Bursa gibi büyükşehirlerin kaderidir!
Cezbeden güzellikleri kadar kötülükleri de barındırır içinde...
Genelde iş imkanları nedeniyle, daha küçük yerleşim yerlerinden çokça göç alır.
Şehir planlaması da göçe bağlanan nedenlerle hep eksik kalır. Kimi zamansa yapılmayan birçok hizmet için bahane olur.
Şehir, farkında olmadan kesimlere ayrılır. Hali vakti epey yerinde olanlar, orta gelirliler ve alt gelir grubuna dahil olanlar diye...
Belli edilmeyen, ama kabullenilen bir gerçektir bu...
Ne biri diğer semte gidip bir fincan kahveye bir günlük yevmiyesini vermek ister, ne diğeri son model aracını diğer mahallenin çakır çukur yollarına sokmak ister.
Neyse ki, okuyarak veya çalışıp belli bir refaha erdiği an istediği yerde ikamet etme şansı ve hürriyeti vardır her insanın...
Peki ya bu şansı yakalayamayanlar...!
Onlar devam etmek zorundadırlar. Kimisi kader der; kimisi ise, kanaatkarlıkla mutluluğu bir şekilde içinde yakalamaya çalışır.
Hoş, mutluluğun tarifi de zaten bu değil midir?
Her koşulda bardağın dolu tarafına bakıp keyif alabilmek...
Fakat birilerinin umursamazlığı nedeniyle hele ki yapılacak, yapabilecekleri çok şey varken,
Ve ona güvenmişken, bu güveni o vadetmişken senin mutsuzluğunun nedeni olmuşsa,
Bu kader değil, sana o birileri tarafından reva görülen ve hissene ayırdıkları mutsuzluktur.
...
Evet, yukarıda belirttiğimiz gibi büyükşehirler binlerce umutla gelen ama birçoğunun o umutların altında ezildiği yerlerdir de aslında...
Ve ilginç olan bu insanların ikamet ettikleri yerlerdeki yerel hizmetler de onlar kadar yoksul ve yetersizdir.
Halbuki maddi durumu ve eğitim düzeyi iyi yerlerin şehir planlamasından tutun da, eğitim olanaklarına, sosyal yaşam alanlarına kadar tümüne çok daha önem verilir.
İyi de oldukça eksik şartlarda yaşamlarına devam eden insanlarımızı bu alanlarda geliştirmek adına bu bölgelere daha bir özen gösterilmesi gerekmez mi?
Bu anlamda örnek olmasını ve devam etmesini dileyerek, özellikle son 2 yılda Bursa Yıldırım ilçe Belediyesinin yaptığı çalışmaları takdir etmek gerekiyor.
Gençlere ve kadınlara yönelik gerek gençlik merkezleri, ki yaptırdığı ve hala yapımı devam eden uyumayan kütüphaneler gerçekten ilçe adına oldukça mühimdir.
Öyle ki bu imkanlardan yararlanmak için Nilüfer Bölgesinden çocuklarımızın dahi bu hizmetten yararlanma adına Yıldırım’a akın etmesi oldukça önemli ve şehrin bütünlüğünün sağlanması bakımından güzel bir adımdı. Kadınlara özel oldukça donanımlı spor ve mesleki kurs hizmetleri de iyi düşünülmüş projelerden olduğunu söyleyebilirim...
Yine tatil, piknik gibi aktivitelere gitme olanağı olmayan bu bölge insanının faydalanması için boş zamanlarında dinlenip eğlenebileceği büyük park alanlarının açılması ve kentsel dönüşüm atakları da bölge insanı için sevindiriciydi.
Umuyoruz, daha çözülmesi gereken ve katedilmesi gereken binlerce eksiği olan ve Bursa’nın nüfus açısından en büyük ilçelerinden olan Yıldırım için bu çalışmalar devam eder.
Ve bölgenin önemli sorunlarından olan eğitim ve okullardaki olağanüstü yetersizlikler için de kalıcı çözümler masaya yatırılır.
...
Yıldırım gibi Bursa’nın oldukça fazla göç alan ve buna paralel olarak maalesef ihmal edilen birçok bölgesi var.
Ve her ihmalin, şehrin tamamına büyük ölçekte zarar verdiği de ortada.
Çünkü malumdur ki bu ihmalleri, boşlukları dolduranlar pek de iyi niyetli insanlar olmuyor.
Son yıllarda gençleri, çocukları kötülüklerine kurban etmekten çekinmeyen ve onları önce bazı yasadışı maddelere müptela edip yaşamdan koparan, kimisini köleleştiren ve özellikle bu bölgeleri mesken edip insanlara korku salan, canından bezdiren insanlar türedi.
Evet, belki her dönem varlardı bu tür caniler ama özellikle son birkaç yıl içinde ciddi bir narkotik ve asayiş sorunu olarak bu bölgelerde büyük bir tehdit oluşturdular.
Öyle ki, buralarda oturan insanlar “Buralardan nerelere gitsek ama nasıl” diye düşünmeye başlarken, yok parasına satıp kaçar gibi göçenler bile oldu.
Taa ki iki ay önce Bursa’ya atanan Emniyet Müdürü Dr. Sabit Akın Zaimoğlu’nun göreve başladığı güne kadar...
1992 yılında da Bursa’da komiser yardımcılığı görevinde bulunan Zaimoğlu, Bursa’yı o zamanlardan beri tanıyor. Ve şimdilerde Bursa’nın karşı karşıya kaldığı bu durumdan mütevellit, göreve başladığı günden itibaren şehri tedirgin eden kötü niyetli insanlara karşı sağlam planlamalarla, gerek operasyonlar yaparak gerek güvenliği en kör noktalarda dahi sağlayarak devletin gücünü sonuna kadar göstermeye niyetli...
Dün Nöbetçi Gazete olarak, kendisini ziyarete gittiğimizde de bu kararlılığı yakinen gördük.
Öncelikle şehrin birçok noktasına konumlandırdığı kameraları bizzat takip ettiği gibi yine asayiş ekipleriyle de her an irtibatta.
Hatta ziyaretimiz sırasında geçtiğimiz günlerde köşeme taşıdığım, Kuruçeşme semtinde yaşanan ve mahalleyi canından bezdiren olaylarla ilgili vatandaşın taleplerini kendisine ilettiğimde,
Düzeltme yaparak; “İki hafta önce yazmıştınız. Okudum” demesi, o gün itibariyle anında önlemler aldığını anlamamız ve yanımızda ilgili birimin yetkilisini arayarak durum takibi yapması gerçekten oldukça umut vericiydi.
(https://www.nobetcigazete.com/yazarlar/cagla-sahin/kurucesme-mahallesini-kimler-gasbetti/1232/)
Göreve atandığı iki ay içinde suç çetelerine karşı yaptığı operasyonlar ve önlemlerle, hırsızlık ve suç oranlarında azalma kaydedilmesi mutlu olduğumuz gelişmelerdendi.
Yine şehrin trafiğini alt üst eden bazı noktalar için Bursa Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı ile yaptıkları görüşmeler neticesinde drone kaldırmayı başlattıklarını, ayrıca trafiği kilitleyen noktalarda bazı değişiklikler yapılması için görüştüklerini ve akabinde trafiğin rahatlayacağını da belirtiyordu.
...
Mesele şu ki, yetkili ve etkili olmak mühimdir. Ama ikisi bir arada olduğu sürece değer kazanır, faydalı olur.
Ve yeni Emniyet Müdürümüzün göreve başladığı günden itibaren vakit kaybetmeden işe koyulması, vatandaşın başta güvenlik sorunu olmak üzere görevi dahilinde trafik, ulaşım konularını da göz ardı etmemesi mutluluk verici ve Bursa için bir kazanım olduğunu söylemek gerek.
Ve umuyoruz ki, her yetkili layık görüldüğü görevde üzerine düşeni hakkıyla yaparak etkili olabilsin.
Hele ki, bu görevin tek amacı insanların yaşama dair umutlarını yeşertmeye yardımcı olmak, daha kaliteli yaşam standartlarına kavuşmasına vesile olmak ise bu işi başta kendine inananlar yapsın.
İnanmayanlar ise, hiç değilse kenara çekilip, yapabilenlere görevi emanet etme erdemini gösterebilsin!
Yorumlar
Kalan Karakter: