Bildiğiniz üzere 38. Kültür Bakanları Daimi Konseyi tarafından bu yıl Bursa “2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti” olarak ilan edilmişti.
Bursa Büyükşehir’in bu anlamda hakkını vermek gerekir.
Yıl boyunca başta Azerbaycan olmak üzere birçok Türk Cumhuriyetiyle ortak programlar gerçekleştirdi.
Müzik, dans, resim, moda, arkeoloji çalışmaları, hatta yemek kültürüne varıncaya kadar bir çok kültürel sanat etkinlikleri düzenledi.
Yılın son etkinliği ise dün Merinos AKKM’de gerçekleştirilen “Türk Dünyası Yeni Nesil Medya Çalıştayı” oldu.
Azerbaycan Medyasını temsilen konuklar olduğu gibi, ülkemiz medyasını da temsil eden belli medya gruplarından gazeteciler programa konuşmacı olarak davet edilmişlerdi.
Moderatörlük görevinin ise meslek büyüklerimizden değerli gazeteci abimiz Namık Göz’e verilmesinin doğru bir tercih olduğunu belirtmek isterim.
Program, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın konuşmasıyla başladı. Ardından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un da program için önceden çekilmiş konuşmasının yer aldığı video yayınlandı.
Gerçi, çalıştayla ilgili duyuru metninde Altun'un ismi ve katılım sağlayacağına ilişkin bir bilgi yoktu. Ama, yine de "belki bir sürpriz yapar" diye beklentiye giren bazı konuklar olduğunu da söyleyebiliriz.
Sürpriz bekleyenlerin umudu, Altun'un önceden çekilmiş videosunun dev ekrana yansıtıldığını görünce boşa çıktı.
…
Programın ilk etabı genel itibariyle, özellikle yazılı, görsel ve sosyal medyadaki bilgi kirliliği, yalan, iftiraya varan haberler ve sonuçları ile ilgiliydi…
Medya; yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olarak görülüyor. Bu öylesine söylenmiş bir laf değil.
Medyanın, devlet organlarında yapılan faaliyetleri halk adına denetlemesi ve halka enformasyon vermesi beklenir.
Halk bu sayede hem devlet faaliyetleri konusunda bilgilenir, hem de devleti denetleme hakkına sahip olur.
Bu sebeple medyanın gücü önemli olduğu kadar, kötü kullanılması da herkes için risk taşır.
Çalıştayda da medyadaki yalan ve iftira içerikli haberlere özellikle eğilinmesi oldukça isabetliydi.
Konuşmalarda, medyanın bir enstrüman olarak kullanıldığı, gücü elinde tutup ekonomik kazanımların elde edildiği belirtilirken, Türkiye’de yayınlanan haberlerin yüzde 49'unun yalan olduğunu ve bu oranlarla dünyada yalan haber sıralamasında en başlarda yer aldığımızı öğrenmiş bulunduk!
'Şaşırdım' desem yalan olur. Hatta, bunun kesinlikle doğru olduğuna inanıyorum. Hele ki günümüz medyasında...
Ayrıca günümüzde insanların çoğunun geleneksel haber kaynaklarından ziyade, sosyal medyadan yararlandığından bahsedildi. Ki bana göre bu da doğru ama, sebebini de düşünmek gerekiyor.
Soruyorum... Bunun nedeni;
Acaba erişilebilirliğinin kolaylığından mı, yoksa televizyon radyo kanallarına güvenilirliğin azalmasından mı kaynaklı?
Buna ilaveten sosyal medyanın olumsuz tarafların ele alınırken bilgilerin teyite muhtaç olduğuna dikkat çekildi.
Kesinlikle buna da katılıyorum.
…
Konuşmacılar öyle örnekler verdi ki...
Mesele döndü, dolaştı;
Mayıs 2013'teki Gezi Parkı olaylarına,
CHP Lideri'nin '"128 milyar dolar nerede?" diye attığı tweet'e geldi.
Yalan ve iftira içeren haberlerle ilgili başka örnekler de aktarıldı.
Pandemide covit aşısıyla ilgili önceliğin AK Partililere verildiği,
Suriyelilere 80 bin liraya vatandaşlık hakkı sağlandığı,
Ve istismara uğrayan 6 yaşındaki kız çocuğuyla haberlerlerde türk ve islam dünyasını karalamak için haberler yapıldığı öne sürüldü.
Efendim; Yazarınız burada araya girmek istiyor!
6 yaşındaki kız çocuğuna gelinlik giydirilmesi ve istismara uğraması çok büyük bir utanç olup, hepimizi derinden üzdü. İnfial yaratan olayın failleri, konuyu medyanın gündeme taşımasının ardından tutuklanmıştır. Yoksa, bu utancı yaatanlar ellerini kollarını sallayarak belki hala aramızda olacaktı.
Yapılan haberlerde, islam ve türk dünyasını karalamak bir tarafa, bilakis islamiyeti kendi iğrenç emellerine kurban eden kişilerin deşifre edilmesi, toplumun bilinçlenmesi adına önem taşıdığı muhakkak.
Hele ki, Türk dünyasını karalamak ne alaka!
...
Aslına bakarsanız emek verilmiş ve önemli bulduğum bu organizasyona olaylara aynı ve sabit, siyasi bir bakış getiren konuşmacıların davet edilmesini doğru bulmadım. (Meraklısına: Birinci Bölüm konuşmacıları Ramin Hüseynov Azerbaycan İçtimal TV Türkiye Büro Şefi, Kenan Kıran Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü, Sevil Nuriyeva İsmayılov Star Gazetesi-Gazeteci, Osman Ateşli Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni)
Merak ediyorum... Farklı görüşlere sahip medya gruplarına davet gönderildi de, acaba icabet mi etmediler?
...
Çalıştay da birinci etabın sonunda durum tespiti de yapıldı:
“Bu tür haberler toplumu kutuplaştırmış , ülkemiz açısından güvenlik sorunu haline gelmiştir. Özellikle hayvan hakları, kadın ve çocuk hakları gibi toplumun hassas oldukları konular seçiliyor. Artık bu tür haberlerle devlete kafa tutulmaya çalışılıyor” dendi.
Yani pardon da!
Ülkemizde her gün kadın cinayetleri, şiddeti yaşanmıyor mu?
Çocuk yaşta kızlar evlendirilmiyor mu?
Savunmasız küçücük çocuklar istismara uğramıyor mu?
Hayvanlara işkence yapılmıyor mu?
Medya özellikle toplumun hassas oldukları konuları seçiyor demek nasıl bir yorumdur?
Yayınlamamalı mı, sümen altı mı etmeli!
Üstelik, medya derken bunu söyleyen de bir medya grubuna mensup gazeteci!
Böyle ötekileştirmek ne kadar doğru!
...
Neyse ki bu tespitin akabinde programın moderatörlüğünü yapan değerli gazeteci abimiz Namık Göz’ün sözleri;
Orada objektif, doğru değerlendirme yapan bir meslektaşımızın olduğunu hatırlattı bize.
Namık Göz:
“Ülkeyi yönetenlerin de şeffaflaşması ve anında topluma açıklama yapması, dezenformasyonu engellemesi gerekir”dedi.
Deneyimli gazeteci Göz ayrıca, yerel medyanın tek gelirinin reklamlar olduğunu belirtirken, "Sosyal medya, algoritmalar nedeniyle artık bu gelirler uluslararası şirketlere gidiyor" diyerek, taşradaki sıkıntılara değinmesini de önemsedim.
...
Konuklar gazeteciydi...
Konu ise “ Türk Dünyası Yeni Nesil Medya Çalıştayı”
İşte, Yeni Nesil Medya!
İşte, Yeni Nesil Siyaset!
Yorumlar
Kalan Karakter: