Açık söylemek gerekirse;
Günlerdir CHP’de yaşanan değişim kaosu devam ederken,
Üstüne dün de Meral Akşener’in kurultaydaki konuşmasını dinlerken;
AK Parti’nin, daha doğrusu Erdoğan’ın neden 21 yıldır iktidar olduğunu daha iyi anlamaya başladık...
En büyük rakibi diye düşündüğümüz CHP ve İYİ Parti gibi bir muhalefet varken karşısında, iktidar olması için çok çabalamasına bile gerek yokmuş ki...
Bu bağlamda dün Akşener’i izlerken Erdoğan’ı inanın takdir ettim!
Tıpkı tüm ekonomide ki kötü gidişe rağmen, nasıl ki seçmenin nabzını tutmayı başardıysa,
Aslında muhalefetinde nabzını çok iyi tutmuş ve beka sorunu derken anlatmak istediği de demek ki buymuş diye düşündük.
Mevcut manzaraya baktığımızda;
Kılıçdaroğlu’nun altılı masanın tüm bileşenlerine Cumhurbaşkanı yardımcılığı vaadini, Allah muhafaza iktidara gelip gerçekleştirselerdi;
Tabiri caizse; her gün bu liderler saç başa girer, bize de ayırmak düşermiş sanırım.
Hele ki Akşener’le çok büyük bir güç mücadelesine girecekleri aşikarmış meğer!
Bunun yanı sıra, seçimler bittiğinden beri başta CHP olmak üzere sonrasında ise;
İYİ Parti’nin, kendi partilerinin içinde yaptıkları muhalefete şahit oluyoruz habire.
Tamam anlıyoruz!
Muhalefet partileri olarak göreviniz muhalefet...
Ama belli ki seçimi kaybettiğinizden beri aklınızı hala toparlayamadınız.
Sizin göreviniz iktidara muhalefet;
Tıpkı kanserli hücreler gibi kendi bedeninizdeki, sağlam hücreleri yiyip bitirmek değil!
Halbuki şu an ülkenin ve vatandaşın sorunları devam ediyor.
İktidarın çok güvendiği Nas iptal oldu mesela, faiz artırımı vatandaşa nasıl yansıyacak!
Dışa bağımlı bir ülke olarak altından kalkabilecek miyiz!
Memur ve emekli maaşı zamları, bayram ikramiyeleri vesaire hani sizin vaatleriniz vardı ya;
Hükümet ne kadarını karşıladı veya karşılayabilecek mi?
Malum genel başkanlık hırsınızın stresinden ilgilenemiyorsunuzdur diye vatandaş olarak hatırlatmak istedim...
Gerçekten bu konularda muhalefet olarak bir fikriniz var mı?
Veya seçim öncesi söylediklerinizin şimdi de muhalefet olarak arkasında durmayı düşünüyor musunuz?
Lakin muhalefet partisi genel başkanı olarak bunlar da asıl görevleriniz arasında değil mi?
Varsa yoksa günlerdir sizin kendi partililerinizle, hatta size en yakın insanlarla birbirinizi yemenizi izliyoruz.
Ve inanın hiç sempatik durmuyorsunuz.
Ve size güvenip oy verenlere bile şu halinize bakıp;
Acaba hayırlı olan bu muymuş dedirtiyorsunuz!
Akşener dünkü konuşmasında gerek CHP’yi gerek partililerine tabiri caizse bir küfretmediği kaldı.
Gerçi bu durum Akşener’e yabancı bir tutum değil!
Defalarca şahit olmuşluğumuz var...
Geçen yıl Bursa’da iş insanları için basına açık kurmaylarıyla beraber gerçekleştirdiği programda da şaşırtmıştı bizleri.
İçinde İsmail Tatlıoğlu’nun da konuşmacı olduğu ekonomiyle ilgili gerçekleşen toplantıda, konuşmacılar süreyi aşınca, kürsüye çıktığında bir güzel azarlamıştı kurmaylarını...
Ve basına yapacağı açıklamayı da, kızdığı için yapmayıp, teşekkür ederek bizleri dışarı almıştı.
Evet haklıydı belki!
Süre aşılmış; gelen iş insanları ve basın mensupları da biraz sıkılmıştı.
Fakat onca işinde başarılı, yaşını başını almış yol arkadaşlarını herkesin gözü önünde azarlaması doğru muydu?
Sonrasında 3 Mart krizi diye isimlendirdiğimiz, altılı masayı terkettiği günde de, yine tüm kamuoyunun önünde, bu kez masadaki liderlere demediğini bırakmamış, herkesi şoke etmişti.
Üç gün sonra ise aynı masaya sessizce yine oturmuştu.
Dünkü kongre konuşmasında; partililerine önceki seçimlerde meclise girmek için 15 CHP milletvekili aldığı için pişmanlığını dile getirdi “kendi üslubuyla...”
Yetmedi! O gün bugündür gerek yerel seçimlerde gerek genel seçim ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde CHP’nin bir şekilde İYİ Parti'ye hep diyet ödettirdiğini söyledi.
Yine yetmedi! Kendi partililerinden bir kesime de defalarca lanetler okudu...
Ve Akşener’in özellikle bahsettiğim seçim sürecindeki ve dünkü çıkışlarına baktığımızda;
2018 genel seçimlerinde 5 milletvekili olan İYİ Parti'nin grup kurabilmesi, dolayısıyla 24 Haziran'a alınan seçimlere katılmasını sağlamak için ve tabii ki seçim sürecinde de hazine yardımından da faydalanabilmeleri için CHP destek olmuştu.
Ve o zaman bunun siyasi değil, demokratik bir tasarruf olduğunu dile getirilmişlerdi. Devamında seçime giren İYİ Parti gayet iyi bir başarı da elde etmişti.
Fakat 2023 seçimleri İYİ Parti için tamamen bir hüsran oldu. MHP’nin bile altına düşmesi Akşener’i partisine hesap verme mecburiyetinde bıraktı.
Ve öncesinde CHP’ye demokrasi adına minnettar olduğunu defalarca söyleyen Akşener’in, şimdi ise yenilgilerinin tek suçlusu olarak CHP ve partisinin içindeki bazı isimleri işaret etmesi liderliğini sorgulatmıyor mu?
Masadan kalktığınızda birileri yüzünden tekrar oturduğunu ima ederken,
Kusura bakmayın ama bu ne ahde vefa ne de diyetti.
Bu her defasında abarttığınız cesaretinizin, dobralığınızın tam tersi bir tavırdı.
Bir lider olarak tüm kamuoyu önünde verdiğiniz kararın efeliğini yaparken,
Kapalı kapılar arkasında,
“Olmaz geri dön” diyenleri haklı bulduğunuz ve yine kendinize güvenmeyişinizin tespitiyle verdiğiniz bir karardı.
Ve o günden sonra partideki istifaların artması, anketlerde dahi hızlı bir düşüşe geçmeniz ve neticede bu durumun seçimlere yansıması, sadece sizin tutarsızlığınızdan kaynaklı halk nezdindeki güven kaybıdır.
Ve birçok tecrübeli siyasetçinin yorumladığı gibi altılı masanın oylarını dahi bu tutumunuz maalesef etkilemiştir.
Neticede dünkü konuşmasıyla da bunu tescillemiş oldu Akşener!
Hiç bir proje, program sunmadan,
Ana tema olarak; yenilgiyi iktidardan ve kendinizden uzak sadece CHP ve partililerine yüklemesiyle beraber;
Kendine bile dürüst olamayan,
Bırakın CHP’yi, kendi yol arkadaşlarına bile vefasız davranan bir genel başkan profili çizmiş oldu...
Bu arada Akşener gittikçe sertleşen üslubuyla, seçmenin bu tür lider profiline meyili olduğunu düşünüyorsa yanılıyor!
O işler öyle olmuyor!
Çünkü “Yiğidi öldür ama hakkını yeme demişler...”
Erdoğan sert üslubunu;
Genellikle, hatta tamamen muhalefete ve muhaliflere yöneltir.
Parti içindekilere ve ittifak olduğu partilere özel görüşmelerinde böylesi söylemlerde bulunuyor mu bilemiyoruz!
Ama kamuoyu önünde asla onlara hitaben yaptığına şahit olmuyoruz.
Ve parti içinde canını sıkanları da;
Sabırla günü geldiğinde, gerek pasif görevlere gerek yavaş yavaş görevden el çektirerek;
Ama kolu kırsada, yenin içinde kalmasına dikkat ederek uyguluyor.
Ve tüm bu yaşananların tespiti:
Belkide muhalefetin iktidarı eleştirirken;
Neden iktidarda bunca yıl kaldığından da biraz ders çıkarmaları gerekir.
Kaldı ki; seçmen, muhalefetin içinde olduğu durumu izleyerek bile bu analizi ve özeleştiriyi muhalefetin adına yapabiliyorken...
Yorumlar
Kalan Karakter: