Bursa denilince akla ilk gelenlerden biridir, Fomara Meydanı…
Bir sonraki adıyla Şehreküstü Meydanı ve şimdilerin 15 Temmuz Demokrasi Meydanı.
Ama öyle yeniye alışmak kolay olmuyor. Bursalılar hala eski adıyla tabir ediyor. Kaldı ki Şehreküstü isminin kullanımı Osmanlıya kadar dayanıyor. Anlamı ise Osmanlı kültüründe kent büyüyüp nüfus artınca şehrin bitiminden itibaren eklenen mahalleler için kullanılırmış.
Eh tabi zamanla Bursa büyüdükçe büyüdü, Şehreküstü şehrin en merkezindeki meydan haline geldi.
Yüzyıllardır söylenegelen bu isimi ise hafızalardan ve dillerden atmak haliyle kolay değil!
…
15 Temmuz darbesi sonrası o karanlık günleri unutmamak adına bir çok ilde olduğu gibi Bursa’da da şehrin bilinen bir meydanının ismi değiştirilmiş oldu.
Aslında bana kalırsa çok da isabetli bir karardı. Özellikle “Demokrasi” kelimesiyle beraber isimlendirilmesi bu meydana çok yakıştı.
Çünkü yıllardır bu meydan mitinglerin, eylemlerin, hak arayışların, şikayetlerin ve sesini duyurmak isteyen birçok insan için serbest kürsü görevini yerine getiriyordu ve hala olabildiğince getiriyor. Hatta ismi değiştiğinden beri daha fazla sanki. Hani denir ya, isimlerin anlamı bazen kişiliğe yansır.
Sanırım burada da öyle oldu!
…
Özellikle son zamanlarda meydan neredeyse hiç boş kalmıyor. Pankartlar, gazeteciler, konuşmacılar, kameralar, mikrofonlar, Ulu çınar ve üstünde ki meydanın ahalisi kuşlar…
Bu hafta son 4 gün içinde 3 eyleme ev sahipliği yaptı yine bu tarihi meydan.
Cumartesi günü Bursa Çevre Platformu “Uludağ Milli Park Olarak Kalmalıdır. Alan Başkanlığına Hayır!” başlığıyla bir basın açıklaması yaptı meydanda.
Mesele şu ki, Milli Parklar dünyanın her yerinde kendi doğallığına bırakılan yerlerdir. Yasalarla korunan insan müdahalesine asla izin verilmeyen özel alanlardır. Kaldı ki her metrekarenin betonlaştırılması için and içmiş kişilerin hayallerini süsleyen ama yasalar gereği dokunamadığı bakir alanlardır.
Milli parklar dünyada yüzde 6, Avrupa’da yüzde 11,5, bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 25 olmasına karşı ülkemizde yüzde 1 maalesef.
Çevre Platformunun da eylemi bu alanların korunması içindi. Çünkü hazırlanan kanun teklifiyle Uludağ Milli Parkı’nda 20 milyon metrekare alanın milli park korumasından çıkarılarak Turizm Bakanlığı bünyesindeki Alan Başkanlığı sistemine devredilmesi söz konusu…
İşin daha tuhaf tarafının ise Bursa’nın iki AK Partili milletvekilinin de imza atan 49 milletvekilinin arasında olduğunu ifade ediyorlar ve ekliyorlar:
“Uludağ alan başkanlığı kanun teklifi AK Parti’nin Uludağ’ı Davos yapma hayalinin son ürünüdür. AK Parti hükümetlerinin Uludağ Milli Parkı’nda çok sayıda korunan alan üzerinde yapılaşma içeren plan değişikliği ve turizm alanı ilan etme gibi talan girişimleri, Bursa Barosu öncülüğünde açılan 20’ye yakın davayla iptal edildi. AK Parti şimdi bu yapamadıklarını ve daha büyüğünü Sayıştay denetiminden muaf (T) Alan Başkanlığı’nı devreye sokup koruma engelini ortadan kaldırmak istiyor.”
…
Pazartesi bu tarihi meydanın misafirleri ise KESK yani Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’ydu.
KESK basın açıklamasında; Her gün yapılan zamlar sebebiyle, insanların yüzde 99' unun yoksullukla mücadele ettiğinden, gelir adaletsizliğinden, TÜİK’in sanal rakamlarla aldatmaya çalıştığını ama kimsenin inanmadığını, 2023 bütçesi için vaatlerin bir kandırmaca olduğundan bahsederken, 17 Aralık Cumartesi günü Ankara’da “Seçim Bütçesi Değil, Halktan-Emekten Yana, Geçim Bütçesi İstiyoruz” mitinginde büyük bir buluşma gerçekleştireceklerini de söylediler.
KESK’ in taleplerinden bazıları ise;
Vergide adaletin sağlanması, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması,
Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesi,
Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılması, belli bir servet düzeyinin üzerindekilerden servet vergisi alınması…
Evet KESK’ in talepleri oldukça yerindeydi. Fakat vergilendirmeyle ilgili bazı talepler zaten mevcut yasalarda var. Burada ki mesele çok kazananların ne kadarı kayıt altında veya kazandıkları ne kadar doğru rakamlarla kayıtlarda…
Eğer bunlarda hata yapılmışsa!
Ne de olsa insanoğlu beşer ve şaşar. Hata bizler için!
…
Salı günü ise 15 Temmuz Demokrasi Meydanı, Tüm Emeklilerin Sendikası’nı buyur etti.
Tüm Emeklilerin Sendikası ise, 2023 bütçe görüşmelerinde iktidarın yine emekçi ve emeklileri değil sermayeyi ve yandaşları lehine bir bütçe sunduğundan şikayet ederken;
Emeklilerin açlık sınırının çok altında yaşamaya mahkum edildiğini, ayrıca emekli sendikalarını defalarca kapatarak emeklileri sessiz kalmaya ve biat etmeye zorlandıklarını ifade ettiler.
Taleplerinin bazıları ise;
2023 bütçesinde emeklilerin insanca yaşayacağı bir ücretin sağlanması,
En düşük emekli maaşının asgari ücret düzeyinde olması,
Asgari ücretin açlık sınırının üzerinde insanca yaşanacak şekilde belirlenmesi,
Sağlıkta yapılan kesintilerin kaldırılması,
EYT sorununda mağduriyetlerin giderilmesi gibiydi.
…
Genel olarak baktığımızda, şikayetleri, talepleri, umutsuzlukları aslında bir çoğumuzu ilgilendiren mevzular üzerineydi… İlginç ve üzücü tarafı ise bahsedilen sorunlar karara bağlanmadığı halde, insanların yaşadığı umutsuzluktu. Halbu ki belki istedikleri gibi bir sonuç çıkacak!
Nasıl bu kadar emin olabiliyorlardı…
Çok mu yanılmışlardı,
Hiç mi güvenleri kalmamıştı,
Yoksa seçim öncesi bir uyarı mıydı?
Ve 15 Temmuz Demokrasi Meydanı konuklarını ağırlamaya devam ederken, dileğimiz insanların şikayet veya umutsuzluk seslerinin çınladığı değil (!), sevinç nidaları attığı haberleri de yapabilmek…
Yorumlar
Kalan Karakter: