Evet geçen hafta; millet ittifakında esen soğuk ama kısa rüzgardan sonra hava nihayet daha açık görünüyor.
Aslında hala bazı mevzularda çok anlaşmadıkları bilinse de, en azından konuşması bile düşünülmeyen bazı konular, konuşulabilecek gibi artık!
Öncelikle yoksulluk verilerine bakıldığında, yüzde 54’ü yoksulluğu beraber yaşayarak aynı gemide olduğumuz bir kesimle!
Yine aynı gemide bulunan yüzde 25'imiz ise açlık sınırında!
Bu durumda, yüzde 79’umuz önemli bir kader birliği yaşıyoruz.
Ve şu anda bir çoğumuzu ilgilendiren de bu…
Çünkü mesele açlık ve yoksulluk olduğunda, öyle siyasi ideoloji, dava vs gibi işler doğal olarak vatandaşı çok da ilgilendirmiyor.
Nasıl ilgilendirsin ki!
Evdeki tencereyi nasıl kaynatacağını düşünürken, artık bu tür siyasi kavgalara girmeye vatandaşın ne isteği ne mecali var!
En büyük ideoloji ve davası ise; sadece ekmek kaygısı!
…
Evet siyasette her ne kadar ittifak ve muhalefette ortaklar belirlenmiş görünse de; cumhur ve millet ittifakının dışındaki siyasi partilerle diyaloglar, paslaşmalar sürüyor, haliyle sürmek zorunda da görünüyor.
Önümüzdeki seçimlerin ne kadar önemli olduğunu;
İktidar ve muhalefet partileri hiç olmadıkları kadar farkındalar.
Çünkü karşılarında; artık o her şeyi onaylayan, inanan seçmenin olmadığını, hele ki ilk kez oy kullanacak, her şeye kanmayan milyonlarca “Z” kuşağının olduğu düşününce…
Geçtiğimiz günlerde Zafer Partisi ve Memleket Partisi;
Her ne kadar bu iki parti bir arada olur mu acaba diyenler olsa da ittifaklarına şahit olduk!
Üstelik niye olmasın ki;
Şu an ki ittifaklara baktığımızda ve hele ki, vatandaşın artık bu tür durumlara takılmadığından emin olunca …
Fakat daha biz kurulan ittifakı konuşurken; ZAFER Partisinin Mansur Yavaş’ı destekleme çağrısı sebebiyle;
Muharrem İnce:
“Başka bir partinin belediye başkanına gel cumhurbaşkanı ol diyorsan, sen partiyi neden kurdun” derken, sonrasında Ümit Özdağ’ın “yanlış yaptı” sözlerine karşılık,
İnce ince bir mesaj!
Ve
Özdağ’ın Mansur Yavaş ısrarına ithafen;
“Kimsenin yedek lastiği değilim” dedi ve bir ittifak’ın daha sonuna gelindi.
Hemen akabinde ise bu kez Muharrem İnce’nin bir TV programında, CHP ile temaslarla ilgili sorulan bir soruya karşılık:
“İçinden çıktığım partiyle niçin görüşmeyeyim” cevabıyla gözler iki partiye çevrildi.
Acaba CHP ve Memleket Partisi arasında bir ittifak olabilir mi? diye…
Üstüne yine kulis bilgilerinden yararlanarak;
“Muharrem İnce’nin CHP listelerinden seçime girebileceğinin sinyallerini verdiğini ve Kılıçdaroğlu’nun buna sıcak baktığı vs” gibi sözler duymaya başladık.
Öncelikle şahsi fikrimi söyleyeyim; Bence Zafer Partisiyle ittifakları bile daha olası bir durumdu!
Tamam siyasette her şey her an olabilir!
Ama bazı ayrılıklar vardır ki; kırılan bardak gibidir, eski halini alması çok zordur yani.
Konuyla ilgili; olayların birebir içinde olan Memleket Partisi yönetim kademesinden bir ismi arayarak, bu iddiaları birebir sormak istedim. Yanıtı şu şekildeydi:
“CHP bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Yıllar önce oy bölmeyin diyenler, şimdi beraber olalım diyorlar. Bizim onlardan kesinlikle böyle bir beklentimiz yok!
Kaldı ki onlardan da gelen bir teklif olmadı.
Ayrıca Muharrem Bey’ in yıllardır depremle ilgili uyarıları, açıklamaları öyle sanıyorum ki, vatandaş üzerinde de Memleket Partisi için güzel bir algı yaptı ki; özellikle deprem sonrası İYİ Parti, CHP, AK Parti ve MHP’den ayrılıp bize üye olan çok fazla vatandaşımız var. Bir yıl içinde 25 bin üye girişi olurken, şimdi günde en az 7,8 bin üye girişi alıyoruz.”
Bu arada yine iktidar ve cumhurbaşkanlığı seçimleriyle sorduğum diğer soruma karşılık da:
“Öncelikle iktidar kanadıyla hiçbir zaman bir arada olmamız hiçbir şekilde mümkün değil!
Seçimlerde 2.tura kalmamız halinde biz kazanırız. Fakat altılı masa kalırsa, tabii ki sonuna kadar destekleriz” şeklinde yanıt verdi.
Bu arada pazar günü tüzük gereği Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ön seçim yapacaklarını sonrasında ise milletvekilliği adaylığı için bazı sürpriz isimlerinde olacağı belirtildi.
…
Evet, siyasette her an her şey değişebilir, alt üst olabilir ve sonrasında bazen tüm taşlar yerine otura da bilir.
Her ne kadar CHP’nin MEMLEKET Partisine böyle bir teklif götürmesi pek inandırıcı gelmese de, çok iyi ayrılmadılar diye düşünsek de;
Altılı masada denge unsuru, birleştirici, bütünleştirici devlet adamı kimliğini son günlerde iyice belirginleştiren Kemal Kılıçdaroğlu’nun;
“Bu sofra Halil İbrahim sofrası, herkese kapımız açık” sözlerini düşününce;
Ve birleşme ataklarının devam ettiğini de görünce;
Niye olmasın ki!
Hele ki, çoğunluk zaten aynı gemideyken!
Ve çoğunluk güvenli bir limana beraber inmek isterken…
Ve çoğunluk zaten ittifak olmuşken;
Neden olmasın!
Yorumlar
Kalan Karakter: