Ekonominin durumu ortada!
Çokta anlatmaya gerek yok aslında...
Markete giden alış veriş yapan herkes durumun farkında,
Eh, alış veriş yapmayan kimse de olmadığına göre!
Hatta son zamanlarda çok daha fazla alış veriş yapar olduk.
Yok artık demeyin!
Gerçekten öyle...
Üstelik hiç almadığımız kadar bol bol alıyoruz.
Hem de bu kadar pahalılıktan şikayet ederken!
Evet aslında tam da bu yüzden sebebi zaten,
Son zamanlarda kiminle konuşsam aynı iktisat politikasını uyguladığını duyuyorum.
“Ne lazımsa pahalı demeden hemen alıyoruz,
Hele ki kuru gıda ürünlerini paramın yettiği kadar bir paket lazımsa, üç paket alıyorum, alabilirsem 10 paket bile alıp dolaba atıyorum” diyorlar.
Niye ki! Yine bir salgın söylentisi mi?
Yoksa stokçu marketler muhabbeti mi yine!
Hayır!
Bu kez bir sonraki gün, aynı ürünün mutlaka zamlanacağı endişesi...
Sonuç itibariyle artık akıllanıyoruz ve marketler stoklamadan bizler istifliyoruz.
Tabii bunun yanında böyle toptan alıp, kar edemeyeceğimiz bir çok şey de var!
Ve maalesef onlar daha tuzlu ayrıca biçare kaldığımız durumlar.
Mesela dün Merkez Bankası Para Politika Kurulu politika faizini yüzde 8.5’ten yüzde 15’e çıkardığını açıkladı.
Yok artık!
İyi de 27 aylık Nas ekonomi modeline ne oldu!
Belli ki Merkez Bankasının faiz artırımına gitmesiyle o model rafa, vatandaş ise yas’a girmiş oldu.
Ne bileyim! Belki de Yas ekonomi modeliydi de biz yanlış anladık yine...
Çünkü dün aldığımız bu haber üzerine bugün dolar ve euro daha bir çıldırmışcasına zirveye doğru yarış halinde tırmanıyor gibi.
E, zirveye çok var mı diye sorarsanız!
Hava biraz bulutlu, maalesef göremiyoruz ve onlar zirve yaptıkça buz kesen biz olacak gibiyiz.
Nedeni malum! Ters orantı, onlar gökyüzüne yükseldikçe türk lirasının değerinin dibi görebileceği!
Ve bu durum dışarıdan aldığımız enerjiden tutun buğdaya kadar, etten, sütten, hayvan yeminden, samana kadar borcumuzun katbekat artacağı anlamına geliyor.
Haliyle bu durum kime yansıyacak?
Aynen düşündüğünüz gibi,
Başta ekmek olmak üzere yiyip içeceğimiz tüm ürünlere ve tabii ki elektrik, doğalgaz ve tüm tüketim faturalarımıza, yani vatandaşa yansıyacak...
Bu arada “Ne yapalım yine kredi kartlarına yükleneceğiz” diye düşünebiliriz.
Alıştık nasıl olsa!
Düşünsenize; Türkiye’de 340 milyon kredi kartı ve alış veriş için kullanılan türevleri aktif halde.
Nüfusumuzun 85 milyon civarında olduğu varsayıldığında ve kredi kartı kullanamayacak yaştaki çocukları çıkardığımızda demek oluyor ki;
50-55 milyon civarında kredi kart kullanıcısı var. Yani bir kişide ortalama 6-7 tane var.
Bu çok zengin olduğumuzdan değil!
Tam aksine, birinin borcunu kapatmak için diğerinden, diğerinin borcunu da ikisiyle ödemek için kullandığımız ve her ayı sağ salim bu şekilde geçirmemizi sağlıyorlar.
Ama dünkü açıklamadan sonra, hani her ay bu kartların asgari ödeme tutarları var ya, onlar da haliyle yükseldi,
Yani bankaların da bu durumda yapacak bir şeyi yok!
Onlar da müşterilerinden, yani vatandaştan açıklarını karşılamak zorundalar...
Sonuçta bir şekilde ticaret yapıyorlar. Ama mesele bizler nasıl karşılayacağız!
Hatırlarsanız, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldiğinde, herkesin desteğini alarak hedefe ulaşılacağını ve ayrıca sabretmemizi de rica etmişti.
Dünden beri bu sözlerin anlamını daha çok idrak ediyor ve şöyle yanıtlamak istiyorum bir çoğumuzun adına:
Ne demek sayın bakanım! Biz destek olmaya da sabretmeye de alıştık.
Yeter ki, siz de bu kez sabrın sonunun selamet olacağına garanti verin yeter!
Ve sizin de sabırla devam edebileceğinize...
Yorumlar
Kalan Karakter: