Farkında mısınız, öyle böyle derken, vatandaşın geçim telaşının yerini bir kez daha seçim telaşı aldı...
Ne yapsın!
Ancak her seçimde hali ahvali sorulunca, o da bu döngünün içinde buluyor kendini...
Aylardır evde, işte, sokakta siyasilerden hallice siyasetçi olmak zorunda kalan seçmen;
14 Mayıs’ta yine fikrini mührüyle beyan etti...
Bir pusulada;
"Çok memnun olmasam da bu düzen böyle gelmiş böyle gidecek nasılsa" diyen seçmen bir adım öndeyken;
Diğer pusulada;
"Ne desem bilemedim, aslında iki adaya da çok güvenmiyorum" diyerek yanıt verdi...
Seçmenin bu yanıtına Cumhur ittifakı;
“İkinci tur da bu şekilde devam et yeter!” derken;
Millet ittifakı ise:
“Yapma etme, nasıl bir ittifak, nasıl bir cumhurbaşkanı istiyorsan söyle yeter!” demeye başladı.
Aslında şöyle bir baktığımızda;
Kılıçdaroğlu’nun en baştan beri yaptığı zaten bu değil miydi!
Tüm olmazlara rağmen muhafazakar ve milliyetçi tabanlı partilerle kurduğu altılı masanın hedefi, Türkiye’nin birçok kesimine hitap edebilmek, dolayısıyla iktidara gelebilmek değil miydi!
Hatta önceleri hızlıca yükselen İYİ Parti dışındaki 4 partiye verilmiş bir şans da sayılmıyor muydu?
Ama seçim sonuçlarına baktığımızda; bu 4 partinin pek de getirisi olmaması normal mi?
Bu partiler seçim sürecinde çok gayret etmediler mi?
Yoksa bu süreçte daha mı arka planda bırakıldılar, sorularını getirdi akıllara...
Veya seçmen CHP ve İYİ Parti dışındaki 4 partiyi benimseyemedi mi bu ittifakta!
Kaldı ki en azından Saadet Partisi'nin, Yeniden Refah Partisi'nin Erdoğan’ı destekleme kararından sonra Milli Görüş oylarının çoğunu;
Hatta kimilerine göre hepsini alacağı düşünülüyordu ama olmadı!
Yine Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’daki muhafazakar ve milliyetçi oylarını İYİ Parti, Saadet, DEVA ve Gelecek Partisi çalışır, toplayabilir diye düşünülürken;
Bu bölgelerde bile CHP bu yükün altına girmek zorunda kaldı ve tam anlamıyla istenilen sonuç alınamadı haliyle...
Büyükşehirlerde Kılıçdaroğlu; Trakya’da, Eskişehir’de, Ankara’da, Güneydoğu’da birinci olurken;
Yine İzmir, Mersin, Antalya, Muğla, Tekirdağ’da da oylarda artışlar görüldü.
Fakat Kılıçdaroğlu İstanbul’da birinc
Ve belki de bu yüzden İstanbul’u almak bu kez Türkiye’yi almaya yetmedi...
...
Kılıçdaroğlu’nun oldukça naif bir dil kullanması, kızanlara küfredenlere karşı bile üslubundan taviz vermemesi, göçmen politikasında bile göndereceklerini alabildiğince yine tatlı bir dille belirtmesi...
Kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun bu dilinin kendi karakteristik özelliğinden kaynaklı olduğu, yapmacık olmadığını da biliyoruz.
Fakat ikinci tur öncesinde yeni stratejiler arasında belli ki daha sert bir dil kullanmayı deniyor Kılıçdaroğlu.
Sanırım sonuçlara baktığında, seçmenin bu dili daha çok tercih ettiğini düşünse de, fıtratında olmadığı için Kılıçdaroğlu’na çok da yakıştı diyemeyiz.
Ve bence o olduğu gibi kalmalı.
Seçmen belki de bu dilden ziyade özellikle önceki verilere baktığımızda, İstanbul gibi Türkiye’nin kilit noktası olan bir ilde İmamoğlu’nu bu süreçte daha çok görmek istiyordur.
Ve oy kullanmayan yüzde 13 küsür seçmen üzerinde odaklanmak, onlara güven vererek onları oy kullanmaya ikna eden adayın şansı ise çok çok yüksek olacaktır.
Bu anlamda AK Parti seçmeninin fikrini değiştirmeyeceğini eminim Kılıçdaroğlu da biliyordur.
Ve milliyetçi oylarının önemini de gördüğümüz bu seçimde Akşener’in de daha çok rol almasının da etkili olma ihtimali varken;
Her ne kadar Sinan Oğan’ın milliyetçi oyları da mühim gibi görünse de, o oyların kimlere verilmek istenmediği konusunda net bilgi olmadığı gibi hepsinin Kılıçdaroğlu’na gelece
Kaldı ki Sinan Oğan bir siyasi lider değil, Zafer Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı ve Zafer Partisi’nin oylarının Sinan Oğan’ın oylarının altında kaldığı da düşünülmeli.
Fakat bir kısım oylarını bile almasının Millet İttifakı için fayda sağlayacağı da muhakkak.
Millet İttifakı’nın diğer 4 partisine gelince, oy oranlarına baktığımızda, fazla bir şey söylemeye gerek var mı bilemiyorum.
Ama Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde;
Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevlendirmesi için önceki listeyi bir kez daha gözden geçireceğini seçmene şimdiden söylemesi, ikinci turda işe yarayabileceğini birçok yorumcu dillendirirken;
Haksızlar diyemeyiz!
Hele ki birinci turdaki oy dağılımı ortadayken...
Ve aslında birinci turda seçmen adaylara güven oyu vermese de, ikinci turda güven oyu almak isteyen adaya bazı şifreler göndermiş gibi...
Ve şifreyi çözen de muhtemelen kazanan olacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: