Günlerdir hatta aylardır gündemimize oturan CHP Kurultayı nihayet bitti.
Değişimciler kazanırken, genel başkanlık kadar önemli olan parti meclisi üyeleri de belirlendi.
Her ne kadar azınlıkta olsa da, nasıl ve kimler tarafından önerildiğini bilmediğimiz, ağzında ciklet, başında ponpon, kimler tarafından parti meclisine itelenip desteklendiğini anlayamadığımız,
Ve buranın parti eğlencesi değil, parti meclisi ayrımını kavrayamadan gelen bir iki kişi dışında,
Neyse ki, çoğunluğunun gayet iyi işler çıkaracak bir kadrodan oluşmasının ise umut verici olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle vatandaşın dilinden ve dahası ekonominin dilinden anlayan bir parti meclisi var artık nihayet diyebiliriz ana muhalefetin...
Ve şu an itibariyle, kendinden beklenildiği gibi vatandaşın en büyük sorununu ele almakla başlamalı işe;
Ki bu zaten apaçık ortada olan bir sorun:
“Eşitlik!”
Ama bildiğimiz anlamıyla değil, “Yoksullukta eşitlik!”
Evet, gitgide hepimiz eşit şekilde yoksullaşıyoruz.
Ve bizimle eşit olmayanlar, gün geçtikçe o kadar çok yükseliyorlar ki,
Ne onlar bizleri fark edebiliyor artık, ne de biz başımızı onlara bakacak kadar kaldırma takati bulabiliyoruz!
Tek yapabildiğimiz ise, yürürken bize basıp, iyice ezmesinler diye oraya buraya koşuşturmak...
Vatandaş bundan sonraki süreçte, yani yerel seçimlere 5 ay kadar kalan bu süre zarfında,
Muhalefet partilerinin ne adaylık süreçleri, ne ittifak, iş birliği vesaire gibi işleriyle uğraşarak, gündemi doldurmalarını istemiyor.
Üstelik ha bire asıl mevzumuzdan uzaklaştırmak isteyenlerden zaten çokça varken!
Muhalefet partileri farkını ortaya koymalı ki, seçimlerde de seçmenin katkısıyla bir fark yaratabilsin.
Aksi halde; vatandaş, yoksullukta eşit,
Muhalefet, yerinde sabit pozisyonda bumerang oynar dururuz!
...
“Muhalefet muhalefetken, ne yapabilir ki” diye de kimse düşünmesin veya;
“İktidara gelirsek, sizi yoksulluktan kurtarırız” diye de vaatler verilmesin!
Çünkü muhalefetin sunduğu gerçekçi çözümler ve performans doğrultusunda iktidar umudu olabilir.
Kaldı ki, bunu en yakın zamanda, genel seçimlerde yaşamadık mı?
Elle tutulur bir ekonomik kalkınma programına odaklanılsa veya hazırlanıldığı söylenen projeler,
Birbirlerine düşmek yerine, vatandaşı tatmin edici bir dille anlatılabilseydi, vatandaşa güven telkin edilebilseydi, onca ekonomik çıkmazlarda yol arayan seçmende karşılığı olmaz mıydı!
Tabii ki olurdu!
Amma velakin vatandaş; puslu bir yol çizen muhalefet yerine, düşe kalka ilerlese de,
Alıştığı yolu tercih etti...
“Bundan sonra muhalefeti gerçekten zorlu bir süreç bekliyor” diyenlerin aksine,
Mevcut durum düşünüldüğünde; uygun bir planlamayla, akılcı, ekomik devrim yaratacak projeler sunulması halinde,
Muhalefetin işinin söylendiği gibi zor olmayacağı ortada!
Keza, tarım reformlarından tutun, teknolojide eğitimde devrim, piyasalarda ferahlama, refah payı gibi cümle söyleme karşın,
Hala elle tutulur bir gelişme olmadığı gibi vatandaş şaşkın şekilde hala geçinmek için, yoksulluktan öte bir yol arayışında!
Yani muhalefet refah içinde, halinden memnun bir çoğunluğu ikna etmenin imkansızlığını değil,
“Yoksullukta eşit” olan çoğunluğa, umut ışığı olabilmenin sorumluluğuyla bir seçime gittiğini kanıksar ise, asıl değişimi yaşamış ve yaşatmış olacaktır.
Yeter ki samimi olsun ve samimiyetiyle vatandaşa güven verebilsin...
Yorumlar
Kalan Karakter: