Enflasyon oranları merdivenleri çifter çifter atlayıp çıkarken,
Vatandaşın bu hıza yetişmesine imkan olmadığı gibi zaten bu zamlar karşısında potansiyel gücü de ikinci basamakta biter vaziyette...
Temmuz ayında asgari ücret ve emekli maaşlar cebe girmeden hava da uçuşurken,
Çok bilinen bir Nasreddin Hoca fıkrası geldi aklıma;
“Hoca çarşıdan bir okka ciğer alıp eve gelir. Karısına da akşama ciğer yahnisi istediğini söyler. Eşi yahniyi yapar ocağa koyar. O sırada dışarıda komşusuyla sohbete dalar. Eve geldiğinde yemeğin tamamen yandığını görür. Akşam hoca gelip yemek istediğinde, kızmasın diye ciğeri evin kedisinin yediğini söyler. Hoca alır kediyi tartar. Kedi bir okka gelir. Karısına döner ve,
‘Ciğeri kedi yediyse, kedi nerede, yok yemediyse ciğer nerede” diye sorarak aslında inanmadığın belirtir.”
Evet son zamanlarda yaşadığımız enflasyon ve maaş zamları da tıpkı bu fıkrada ki ciğer-kedi meselesinden hallice bir durum aldı.
Sahi maaşlara zam geldiyse para nerede, parayı aldıysak gören var mı?
...
Bildiğimiz üzere, bazı depremlerde tespit edilen şiddetiyle, hissedilen arasında fark olur.
Bunun nedeni ise, fay hatlarının yeryüzüne yakınlığı, zemin veya tamamen bulunduğumuz binanın sağlamlığıyla ve daha birçok unsur vardır.
Şuan ki ekonomiye, daha doğrusu enflasyon oranlarına baktığımızda bahsettiğim bu duruma ne kadar da benziyor.
Mesela aylık yüzde 9 denilen enflasyon rakamlarını ne kadar hissediyoruz.
Çok, hem de çok fazla,
Bir taraftan durmadan yükselerek devam eden zamlar, diğer taraftan yerinde sayan maaşlar ortada...
Ve bu durumu ne TÜİK’in törpüleyip törpüleyip sunduğu rakamlar,
Ne milyonlarca maaş alan Merkez Bankasının sözde uzmanlarının söylediği yıllık yüzde 50’ler değiştirebilir.
Çünkü hissettiğimiz şiddeti yüzde 100, belki daha da fazlası...
Ve bunlar sıradan vatandaşın bol keseden hissiyatları ve tahminleri değil!
Sıradan, dürüst olduğu için 3 kuruşu bile hesaplamak ve enflasyonu en iyi takip etmek zorunda kalan vatandaşın cüzdan hesaplaması.
Hani lahmacun ayran değil de,
Simit-çayla doyma limiti belirlenmiş bunu da kabul etmek zorunda bırakılmış,
Ucuz ekmek için 1 kilometrelik sıraya giren o çok “sıradan vatandaşın” belirlediği en doğru enflasyon hesabı!
...
MEMNUN OLANLAR EL KALDIRSIN!
Dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmelerinde, hükümetin memur ve memur emeklilerine ilk zam teklifini açıkladı.
2024 için açıklanan rakamlarda;
İlk 6 ayda yüzde 14, ikinci 6 ayda yüzde 9...
Yani ortalama yıllık yüzde 30 civarlarında olacak diyebiliriz.
2025 yılı için ise;
ilk 6 ay için yüzde 6, ikinci 6 ay içinse yüzde 5 olmak üzere yüzde 11.
Buradan anladığımız, 2024’den başlayarak 2025’de epey bir ekonomimiz düzelecek!
Bunu tüm kalbimizle istemek bir tarafa,
Lakin TÜİK’in bile artık mızrağı çuvala sığdıramadığı verilerle yıllık yüzde 75-80’e vuracağı belli olan enflasyon rakamları düşünüldüğünde,
Ve bu hızla muhtemelen önümüzdeki yıl ve sonrasında devam edeceği de, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in,
“Ekonomik önlemlerimiz 2026 yılında ancak sonuç verecek” sözleriyle daha bir netleşmişken,
2024-2025 için düşünülen bu rakamlarla memur nasıl geçinecek!
Haliyle memura teklif edilen zamlar hayallerin ve enflasyonun çok altında olunca; Memur-Sen memnun olmadı ve teklifi kabul etmedi. Şimdi hükümet düşünüp taşınacak ve 17 ve 22 Ağustos’ta yeni teklifle masaya oturacak.
Ve “itirazı olan ya şimdi konuşsun veya 2 yıl sussun” diyecek.
Her ne kadar bu kez de teklif tatmin edici bulunmazsa, Memur-Sen’in yine reddedeceği,
Ve çözümü Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna bırakılabileceği konuşulsa da,
Bazı sendikalar; Memur-Sen her zamanki taktiğiyle tepki gösterir gibi yaparak ortalama yüzde 1 gibi bir rakam ilave ederek anlaşma yoluna gideceğini de dile getiriyorlar.
Konuyla ilgili KESK Eş Başkanı Şükran Kablan Yeşil açıklamasında;
“Masada yetki herhangi bir konfederasyona ait değildir. Yetki bu hizmeti üreten bizlere aittir” diyerek, 17 Ağustos’ta hükümetin vereceği ikinci tekliften önce şimdiye kadar masada yineledikleri taleplerin karşılanması adına 16 Ağustos’ta 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştireceklerini açıkladı.
Yine Bursa’da memur haklarıyla ilgili sık sık gündeme gelen Birleşik Kamu İş’e bağlı BÜRO-İŞ sendika yönetiminden konuştuğum isimler de,
“1-2 gün içinde konfederasyonun gerçekleştireceği toplantı neticesinde alınacak kararla tepkimizi iş bırakma ve tüm şubelerimizden gelen üyelerimizle Ankara’da büyük bir yürüyüş yaparak ortaya koyacağız. Verilen bu teklif memuru açlığa mahkum etmektir” diyorlar.
Bu arada Bursa Birleşik Kamu İş olarak Memur-Sen'e masadan kalkıp grev çağrısı yapması teklifini sunduklarını da belirttiler.
Aslında konuştuğum sendika yöneticileri tepkilerinin karşılık bulacağından çok umutlu olmasalar da,
En azından memnun olmadıklarını, memnunmuş gibi davranmayı reddettiklerini, her şeye el kaldıranlardan olmayacaklarını,
Ve gitgide yoksullaşan memurun, emekçinin haklarını, itibarlarını savunmayı bırakmayacaklarını göstermek istiyorlar en çok da...
Ve bu kez asla pes etmeyeceklerini de yineliyorlar defalarca...
Yorumlar
Kalan Karakter: