Evet, maalesef yine bir afet ve yine sonu felaket!
Coğrafya mı kaderimiz yoksa bu coğrafyaya bu kaderi reva görenler mi?
Yaşadığımız büyük felaketin üstünden neredeyse 40 gün geçti.
Ve daha 40’ı dolmadan, daha yasımız bitmeden büyük bir acıyla yine sarsıldık.
Her ne kadar doğal afet olarak isimlendirsek de;
Her ne kadar 6 ayda yağacak yağmur iki günde yağdı diyerek, kenara çekilsek de;
Her ne kadar sonu yine felaket oldu diye dertlensek de;
Değil!
Bu ne afet, nede olası felaket!
Bu mevsimsel beklenen yağışlar sadece!
Belki her yıl ki yağış miktarından fazlaydı ama;
Meteoroloji pazar gününden uyarmıştı zaten!
Hadi her ne kadar uzun zamandır deprem uyarısı yapan uzmanları:
“Deprem’in gününü ama kimse tahmin edemez” diyerek, bir boşluk buldu sorumlular!
Fakat meteoroloji öyle mi, haftalık tahmin raporları günü gününe veriliyor.
Hatta pazar günü turuncu alarm verilmiş ve Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar, hemen valilikle beraber pazar gününden itibaren, bir kriz masası oluşturmuşlar.
Bu durumda dün sel sebebiyle, birçok can kaybı yaşayan ve alt üst olan Şanlıurfa’da, Belediye Başkanına tepki veren vatandaşları anlayabiliyoruz sanırım.
Tek tesellimiz, sel olacağı tahmin edildiği için bir gün öncesi okulların tatil edileceğine karar verilmesi;
Aksi halde felaketin boyutunu düşünmek bile zor olabilirdi.
Kaldı ki, şu hali de çok iç açıcı değil!
Görüntülere baktığımızda, anayollar, caddeler, sokaklar tsunami karelerinden alınmış gibiydi.
Şanlıurfa, Adıyaman yoksa okyanus kıyısında da bilmiyor muyduk!
Ya Allah aşkına, bir şehrin alt yapısı kimin sorumluluğunda ve kimin sorumsuzluğundadır!
Belediye ne iş yapar, bunu biz mi hatırlatalım!
Daha geçen yıl Şanlıurfa Milletvekili CHP’li Aziz Aydınlık; çok daha az yağışta sele dönen şehri görüntüleyip, belediyeyi göreve çağırmamış mıydı?
Tıpkı deprembilimcilerin uyarılarına kulak asılmadığı gibi, vekili de dinleyen olmamıştı!
Ve bir yıl sonra yine bir yağış mevsimi ve bu kez bıraktık malı mülkü, canlar gitti!
Ayrıca, bu canların çoğu daha 3 ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla, “Şanlıurfa nefes alacak” sloganıyla açılışı gerçekleşen Abide Köprülü Kavşağı’nın sağanak yağışlarda tamamen göle dönmesiyle burada can verdi. Üstelik daha bulunamayan kişilerin olduğu da belirtiliyor.
Dere yatağına yapılan bu kavşağın 6 Nisan 2022'deki ihalesi davet usulü yapılmış ve sadece Ohitan İnşaatın teklifi geçerli sayılmış, sözleşme bedeli 104 milyon 900 bin olarak belirlenmişti. Ve İhale yapılış usulü sebebiyle kimileri tarafından tepkiye sebep olsa da, kavşağın yapımı tamamlandıktan sonra müteahhidi alkışlar ve ödüllerle onurlandırılmıştı.
Merak ediyorum, Birçok ülkede inşaatlar yapan yüz akımız dediğimiz bu şirket, o ülkelerde de bu kadar zemin memin demeden işlere imza atabiliyor mu?
Veya dere yatağına sorgulamadan yaptığı bu kavşak sebebiyle ölen kişiler için bir ceza alır mı ve ofisinin en görünür yerine koyduğundan emin olduğumuz ödülü sergilemeye devam eder mi!
Gerçekten artık ülke olarak doğal afetlere, doğal olmayan şekillerde kurban vermekten bıktık!
Kim canı nereye, nasıl isterse bina yapar, zemin etütü vs takan yok!
Temeli istediği gibi atar, kime ne!
Kolonu keser, biçer sana ne!
Dere yataklarına evler, binalar, yollar, kavşaklar diker size ne!
Ölecekseniz ölün BİZE NE!
Evet belki de tüm başımıza gelenler, umursanmamaktan!
Dünya kadar ihmal, tedbirsizlik sonucu binlerce hayat kaybettik, yüz binlerce yuva un ufak oldu!
Kurulan çadırlar selin içinde kaldı!
Depremzedelere verilen konteyner, yağış sırasında sele kapıldı, içindeki aile fertlerinin bazıları ölürken, bazıları ise hala kayıp!
Ya Allah aşkına, felaketin içinden çıkan insanların, aynı ihmallerle yine ölümle mücadele etmeleri normal mi?
Evet, binaların depremde yıkılmasında işgüzar müteahhitlerin de suçu büyüktü!
İyi de çadırları nehir, dere kenarlarına kurmak kimin fikriydi!
Daha 40 gün dolmadan ikinci afette de benzer ihmallerin kurbanı olmak doğal mı!
Yaşadıklarımızdan ders alıp, tedbir almamız için daha ne kadar canın heba olması gerekiyor!
Yaşamamız için;
Depremin olmaması mı gerek,
Yağmur’un, karın yağmaması mı yoksa!
Veya mağaralarda mı yaşamalıyız!
…
VALİ İSTİFA!
Şimdi tüm bunların üstüne, bu başlık şaşırtmasın kimseyi!
Acaba vali çok üzüldü bu olanlara, olur ya daha iyi tedbirler alabilirdik;
Hiç olmadı okulları tatil ederken, dere yatağına yapılan bu kavşakları da ertesi gün bir-iki günlüğüne kapatabilirdik sorumluluğuyla istifa mı etti!
Veya masum insanlara mezar olan bu kavşakta emeği olan ve Şanlıurfa’nın alt yapısına tüm uyarılara rağmen,bir türlü çözüm bulamayıp “Peygamberler şehrinin” alt üst olmasına da dolaylı da olsa sebep olan ödüllü Belediye Başkanı mı istifa eder hemen arkasından, diye de düşünmeyin!
Çünkü biz bu ülkenin vatandaşları olarak şimdiye kadar bu tür sebeplerden dolayı istifa eden , affını talep eden kimseyi görmedik henüz!
Evet bir vali istifa etti, hem de depremde yerle bir olan hala yaraları sarılamayan Hatay Valisi!
Ama istifa sebebi, ne depremde şehre gelecek yardım kurtarma ekiplerinin gecikmesi,
Ne günlerce çadır bulamayan vatandaşlar,
Ne de kriz yönetiminin yapılamaması sebebiyle, binlerce kayıp!
Sebep; Sivas milletvekili adaylığına talip olması!
Sözün de, yorumunda bittiği yer…
Yorumlar
Kalan Karakter: