Genel seçimler sonrası hala toparlanamayan muhalefet partileri daha doğrusu altılı masaya mensup partiler çok da öyle bir toparlanma gayretinde değil de,
Birilerini suçlama ve hala genel seçimlerde ki mağlubiyetin “sözde muhasebesi”ni yaparken, günah keçisi arama derdindeler.
CHP’de seçim sonrası kurultay ve özellikle değişim isteği süreciyle yaşadıkları kaos tam bir kısır döngüye girmiş vaziyette...
Hatta öyle bir ortaya serilmiş ki iç meselelerine iktidar ortakları bile akıl verir, yorum yapar hale geldi.
Yine CHP’den sonra masada ikinci parti olarak görülen ittifak ortaklarından İYİ Parti’de önce Akşener’in kongredeki söylemleri,
Sonrasında yine aynı partiden isimlerin kaybetmenin tek sorumlusu olarak Kılıçdaroğlu ve CHP’yi görmesi,
Davutoğlu’nun şoke eden ilginç sözleri artık işin seyrini iyiden iyiye değiştirdi.
Evet, Kılıçdaroğlu’nun özellikle genel başkanlık yarışında anlamsız tavırları, kendi yol arkadaşlarına bu şekilde emir eri gibi davranması asla doğru değildi.
Tüm bunlara baktığımızda, artık bir değişime kapı açılmalıydı. Bu illa seçimin kaybedilişiyle ilişkilendirilmesi veya İmamoğlu meselesi değil, parti içinde demokrasinin gereğiydi.
Engellemeye çalışmak veya bunu bir hainlik olarak görmekten öte olağan bir süreçte ilerlemesi gerekirdi usulca..
Ve hatta belki İmamoğlu’nun da işleri güya sükunetle ama aslında aleni olarak bu kadar ortaya sermesi doğru muydu?
Bence bu da tartışılır!
Amma velakin dediğim gibi olayın seyri nereye gidiyor anlamak mümkün değil!
Parti içinde yaşanan bu anlaşmazlıklardan istifade eden bazı eski ortakların, seçimlerde kaybetmenin nedenlerini kendilerinden ziyade sadece Kılıçdaroğlu ve CHP’ye bağlamaları da fazlasıyla haksızlık değil miydi mesela!
Öncelikle İYİ Parti’den başlarsak,
Kusura bakmasınlar ama MHP’den koparak kurulan parti, girdiği iki seçimde de MHP’nin altında kaldı.
Bu yüzden bile olsa, öncelikle oturup bunun muhasebesini yapmaları gerekmez mi?
Halbuki CHP’nin İYİ Parti’yle ittifak yapmasının amacı milliyetçi oylarını toparlayabileceklerine verdikleri güven değil miydi?
Yapamadılar ve gerekçe olarak CHP ile olan birlikteliklerini bahane ediyor ve sanki CHP’ye ahde vefa sebebiyle kendilerini feda ettiklerini söylüyorlar.
Madem bu kadar vefalıydı sayın Akşener; hem 3 Mart’ta hem seçim sonrasında çıkıp milyonların karşısında neden onca hakaret etti?
Neden masadan o şekilde kalkıp üç gün sonra geri döndü?
Ne oldu silahla tehdit mi edildiniz yoksa daha mühim durumlar mı vardı,
Veya ayrılınca kazanamayacağınızdan emin mi oldunuz!
Sebep neydi?
Her şeyi açık açık konuşurken, kamuoyuna bunun da aslını keşke anlatsanız!
Kaldı ki, Ümit Özdağ’ın iddiaları doğru ise aslında Kılıçdaroğlu, Akşener tarafından aldatılmış olmuyor muydu?
...
Ve Gelecek Partisi...
Genel Başkanı Davutoğlu’nun son açıklamalarındaki özgüveni de gerçekten akıllara zarardı!
Hatırlarsanız, Ahmet Davutoğlu partiyi ilk kurduğunda, gittiği birçok yerde insanlar geçmişiyle ilgili kendisinden az hesap sormadı!
Hatta gerek AK Partililer gerek taban tabana zıt birçok insan, Davutoğlu’nun diyalog çağrılarına dahi yanıt vermiyordu.
Halbuki CHP ile yaptığı ittifak sayesinde hem güven hem milletvekili kazandı!
Ve şimdi belli ki, kazanamayacağını kanıksadığı yerel seçimlerde, durumun üstünü vefasızca kapatmaya çalışacağına,
Hemen işlere koyulup çalışması ve hazır kimse engel olmadan, bu kadar özgüven patlaması da yaşıyorken, hiç değilse milletvekili sayıları kadar Belediye Başkanı çıkarmak için çabalaması gerekmez mi?
...
Evet, Kılıçdaroğlu hatalı. Çünkü partisine bu ittifakın hiçbir getirisi olmadığı gibi kendi seçmeni gözünde de parti kimliğinden uzaklaşarak partinin itibar kaybına sebep oldu.
Ve bugün CHP’yi suçlayan altılı masadaki bazı partiler, parti içi kaostan yararlanarak kendi yetersizliklerini,
“Vurun abalıya”şeklinde Kılıçdaroğlu ve CHP’ye yüklemek gibi bir hak buldular kendilerinde...
Halbuki onlar kaybetmemiş hatta kazanmıştı.
Fakat Kılıçdaroğlu, ittifak kurmak için örgütlerini fedakarlık yapmaya mecbur bırakarak en başından kaybetmişti.
Ve sonrasında da kırılan kolu yen’inden çıkarıp, açıkta bırakarak yerel seçimlerde de yine kaybetme riskine sebep olmuyor muydu?
Kılıçdaroğlu’na partililerin değişim talebinde bulunmaları, ona küsmeleri ve yargılamalarının birçok haklı sebebi var.
Ama oluşturduğu ittifaktak partilerinden sadece İYİ Parti değil, hepsinin kendisine en azından bir dahaki seçimlere kadar vefa borcu olması gerektiği net!
Yorumlar
Kalan Karakter: