Yerel seçim öncesi siyasi partiler art arda il ilçe kongrelerini yaparken;
Bazı partiler kongrelerini çoğu bölgede neredeyse bitirip kurultaya odaklanmış durumda.
Bazıları ise devam eden süreçte; ilçeleri tamamlamış, kurultay için ise;
“Acelemiz yok! Yerel seçimleri atlatır, il kongrelerini veya kurultayı sonrasında yaparız” rahatlığında...
Acele etmeyen bu partilerin başını ise, Saadet Partisi çekiyor desek yeridir.
Aslında onlar genel olarak hep öyle değil midir?
Nasıl derseniz!
Şöyle ki; Siyasi partilerin kongre süreçlerini çoğumuz biliriz.
Nasıl bir rekabettir öyle!
Gruplaşmalar, tartışmalar, siyasi stratejiler, arkadan vurmalar, yüzüne methiyeler,
Partisinin ideolojik değerleri için naralar atıp, kazanamayınca yerden yere vuranlar,
Veda bile etmeden çekip gidenler ve hemen akabinde başka partilere gönlü kayanlar...
Bunlar saymakla bitmez. Siyasetin cilvesi, doğası diyerek geçiştirdiklerimiz ve haliyle alıştığımız durumlardır çoğu...
Aslına bakarsanız heyecan mı, kaos seven bir toplum mu olduk nedir?
En çok ilgimizi çeken, siyasetin bu halleri olmaya başladı sanki...
Eğer bu gibi adrenalin içeren mevzular yoksa talep de görmüyor...
Bunun en büyük örneği, Saadet Partisi’ni inceleyecek olursak:
Kongreleri, liste belirleme vesaire gibi süreçleri pek ilgi çekmez.
Nedeni ise; genelde tek kişinin aday olduğu kongrelerdir ve sonucu bellidir.
Yani şöyle söyleyeyim; apartman yönetim toplantıları bile çok daha hararetliyken, Saadet Partisi kongreleri alabildiğine sessiz ve sakin geçer.
Ve haliyle pek de cazip gelmez!
Bu durumun çoğuna göre biat kültürünün partinin kemiklerine işlediğinden ileri geldiği söylense de,
Kimilerine göre ise, istişareye çok önem verilmesindendir.
...
Pazar günü Saadet Partisi’nin Yıldırım ilçe kongresindeydim.
Ve takip eden sadece birkaç basın mensubundan biri ve sanırım köşe yazarı olarak da tektim.
Tabii bu, bazı programların genelde pazar gününe denk gelmesinden kaynaklı olsa da,
Tam da yukarıda bahsettiğim sebeplerle genelde Saadet Partisi kongrelerinde durum bu şeklidedir.
Kongreye dönersek, her zamanki Saadet Partisi kongrelerinden biriydi diyebilirim;
Gayet naif , kavgasız, gürültüsüz ve herkesin halinden memnun olduğu!
Önceki dönem Yıldırım ilçe başkanı Avukat Abdullah Kocamaz tek adaydı ve sonuç da belliydi haliyle...
Kongreyi takip etme amacım da öncelikle buydu aslında;
Neden hep aynı konseptteydi ve hiç mi itiraz eden, ben de adayım diyen olmuyordu?
Ve bu amaçla birçok kadın, genç, yaşlı partili ile konuştum.
Ortak söylemleri hep aynıydı ve gerçekten çok şaşırdım.
“Bizde alınacak her karar için istişare yapılır” deniliyordu.
Hatta partili bir kadın; “Saha çalışmalarımızda gideceğimiz bölgeleri belirlerken dahi oylama yaparız.
Yönetim birimlerini belirlemede de böyledir. Kişilerin o alanda yeterlilikleri sonra adaylar belirlenir ve üyelerin tamamının fikri sorulur.
Bunun için bazen whatsapp grupları oluşturulur, her üyeye ulaşmak için...
Misal; bugün Yıldırım’dan tekrar aday olan Abdullah Bey için de aynı uygulama yapıldı.
Önce bu bölgedeki tüm mahalle sorumlularımızdan o mahalledeki üyelerimizin kayıtlı fikirlerinin alınması istendi, sonra bu sonuçlar ilçede listelendi.
Daha sonrasında ise; gelen sonuçları il yönetiminin inceleme, raporlama aşaması ve devamında da tüm sonuçlar genel merkeze gönderildi.
Tabii ki her zaman son karar genel merkezin olur ama burada çıkan sonuçlar dikkate alındığından verilen kararlara kimsenin itiraz edeceği durumlar da yaşanmaz. Şunu da ilave edeyim, bazen kararların sonradan bir kırgınlık olmaması adına gizli oylamayla belirlendiği de olur.” şeklinde görüş ifade ediyordu.
Partilerindeki uygulamaları benzer şekilde anlatan ve değişik yaş gruplarından 7-8 kişiden dinlediğim bu sözlerden epey etkilendiğimi itiraf etmeliyim.
Ve gerçekten durum böyle ise, Saadet Partisi’nde tahminlerin ötesinde ve hatta birçok partide olmayan parti içi demokrasinin olduğunu görüyoruz.
Her ne kadar konuştuğum kişilerin partili olduğu düşünülerek, objektiflik anlamında acabalarımız olsa da,
Meral Akşener bile 3 Mart krizinde herkesi yerden yere vururken, Karamollaoğlu’ndan olgun ve masayı sakinleştiren biri olarak bahsettiği düşünüldüğünde, belki bizlerin de bazen objektifliğimizi sorgulamamız gerekebilir...
...
SAADET PARTİSİ’NDEN İTTİFAKA SICAK BAKIŞ...
Pazar günü kongreye CHP Milletvekili Orhan Sarıbal ve İlçe Başkanı İlhami Gün’ün de katıldığını görünce,
Saadet Partisi yönetim kademesinden isimlerle söyleşi yaparken, ittifakla ilgili fikirlerini de sordum:
Yanıtları; Kesinlikle olması gerektiği yönündeydi. Zaten genel başkanlarının da bazı aday isimlerinde acele etmemesinin hatta “Ne olacağının henüz belli olmadığını” söylediğini de ifade ediyorlar.
Ve diyorlar ki; “Bölgelere göre kim nerede güçlü ise o şekilde adaylar belirlenir. Ve bu noktada Bursa için Büyükşehir’de de güçlü olan ittifak adayını bizler destekleriz.”
İttifak konusunda da DEVA’nın pek yaklaşmadığına ve bunu anlayamadıklarını, bu özgüvenlerine oldukça şaşkın olduklarını da belirtiyor ve;
İYİ Parti için ise; il ve ilçe teşkilatlarından edindiğimiz izlenim; ittifaka bizim kadar sıcaklar aslında ama oradaki sorun, teşkilatların çoğu istese de nedense Akşener’i ikna etmekte zorlanmaları olduğunu ifade ediyorlardı.
Ve ilginçtir; kısa zaman önce konuştuğum CHP’li bir ilçe başkanı da benzer sözler söyleyerek;
“İYİ Partili vekiller ve il, ilçe teşkilatlarıyla ittifakla ilgili yaptığımız temaslarımızda, onlar da yerel seçimlerde işbirliğinin gerekliliğine inanıyor, bunu istiyorlar ve bu anlamda da genel başkanlarıyla sık sık istişareler yapıyorlar. Bizler de Akşener’e rağmen ittifakın mutlaka olacağına inanıyoruz.” şeklinde ifadeler kullanmıştı.
İyi de bırakalım ittifak isteyen partileri, teşkilatları bile “olmalı” derken,
Akşener’in kulak asmama nedeni; sadece geçmişin hesabını kapatamamasından mı,
Ya da birçok bölgede tek başlarına kazanacaklarına olan inancından mı?
Yoksa böylelikle kaybetmeyi garantileme kararlılığından mı!
Yorumlar
Kalan Karakter: