Siyasi gündem, bildiğimiz üzere önümüzdeki yerel seçimler...
Her ne kadar vatandaşın gündemini enflasyon oranları ve hergün yenileri eklenen zamlar doldursa da, arada siyasette ne oluyor bitiyor diye bir göz attıkları da oluyor.
Mesela, pazara gidip taze fasulyenin 60 TL, domatesin 40-50 TL olduğunu görünce almaktan vazgeçerek "Salçalı makarna yapıp yiyelim", bir gömlek almak için mağazaya gittiğinde fiyatların minimum 600-700’den başladığını görünce "Bit pazarından 150-200’e bulur muyum" diye düşünenler, veya ev sahibine kirayı 4 binden 7-8 bine çıkarmaması için "Şirinlik mi yapsam yoksa samimiyetle dibe vurduğumu mu söylesem" diyenler,
Ve tüm bu dengeleri tutturamamanın denge bozukluğuyla “Evdeki huzuru nasıl korusam” diye kendi gündeminden vakit bulduğu zamanlar ve tabii enerjisi, umudu da hala kalmışsa;
Siyasetin gündemine de göz ucuyla bakabiliyor’ diyelim!
Yani her ne kadar zor süreçlerden geçsek de, ülke insanımız yine de siyasetin içinde buluyor her daim kendini.
Kimi zaman tüm bu sıkıntılardan arınacağını düşünerek, kimi zamansa beğense de beğenmese de kurulu düzenin bozulacağı endişesiyle...
...
Bursa özelinde ise şunu ifade edeyim, zaman zaman genel siyasetten daha hareketli zamanlar yaşandığını görüyoruz.
AK Parti'de yeni MYK üyelerinin netleşmesiyle beraber Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın da Genel Başkan Vekilliğinin netleşmesi, yerel seçimlerde Büyükşehir adaylığı için düşünülen isimler hakkında “dengeler değişir mi” yorumlarını da beraberinde getirdi.
Alinur Aktaş kalabilir diyenler, şimdilerde Efkan Ala’nın hemşehrisi olan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın son 2 yılda Yıldırım’da gerçekleştirdiği projeler de göze alındığında, acaba Büyükşehir adayı olarak gösterilebilir mi yorumları yapıyor.
Tabii bu isimlerin dışında Ankara’da sürpriz bir ismin de olabileceği söylense de, yerel seçimlerin genel seçimlerden farklı bir formatta geliştiği düşünüldüğünde,
Halkın yakından tanıdığı ve belli oy potansiyeline sahip mevcut bir ismin belirleneceği, riske atılmayacağı tahminleri bana göre de en güçlü olasılıklardan...
...
İYİ Parti'ye baktığımızda ise, 1 Ekim itibariyle adaylık ve meclis üyelikleri için istifa eden 11 ilçenin fikir birliğine varamamaktan kaynaklı hala atamaların gerçekleşmemesi nedeniyle bazı partililerin yavaş yavaş söylenmelerine, gruplaşmalarına neden olduğu belirtiliyor.
Bu konuda il başkanı Mehmet Hasanoğlu’na katıldığı bir toplantıda bu soruyu yönelttiğimde,
Asla böyle bir durumun söz konusu olmadığını, gelecek hafta itibariyle atamaların gerçekleşeceğini bildirdi.
Yine geçtiğimiz genel seçimlerde İYİ Parti'den milletvekili adayı olan ve partinin kurucu yönetim kademesinde de yıllarca görev alan Birgül Yıldız Günay’ın sosyal medyadan paylaştığı partiden istifa nedenini sorduğumda ise;
Kendilerinin de anlam veremediğini ve hatta şimdiki ve önceki yönetim kademesinden ve parti çalışmalarında etkin olan bazı isimlerinde yer aldığı watsapp gruplarında Birgül hanımın da yer aldığını, istifasıyla beraber gruptan çıktığını ifade etti.
Ayrıca o sırada yanımızda bulunan milletvekili Selçuk Türkoğlu da konu hakkında;
Parti ruhunun olmayışı ve ortak değerleri benimseyememek olarak yorumlarken, "Kaldı ki bazen insanlar dinlenmek için bir süre ayrı kalmak isteyebilir fakat partiden istifa etmek olayın çok farklı bir boyutu”diye düşüncelerini ifade etti.
Şunu da eklemek isterim:
İYİ Parti kongreleri Türkoğlu ve İsmail Tatlıoğlu kanadından rakipler arasında geçmiş ve kazanan Türkoğlu ve ekibi olmuştu.
Devamında Türkoğlu’nun milletvekili seçilmesi ve Tatlıoğlu ve ekibinin biraz arka planda kaldığı ve her ne kadar aramız gayet iyi dense dahi Tatlıoğlu ekibinden tek tek istifaların olmasının çok da tesadüfi olmadığı yorumları da yapılmakta...
Bu noktada Türkoğlu’nun da ima ettiği gibi,
“Partiden istediğini alamayan partililerin küskünlüğü mü yoksa kişisel hırsları mıydı bu istifaların nedeni acaba!”
Halbuki yine kongre döneminde birbirleriyle ters düşseler de, yaşanan kırgınlıkları geride bırakarak beraber çalışmaya, yol almaya karar verenler varken...
Pazar günü bu isimlerden olan Büyükşehir ve Yıldırım Belediye Meclis Üyesi Ferit Gürsoy’un nazik daveti üzerine Yıldırım Belediye Başkan aday adaylığı toplantısına katıldık. Oldukça iyi hazırlanmış bir organizasyon, girdiği bu yoldaki ciddiyetini gösteriyordu.
Dedim ya, her ne kadar geçmişte bazı kırgınlıkları olsa da, olması gerektiği gibi gerek Türkoğlu, gerek İl başkanı Mehmet Hasanoğlu ve bazı ilçe başkanlarının katılımıyla birlik mesajı da veriyorlar gibiydi...
Gürsoy, parti kurulduğundan beri canla başla çalıştığını ifade ederken,
Çok sevdiği eğitimcilik kariyerine de bu süreçte ara vermek zorunda kaldığını, ama vatandaşa yardımcı ve umut olmak adına asla pişmanlık duymadığını da ekliyordu.
Konuşmasında Yıldırım için elzem konulara değinirken, özellikle eğitim konusuna parmak basması ve Yıldırım gibi büyük bir ilçede Fen Lisesi olmamasına değinmesi bana göre konuşmasının en can alıcı noktasıydı.
Çünkü Yıldırım’ın siyasilerin zaman zaman belirttiği gibi bir çok sorunu olsa da, asıl meselesi eğitim ve nitelikli devlet okulu eksiğiydi...
Ve belli ki, eğitimci olmanın farkındalığıyla Gürsoy’un amacı da, bu eksiklikleri tamamlamak ve sorunların temeline inmekti.
Yine meclis üyesi olarak ilk günden beri 7/24 açık olan telefonuyla belediye hizmetleriyle sorun yaşayan birçok vatandaşa elinden geldiğince yardım ettiğini, kimi zaman bu sorunları meclise taşıdığını ifade ederken, belediye başkanı olduğunda bu uygulamanın devam edeceğini ifade etti.
Evet adaylar yavaş yavaş belli olurken özellikle Yıldırım gibi nüfus yoğunluğu fazla ilçeler çok daha önem taşıyor.
Ve bu anlamda Yıldırım’ı tanıyan ve bence tanımakla kalmayıp o bölgede oturan ve yaşam şartlarıyla birebir yüzleşen adayların öncelikli olması,
Belediye başkanlığındaki hassasiyeti ve daha yakından takibi anlamında oldukça önemli kriterlerden olduğunu da düşünüyorum.
Ve hatta ilçe yönetimlerinde görev alanlar için dahi önceliklerden olmalı...
...
BURSA’DA ALTISI BİR YERDEYDİ AMA...
Pazar günü Bursa Gelecek Partisi'nde İl Kongresi heyecanı vardı.
Tek adaylık bir kongre olsa da, Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla gerçekleşecek olması partilileri sevindirdiği gibi telaşlandırmıştı da...
Üstelik aldığımız duyumlara göre Davutoğlu'nun “Salon boş olursa katılmayabilirim”dediği, şayet bu doğruysa telaşlarında haksız da sayılmazlar.
Kaldı ki, ilk başlarda salonun epey boş olduğu dikkatlerimizden kaçmazken, sonrasında çoluk çocuklarıyla aniden gelen büyük kalabalık bir o kadar dikkat çekiciydi.
Neyse diyerek devam edelim;
Salona girdiğimiz gibi bizleri CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey ve Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şimşek’in kongreye gönderdikleri çelenkler karşıladı.
Bu aslında olması gereken ama pek alışkın olmadığımız bir siyasi nezaket örneğiydi.
Devamında ise, Ahmet Davutoğlu ile kısa bir söyleşi yapmak için kulis odasında bulunduğum sırada içeriye Bursa CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş girdi.
“Hoş geldiniz, hoşbulduk” faslından sonra kısa bir toplantı yapacaklarını söyleyen Kadın Kolları Başkanı Zehra Hürsever ile beraber dışarı çıktık.
Tekrar salona geldiğimizde ise; altılı masanın tüm il başkanları, bazı ilçe başkanları ve milletvekillerinin ardı ardına geldiklerini gördük.
Birbirleriyle oldukça içten selamlaşmalar ve akabinde Davutoğlu’nun gelişiyle de bu “samimi selamlaşmalar” devam etti.
Halbuki, daha birkaç gün önce Akşener’in parti programlarına katılmama talimatı iddialarını duysak da, yine de siyasette görmek istediğimiz güzellikte karelere şahit olduğumuzu yinelemek istiyorum.
Kongrenin devamında gördüklerimiz ise, biraz kafamızı karıştırdı!
Her ne kadar kendilerine sorduğumda; pazar olması nedeniyle bazı nikah veya benzeri organizasyonlara katılacaklarını, o yüzden kalkmaları gerektiğini ifade etseler de;
1 saate yakın tüm konuşmacıları dinleyip, tam da Davutoğlu anons edileceği sırada Saadet Partisi hariç diğerlerinin peşpeşe salondan çıkmaları oldukça ilginçti.
Yani, "Yine eski günlerdeki gibi bir araya gelirler mi?" diye düşünürken üstelik...
Fakat bekleme salonunda konuyla ilgili sohbet ettiğim Sare Davutoğlu, ittifaklarla ilgili sorduğum soruyu net şekilde “Tabii ki olmalı, bu bir gereklilikdir” diye yanıtlarken, yine yanımızda bulunan yönetim kademesinden isimler de, ittifakın olmasının şart olduğunu ifade ediyorlardı.
Kongrenin başlama saatinin 19.00 olmasına bir çoğumuz şaşırsa da, saatin bu denli geç olmasına Davutoğlu’nun İstanbul programının gerekçe gösterildiği öne sürülmüştü.
Fakat aldığım bazı kulis bilgilerine göre, Davutoğlu’nun aslında 2 saat önce geldiği ve altılı masanın il başkanlarıyla Bursa’nın sorunlarıyla alakalı ve olabilecek iş birliğiyle ilgili istişareler yaptığı söyleniyor.
Ve eğer iddialar doğru ise, kongrede gördüğümüz manzaralar;
“Siyasi nezaket ve ittifaka davet” diye de yorumlanabilir.
Bu aralar konuştuğum siyasilerin “kimi genel başkanımız şimdilik net olarak istemiyor, kimi bakarız, kimi asla!” dese de, gelişmelere ve zaman zaman bıraktıkları kapı aralıklarına baktığımızda, bazı fizibilite çalışmaları, kozlar, kapalı kartlar olsa da, ittifaklar mutlak olacak gibi görünüyor.
Tabii iş koltuk savaşlarına ve hırslara yenik düşmezse..
Yorumlar
Kalan Karakter: