Çocuklarımıza, gençlerimize iyi bir eğitim almanın, kendilerini yetiştirmenin önemini anlatıyoruz. İleride yetişkin olduklarında topluma yararlı bireyler olmaları için çabalıyoruz.
Refah içinde yaşamalarının, rahat bir hayat sürmelerinin yolunun 'Okul' olduğunu inandırmaya çalışıyoruz.
Ancak son dönemlerde sıkça duymaya başladığımız 2 mesele bu inancı yerle bir ediyor.
Birincisi artık nerdeyse her gün yaşadığımız, özelikle sağlık çalışanları ve eğitimcilere, ancak genel olarak eğitimli kişilere yönelen şiddet olayları.
Diğeri de kim oldukları belli olmayan insanların bir anda anormal şekilde zenginleşmesi.
Sosyal medya üzerinden yaşadıkları zengin hayatını, kullandıkları son model arabaları, yaşadıkları lüks evleri toplumun ve özellikle de gençlerin gözünün içine sokuyorlar.
Sorun yaşadıkları hayatın kaynağının nereden geldiği?
Görgüsüz olup abartanlar dikkat çekiyor ve inceleniyor.
Peki abartmayanlar?
Sessiz kalanlar?
Ne yazık ki bildiğimiz - bilmediğimiz yüzlerce, binlerce insan kolay yoldan kazanmanın ve yaşamanın yolunu bulmuş gibi gözüküyor.
Eğitim konusunda hiçbir zaman mükemmel durumda olmadık ancak toplumda, gençlerde eğitimli olmanın gelecekte düzenli ve refah içerisinde bir yaşam için vazgeçilmez olduğuna inanılırdı.
Artık bu inancın yıkıldığına hep birlikte şahit oluyoruz.
Hemen her gün karşımıza çıkan şiddet olayları insanların bu mesleklere yönelmesini zorlaştırıyor.
Son dönemlerde iyice artan ve gençler arasında popüler olan yurtdışına göç zirve yapmış durumda.
Yıllarca ülkemizde eğitim alan öğrenciler bu yaşanan 'değer bilmeme' yüzünden burada kalmak istemiyorlar ve en nitelikli insanlarımızı başka ülkelere kaptırıyoruz.
Maddi koşulların ötesinde en azından 'İnsan gibi yaşarız değerimiz bilinir' düşüncesi burada en önemli etken.
Diğer sorun en az şiddet olayları kadar can sıkıcı.
Kısa sürede hangi yollarla kazanıldığı belli olmayan maddi gelir eğitim alma inancını yerle bir ediyor.
Kendilerinin binbir zorlukla okuyup on yıllar içerisinde elde edebileceklerine başkalarının zahmetsiz, kısa sürede ve muhtemelen yasal olmayan yollardan ulaşması çok büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Her iki konuda da yetkili mercilerin gereğini yeteri kadar yapmadıklarını olan inanç, yapanın yanına kar kalıyor düşüncesi de bu sorunu pekiştiriyor.
Hepsi birlikte büyük bir ahlaki ve toplumsal çöküşe dönüşme riski barındırıyor.
'Neden okuyayım?' düşüncesi zihinlerde yer ediyor.
Bunu çözmekten başka çaremiz yok.
Eğitimli, düzgün bireyler olmanın önemini yasalara uygun hareket etmenin tek çıkar yol olduğunu anlatmak zorundayız.
Buna uygun bir sistem kurgulayıp hayata geçirmek için vakit geçti geçiyor.
Bu sorun biraz daha zamana yayılır ve önlem alınmazsa büyük bir yıkım ile karşı karşıya kalabiliriz.
Okumanın, kendini yetiştirmenin önemli olduğu bir ortam oluşturup genlerimize bu inancı aşılamalıyız. Temennim bu yönde adımlar atılarak son dönemlerde zarar gören eğitim sistemimizin en kısa sürede toparlanmasıdır.
Son olarak bu hafta sonu 100. Yılını yaşayacağımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu kadrolarımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
İyi bir hafta dileklerimle.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: