Ülkemiz şu anda Avrupa'da en çok öğrenci sayısına sahip ülkelerden biri.
Milyonlarca genç üniversite sonrası hayatlarını belirleyebilmek için iyi bir eğitim almaya çabalıyor.
En önemli mesele doğal olarak mezun olduktan sonra iyi şartlarda iş bulabilmek.
İşsizlik oranlarına baktığımızda bu konuda çok da şanslarının olduğunu söylemek zor.
Bu sebeple imkanı olanlar ya da uluslararası geçerliliği olan bölümlerden mezun olanlar geleceklerini yurt dışında planlamaya çalışıyor.
Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki gençler fırsat bulduklarında ülkeyi terk etme eğiliminde.
Burada açıkça belirtmek gerekir ki gidenlerin hemen tamamı nitelikli gençler, yani çalıştıkları şirket ve ülkelerde değer yaratabilen ve tüm süreçleri ileri taşıyabilecek potansiyelde kişiler.
Tercihini buradan yana kullananların maddi olarak beklentilerini alamazken çalışma şartları olarak da oldukça sıkıntı yaşıyorlar.
Son yıllarda kontrolsüzce açılan üniversiteler bu sorunu yaşamamızda en temel etken.
Bir çok bölümde kapasitenin ve ihtiyacın çok üstünde mezun var ve devamı da gelmekte.
Çok sayıda üniversite olması kaliteyi de beraberinde getirmedi ne yazık ki.
Son bir kaç senedir YÖK kalite konusunda sıkı davranıp üniversiteleri zorlasa da istenilen seviyeye oldukça uzak bir noktadayız.
Kervan yolda düzülür mantığıyla okullar önce bir açılsın, öğrenci sayısı artsın sonra içeriği doldururuz düşüncesi bugün artık üstü örtülemeyecek sorunları da beraberinde getirdi.
Mezun olan gençlerin kendi alanlarında ne kadar yetkin olduğu, yabancı dili ne kadar öğrenebildiği, iş bulmakta zorlanıp zorlanmadığı...
Bunların hepsi birer bilinmez olarak karşımızda duruyor.
Gençler de umutla aldıkları eğitime hem maddi kaynak aktarıyor hem de zaman harcıyorlar.
Bunun sonucu olarak da beklenti yüksek oluyor.
Şu anda mezun gençlere sunulan maddi-manevi şartlar beklentileri karşılamaktan çok uzak.
Bu da büyük bir hayal kırıklığı ve içinden çıkılamayan, yıllara yayılan sorunlar olarak gençlerimizi yiyip bitiriyor.
Tüm bunlara ek olarak özellikle kamuda işe alımlarda eşitilik olmadığı düşüncesi iyiden iyiye güvensizliğe neden oluyor.
Zaten kısıtlı olan iş imkanlarının eşit dağıtılmadığı fikri en büyük tehlike oluyor.
Bunlar çözümü kolay konular değil ancak istihdam planlamasının bilimsel olarak yapılması, ihtiyaç olmayan alanlarda mezun sayısının kontrol altına alınması, işe alımlarda hak edenin girebileceği bir sistem geliştirilmesi ve ekonomik sorunların bir an önce çözülerek maddi konularda yurt dışında gidişleri azaltılması ilk etapta atılması gereken adımlar.
Tabi çalışma şartları, hukuk, demokrasi, özgürlük gibi gençlerin hassas olduğu konularda da iyileştirmeler olması gerekir.
Ülkemizde yaşanan kısır siyasi tartışmalardan çıkılıp bu hayati konularda adım atılması temennimiz.
Tüm okurlarımıza iyi bir hafta dileklerimle.
Yorumlar
Kalan Karakter: