Günlerdir gündem olan bir haber İzmir milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti saflarına geçmesi…Açıkçası ben bu kadar şaşırılmasına şaşırdım.
Eğer mesele siyasetse bu da günümüzde siyasetin normlarından değil mi artık. Kaldı ki şu gözlerimiz nelere şahit oldu. Kavgada söylenmez dediğimiz küfürlere meclis kürsülerinde defalarca şahit olmadık mı?
Sonra da hiçbir şey olmamış gibi aynı sahnede dans ederken alkışlananları ne çok gördük halbuki.
Tamam biliyorum, bir zamanlar daha üslubunda tartışmalara şahit olurduk. Onları “Z” kuşağı bilmez maalesef.
Tabii ki insanların fikirlerinin değişmesi normaldir. Hatta sabit fikirde kalmak insanın görüş açısının darlığından kaynaklıdır. Amma velakin siyaset gibi geneli ilgilendiren mevzularda yine genelin “vekilimiz” diye seçtiği kişilere bir sorumluluğu olması gerekmez mi?
Neyse ki seçmen de bu tür durumlara alıştı “gider ellisi gelir tellisi” modunda.
Şimdi biz yine soy ismiyle müsemma çelebi misali diyar diyar dolaşan Mehmet Ali Çelebi mevzusuna gelelim. Aslında bu konunun gündem olması Mehmet beyin biraz tarihçesiyle de alakalı. Çünkü kendisini vekil olmadan öncesinde tanımıştık çoğumuz. Ama yine de biraz hatırlatma yaparsak;
Mehmet Ali Çelebi 2007’de Kara Harp Okulunu 4. olarak bitirerek teğmen rütbesiyle göreve başlıyor. 1 senelik eğitimden sonra da askeri helikopter pilotu oluyor. Fakat asıl mesele bundan sonra başlıyor. Çünkü 1 yıl sonra yani Eylül 2008’de tutuklanarak 41 ay cezaevinde yatıyor. Suçu ise Hizb ut-Tahrir örgütü içine sızarak faaliyette bulunduğu iddiası. 2014 tarihinde de hakkında yöneltilen suçlardan beraat ediyor. Hatta üstüne bir de “Teğmen” diye kitap yazıyor.
Sonrasında bu da kesmiyor. Siyasete aktif olarak girsem mi derken, CHP 35. ve 36. Kurultaylarında parti meclisine giriyor. Eh madem buraya kadar geldim hadi birde milletvekili olarak kariyerimi taçlandırayım diyor 2018’de. Hatta nikah şahidi de Kemal Kılıçdaroğlu ve Metin Feyzioğlu oluyor. Ama işte ruhu seyyah olunca sıkılıyor aynı yerde. 3 yıl sonra buraya da el sallıyor. Bu durumda nikahı geçerlİliğini sürdürüyor mu acaba. Sanırım Metin bey sayesinde devam ediyordur ama…
Neyse 4 ay sonra “Memleketim memleketim” deyip oraya yerleşiyor. Fakat yine yerinde duramıyor. 9 ay sonra ise,
Yok arkadaş, memlekette de ne ekilecek arazi ne sürülecek tarla yok deyip düşüyor boş çıkınıyla yine yollara. Dağlar tepeler derken bu kez de Ak parti de soluğu alıyor ve bunca suyunu içtiği ekmeğini yediği diyarlara saydırıyor da saydırıyor.
İyi de daha 3-5 ay önce “Ak Parti'ye mi yolunuz” diye söyleyenlere,
“Benim ağzımdan duymadan hareket edenlerle yargı önünde hesaplaşacağız” demişti.
E ne olacak şimdi oraya mı gidiyorsunuz sözlerini hakaret sayıp tehdit ediyordunuz hani!
Yani uzun lafın kısası Çelebi gibi siyasilerin “uğradığı” partiler ne gittiğine üzülsün, ne geldiğine sevinsin. Kimseye yar olmadığı gibi faydası da olmaz. RTÜK’ deki siyasi parti temsilciliğine AK Partili bir üyenin daha katılmasına vesile olmuş olsa da, bu şahsiyetler ne ondan ne bundan sadece rüzgarın estiği yerdendir. Bu yönleriyle de böyle insanları tutarlı-tutarsızlar diye de isimlendirebiliriz…
Siz ne dersiniz?
Yorumlar
Kalan Karakter: