Her ebeveynin hayalidir çocuğunun üniversite eğitimi alarak meslek sahibi olması, kültürel anlamda gelişmesi, toplumda saygın bir kimliğe sahip olması ve tabii ki kendi ayaklarının üstünde durabilecek yeterliliği kazanması...
Aslında her dönem bu böyleydi.
Hatta bir zamanlar daha mühimdi. Çünkü üniversite eğitimi alan kişi sayısı şimdiye nispeten çok daha azdı.
En önemli neden ise gerek üniversite sayısının az oluşu gerekse üniversiteden ziyade bir an önce hayata atılma gerekliliği bilinciyle, para kazanabileceği bir işte çalışmaya başlamasıydı.
“Şimdiki gibi rahat zamanlar değildi” diye başlamak isterdim konunun devamına...
Ama maalesef!
Hele ki son zamanlarda neredeyse eski günleri arar oldu birçok kişi...
Sebebi malum, ekonomi!
Belki sıkça söyledim ve yine tekrar etmiş olacağım ama;
Evet bir kesim var ki; çoğumuzun yaşadığı ekonomik kaosun getirdiği geçim zorluğundan öte geçim bunalımından zerre kadar etkilenmedi.
Hatta bırakın etkilenmeyi, biz kemerleri sıktıkça onlar genişletti.
Sanki tabağımızdan eksileni onlar yiyor gibi...
Neyse, kısmetliler demek ki diyerek mevzumuza dönelim:
Haliyle cüzdanı gürbüz kesimi etkilemese de,
Şimdilerde üniversite sayısı çoğalsa da,
Mesele sadece üniversiteli olmak ise artık kazanmak çok da zor sayılmasa da,
Okumak, daha doğrusu üniversitede çocuk okutmak artık öyle kolay değil!
Üstelik şehir dışında okuyacaksa uykusuz gecelere merhaba diyebilirsiniz.
Sabaha kadar çarpma, toplama, bölme en çok da çıkarma gibi dört işlem yaptığınız,
Sonrasında işin içinden çıkamayıp, nasıl yettiririm, borç, kredi vesaire hatta kimi zaman tuhaf işler kafanızdan geçirdiğiniz,
Üstüne akut depresyon hallerine girip bitap bir halde tam uykuya daldım derken, alarmın kulak yırtan sesiyle uyanıp mis gibi bir gün geçiremeyeceğiniz uykusuz günlere merhaba diyebilirsiniz...
...
Neyse biraz abartmış olabilirim.
Ama zor bir süreç olduğu net...
Durumu biraz detaylandıracak olursak;
Ülkemizde hali hazırda üniversite öğrenci sayısı 6 milyon 950 bin. Bu yıl kazanıp, kayıt yaptıran öğrenci sayısı ise 1 milyon 850 bin.
Öncelikli barınma şartlarına bakarsak;
Ve en uygunundan bir devlet yurduna yerleştiririz dersek.
Maalesef öyle kolay değil.
Çünkü milyonlarca üniversite öğrencisi olmasına karşı devlet yurtlarının kapasitesi ancak 800 bin kişiye yetecek kadar.
Yani bu yurtlara yerleşememe ihtimali yüksek.
Hesaplandığında, yüzde 10 öğrenci ancak bu şansı yakalarken, bu oran İstanbul’da yüzde 4’e kadar düşüyor.
Eh bu durumda özel yurt veya ev kiralamak alternatiflerine bakılıyor,
Ki bu durumda da özel yurt fiyatları 1+1 ev kiralarıyla eşit olup, 8-10 bin veya daha yüksek rakamlardan başlıyor.
Hadi belki birkaç arkadaş biraz daha büyük bir ev dersek, en az kişi başı 3-5 bin arası bir bedel çıkıyor.
Tabii bu hesaplamaların üniversite sonuçlarından hemen sonra araştırıldığını söylemeliyim.
Kaldı ki birçok ilde kayıt zamanını fırsat bilen mülk sahipleri kira artışlarının yüzde 30’ların üzerine çıkardığını da belirtmeliyim.
Ulaşım ise azami bin TL olduğu hesaplanırken, beslenme ise; 2 bin 500-5 bin TL arası olduğu tahmin ediliyor ve yine bu verilerin 2 ay öncesine dayandığını, enflasyon rakamlarını düşündüğümüzde arttığını da ekleyelim....
Tabii ki kırtasiye, kantin, zorunlu özel ihtiyaçlar, giyim veya sosyalleşme aktivitelerine girmiyorum bile.
Fakat tüm kalemlere baktığımızda ve ebeveynler açısından ele aldığımızda en masraflı ve düşündüren sorunun barınma olduğu ortada...
Hal böyle olunca ve birçok büyük ve marka üniversitelerin büyükşehirlerde olduğu düşünülürse, bu şehirlerde rakamların kat be kat arttığını da tahmin edebilirsiniz.
Ve bu yüzden birçok gencin bu üniversitelere yeter puanı ve hayallerindeki yerler olduğu halde, maddi olarak karşılayamayacaklarını düşünerek puanının çok altında ya kendi bulundukları veya daha küçük şehirlerdeki üniversitelere kayıt yaptırdıklarını,
Kimisinin ise kayıtlarını şimdilik dondurarak para biriktirip devam etme yoluna gittiklerini duyunca da,
Şu soru aklıma geliyor.
Şehir planlaması kapsamında bazen gereksiz birçok ekleme unutulmazken, her şehire üniversite yapıldığında neden bu öğrencilere yeterli ve uygun şartlarda barınma ihtiyacı düşünülmüyor acaba?
Ve şu an öğrencileri ve ailelerini kazandıktan sonra düşündüren, düşündükçe kazanmanın sevincini yaşamalarına engel olan,
Ve eğitimlerinin önünde en büyük engel haline gelen bu sorunu çözmek gerçekten bu kadar imkansız mı?
Yorumlar
Kalan Karakter: