçta tabiri caizse kimse silah zoruyla girmemiş, seçime kadar kimse bu anlamda bir yorum yapmamış, hepsi güle oynaya birlik fotoğrafları veriyordu üstelik sıkça.
Kaldı ki, seçim neticesinde kimse eli boş da çıkmamıştı. Sadece vaadedilen Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve genel başkanların milletvekilliği makamından mahrum kalışı dışında!
Ama bu durum mağlubiyetlerinden sorumlu Kılıçdaroğlu için de geçerli olmamış mıydı?
Hal buyken, Kılıçdaroğlu’nu eleştirenler arasında CHP’liler ve seçmenleri hariç, altılı masadaki partilere hak vermek ne kadar doğru olur bilemiyorum.
...
VATANDAŞ GÖZÜYLE YEREL SEÇİMLER...
Genel seçimler ve yerel seçimlerin aslında çok farklı kulvarlarda olduğu muhakkak!
Çünkü yerel seçimlerde seçmen daha çok yaşadığı bölgeyi “en iyi hangi parti yönetir”den çok, kim yönetebilir noktasındadır.
Özellikle küçük şehirlerde bu durum daha bir “adamcılık” noktasına evrilir.
Yani buna hatır gönül işleri veya geniş ailelerden olan adayların önemi de tabi olur diyebiliriz.
20 yıldır iktidarını koruyan AK Parti bu anlamda, adaylarını belirleme konusunda genelde işini şansa bırakmadan bu ayrıntıları da dikkate alır.
Fakat son seçimlerden sonra bu gibi küçük şehirlerde yaşayan vatandaşlarla konuştuğumda; şöyle bir algının da yerleştiğini gördüm;
İktidarla çok da fikir birliği içinde olmasalar da, icraatlarında onaylamadıkları çok şey olsa da,
“Başka bir partiyi seçersek, şehrimizden yatırımlar çekilebilir ve bizler mağdur olabiliriz” diyorlar.
Sanırım bu doğrultuda muhalefetin yeterli güveni vermemesinden kaynaklı kendini sorgulaması ve bu düşünceyi kırma yoluna odaklanmaları gerekir.
Ve belki de en zayıf muhalefet partilerinden biri olup, memleketin en ücra yerlerinde, hiçbir bahane bulmayıp çalışan ve başaran Fatih Maçoğlu gibi belediye başkanlarının verdiği güveni örnek almalılar...
...
DEVA SESSİZLİĞİNİ İTTİFAKLA BOZAR MI?
İlk bölümde bahsettiğim ittifaklar mevzusuna dönersek;
İYİ Parti birkaç gün önce “81 il ve tüm ilçelerde kendi adaylarımızla yerel seçimlere girme kararı aldık” diyerek kamuoyuna kararlarını ilan etseler de,
Belli ki başta CHP olmak üzere,
Yine Akşener’in 3 Mart’ta masayı terk edip sonrasında tekrar oturmasından mütevellit İYİ Parti’nin bu kararına inanmayan, esnetebileceğini düşünen azımsanmayacak bir kesim de var.
Kaldı ki Ekrem İmamoğlu yaptığı açıklamada bu beklentiyi;
“Sayın Akşener’in İYİ Parti ve İYİ Parti yöneticileriyle müzakerenin, diyaloğun çok sağlıklı bir şekilde yürütülebileceğini, yönetilebileceğini düşünüyorum” sözleriyle paylaştı.
Tabii diğer taraftan İYİ Parti’nin çarşamba günü yaptığı GİK toplantısında, tüm seçim çevrelerinde kendi adaylarını belirleme kararının aksine henüz bir açıklama yapmadıklarını da belirtmek gerek!
Ve belki de bu kez “Bedeli ne olursa olsun ittifaksız gireceğiz” söylemleriyle hareket ederek yine belirttikleri gibi asıl hedefleri 2028 seçimlerine odaklanmak olacaktır.
Bu arada grup kurarak yollarını belirleyen Saadet Partisi ve Gelecek Partisiyle de ittifaka girmeyen DEVA Partisi ne yapacak!
DEVA Partisi ittifak konularında uzun süredir sessizliğini korusa da, birebir yaptığımız röportajlarda kapılarının açık olduğu da ortada.
Kaldı ki, bir televizyon programına katılan DEVA Partisi sözcüsü İdris Şahin, “Her ne kadar ittifak genel seçimlerde olur, yerel seçimler de buna işbirliği demeliyiz” sözleriyle farklı bir bakış açısı getirmeye çalışsa da, ittifak sinyallerini vermiş oldu aslında.
Bugün gazetemizi ziyaret eden DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Av. Zeki Kahraman ve Teşkilat Başkanı Barış Özer’e de sohbetimiz sırasında ittifakla ilgili düşüncelerini sorduk.
Zeki Kahraman ittifakların, koalisyonların kimi zaman gerekli bir durum olduğunu ve ittifakları her kesimi temsil etmesi anlamında doğru bulduğunu ifade ederken konuşmasının devamında da;
Bursa özelinde CHP’nin güçlü olduğu bölgelerde desteklemenin faydalı olacağından bahsederken, haliyle CHP ile bir ittifakın olabileceğini de anlamış oluyorduk.
Ama konuşmanın devamında İYİ Parti ile ilgili biraz temkinli davransalar da zor olduğunu Gelecek ve Saadet Partisiyle herhangi bir işbirliğinin olmayacağını ise çok net bir dille ifade ettiklerini söyleyebilirim.
Bunun sebebinin ise aslında sanılanın aksine radikal sağ ve muhafazakar bir yerde olmak istememeleri, daha merkez sağ çizgisinde olma amaçları olduğu, sözlerinden anlaşılıyordu.
Bursa’da DEVA Partisinin güçlü olduğu ilçelerin başında Osmangazi ve Karacabey’in geldiğini belirten Barış Özer ise; çalışmalarını bu ilçelerle sınırlı tutmayacaklarını ve yine mavi yeleklerini giyerek partilerini daha iyi anlatmak için yerel seçimlerde Bursa’da arşınlamayacakları yer bırakmayacaklarını belirtti.
DEVA Partisi özellikle yönetim kadrolarında donanımlı, eğitim düzeyi yüksek kişilerin olmasına dikkat ediyor. Ana kademede de başta Babacan olmak üzere ekonomiden eğitime iyi bir kadroları da var diyebiliriz. Bursa il başkanı Zeki Kahraman da siyasi tecrübesinin yanında, Baro Başkanlığı yapmış ve entelektüel birikimi de olan sayılan sevilen biri...
Fakat mesele şu ki, seçime ittifaklarla gireceği veya girmek zorunda kalacağı neredeyse belli olan muhalefet partileri bu kez ihtilafa girmeden seçim sürecini tamamlayabilip halkın nezdinde güven kazanmayı başarabilecekler mi?
Yoksa yine...
Yorumlar
Kalan Karakter: