Geçen haftaki yazımda bir öğrencinin 18 yaşına gelene kadar alması gereken eğitimleri başlıklar halinde vermiş ve sanat eğitiminin nasıl olması gerektiğini anlatmaya çalışmıştım.
Tekrar hatırlatmak için ana-ilk okuldan başlayarak üniversite düzeyine kadar sanat,spor,yabancı dil,bilgi teknolojileri ve kişisel gelişim alanlarında tam yetkinlik hedefini ortaya koymuştum. Sanat eğitimi ile başladığımız yazı dizisi bu hafta spor eğitiminin nasıl olması gerektiği ile devam edecek.
Spor yapmanın insan hayatındaki önemi ortada, kısaca hatırlatmam gerekirse;
* Sorumluluk ve disiplin bilinci yüksek olmanızı sağlar. Bireysel ya da takım sporlarında faal olan bir öğrenci hedef belirleme ve o hedefe ulaşma konusunda bilinçli olurlar. Kazanmak, kaybetmek ve kurallara uymak gibi becerilere sahip olurlar.
* Çocukları stresten uzak tutar, fiziksel ve ruhsal dengeyi sağlayacağı için öğrencinin başarısı da olumlu yönde etkilenir.
* Bedensel olarak sağlıklı olmak bir çok hastalığın önlenmesinde etkili olur. Çağımızda artık obezite çok büyük bir problem olarak kabul ediliyor, düzenli spor yapan ve bu alışkanlığı edinmiş kişiler başta obezite olmak üzere bir çok hastalıktan uzak olurlar.
* Öğrencinin kendisine olan güveninin artmasına yardımcı olur. Belirli hedeflere ulaşmaya çalışan gençler bu uğurda mücadele edecek kazanmanın hazzını tadacak, kaybetmenin bir son olmadığını, yeniden başlamak için bir fırsat olduğunu öğrenecekler. Fiziksel olarak sağlıklı bir genç sosyal ilişkilerinde daha rahat olacak ve kendisini ifade etmekte zorlanmayacaktır.
Ülkemizde durum nedir?
Bir durum tespitinden sonra önerilerimizi bilimsel veriler ışığında anlatmaya çalışacağım. Şunu açıkça belirtmem gerekir ki diğer alanlarda olduğu gibi spor eğitimi konusunda da sistemimizde ciddi eksikler var. Öncelikle spor eğitimi matematik, fen ya da sosyal dersler gibi insanların zihninde bir önem taşımıyor. Bu hem velilerimizde hem de sistem içerisinde bulunan tüm bileşenler için geçerli.
Öğrencinin hedefi olarak yüksek not alması, daha fazla doğru yapması konulduğu için okullardaki beden eğitimi dersleri ya diğer derslerin telafisinin yapıldığı bir zaman dilimine ya da haftanın yorgunluğunu atmak için pek de hareket edilmeyen bir saat dilimine dönüşüyor.
Burada okulların bu konuyu çok daha ciddi ve profesyonel olarak ele alması gerekiyor. Velilerden bu yönde bir talep olmadığı için hem devlet hem de özel tüm okullar bu alana yeteri kadar eğilmiyor.
Tabii ki istisnalar, çok başarılı olan kurumlar var ancak bu başarı daha çok o okul yönetiminin vizyonu ya da okulda bulunan bir öğretmenin gayreti ile ilerliyor.
Bu noktada ihtiyaç olan şey bireysel kararlar, inisiyatiflerden ziyade işleyen ve herkesin uymak zorunda olduğu bir sistem kurgulamaktır.
Nice öğrencimiz seneler boyunca hemen hiç spor yapmadan eğitim hayatlarını tamamlamakta ve bu alanda bir ilerleme çoğunlukla ailelerin çabalarına terk edilmektedir.
Bu yüzden bir insanın hayatında çok önemli yere sahip olan spor alışkanlığı kazandırılamamakta ve belki de çok başarılı olabilecek, ülkemize uluslararası alanda katkı sağlayabilecek nice yetenek heba edilmektedir. Ayrıca unutmamak gerekir ki gençlerimiz spor alanında başarılı olarak kariyerlerini bu yönde de çizebilmektedir. Bunun güncel örnekleri de mevcut. Faal oldukları alanda başarılı olup yurt dışına giden ya da ülkemizi branşlarında başarıyla temsil eden bir çok gencimiz mevcuttur.
Peki spor eğitimi nasıl olmalıdır?
Spor eğitimi anaokulu düzeyinden itibaren başlamalıdır. Temel beden eğitimi ve bilgiler müfredata uygun olarak zaten verilmelidir, ki bu konuda bile oldukça yetersiz olduğumuzu belirtmem gerek.
Çocuğun fiziksel ve kas yapısı, ilgili olduğu alan, ailenin gözlem ve düşünceleri bir araya gelip ona göre ilerlenmelidir. Yıllar içinde bu bilgiler kurumlar arasında aktarılabilmeli ve çocuk büyüdükçe yapabileceği ve başarılı olabileceği branş(lar) belirlenmelidir. Bu konuda bir çok ülkede kullanılmakta olan testler ve mülakat yöntemleri mevcut. Her okulda bulunan beden eğitimi öğretmenleri, rehberlik servisi, okul yönetimi ve veli bu 4 unsur belirli aralıklarla bir araya gelerek eldeki veriler ışığında bir yol çizilebilir. Öğrenci büyüdükçe kendi düşünceleri de oturacak ve bu karar mekanizmasında etkin olacaktır. Bu sayede öğrenci gerçekten yeteneği olan, sevdiği ve başarılı olabileceği bir alana yönlenebilecektir.
Bu sistemi kurmak aslında çok zor değil, elimizde okullar, insan kaynağı ve bilimsel alt yapı mevcut. Tek ihtiyaç olan tüm bunları bir araya getirip sürekliliği olan bir sistem oluşturabilmekte. Bu da bu yönde bir iradenin ortaya çıkması ile hızlıca oluşturulabilir. Bunları yazmaktaki temel amacım bu farkındalığı oluşturup bu yönde adımlar atılmasına katkı sağlamaktır
Şu anda aileler çocukları için spor konusunda belirli bir bilince sahip ancak burada çoğunlukla duygusal davranıp ya popüler bir branşa ya da kendi sevdikleri daha önce yaptıkları/yapamadıkları bir spor dalına yönlendirmektedir. Bu sürecin içerisine okullar ve sistem etkin bir şekilde girmelidir ve öğrencinin yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Öğrenci ana/ilk okuldan itibaren düzenli olarak senede 1 ya da 2 kez düzenli testlere, mülakatlara alınmalı ve her biri için ayrı dosyalar tutulmalıdır. Bu bilgiler belirli aralıklarla yıl içerisinde zaten yapılmakta olan veli bilgilendirmeler yoluyla aileye aktarılmalı ve ortak bir akılla karar verilmelidir.
Sağlıklı nesiller için bu adımların bir an önce atılması şarttır. Şu anda yine istisnalar olmakla birlikte liseyi bitiren çoğu gencimiz ne yüzme bilmekte, ne futbol,basketbol gibi daha çok bilinen sporları yapabilmekte ne de en temel bilgilere sahip olabilmektedir. Bu çok önemli gibi gözükmeyebilir ancak bu alandaki eksiklik bir insanın fiziksel, ruhsal...vb. bir çok alanda sorun yaşamasına neden olmaktadır. Belirli bir yaştan sonra özellikle de sağlık nedenleri ile spora başlamaya çalışmak yerine bu alışkanlığı çocuk yaştan itibaren verebiliriz. Mümkün olduğu kadar kısa bir şekilde aktarmaya çalıştığım bu konuya daha fazla hassasiyet gösterilmesini diliyor, herkese iyi bir hafta diliyorum.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: