Yanlış yazmadım. Aslının yükte hafif pahada ağır olduğunu biliyorum bu deyimin!
Ama hayatlarımız öyle mi, hele ki asgari yaşamların!
Vatandaş olarak ekonominin ağır yükü her gün biraz daha bükerken belimizi,
Zamlara yetişemeyen asgari ücretlinin gözü kulağı günlerdir, asgari ücret komisyonunun vereceği haberdeydi.
Evde, işte, sokakta yapılan yorumlar, iddialar neticesinde, dün nihayet müjdeli haber geldi.
11 bin 402 lira...
Evet tam tamına 11 bin 402 TL...
Az para değil aslında!
Daha bundan 5-6 yıl önce 2. el bir araba alınabilir,
Yeni evlenenler bu parayla evini iyi kötü dayayıp döşeyebilirdi,
Veya bir yıllık ev kirasını ödeyebilirdi.
Çünkü asgari ücret 1400 lira civarındaydı, o zamanlar dediğim 2017’de...
Gerçi o tarihte de yine açlık sınırı 1608 TL,
Yoksulluk sınırı ise 5 bin 238 TL olduğu düşünüldüğünde;
Asgari ücretlinin kaderi hep bir açlıkla yoksulluk arasında gidip gelmiş zaten...
Ve o yüzden aldığı maaş, 50 bin dahi olsa, enflasyonun karşısında;
Hiçbir zaman ne kirasını, ne faturalarını rahatça ödeyemeyecek,
Hatta bırakın bunları, tenceresini bile kaynatırken hep zorlanacak gibi...
Yani ismiyle müsemma asgari hayatlar reva görülüyor her daim bu emekçilere.
Asgari ücretli demek, asgari yaşam mı demekti gerçekten...
Dediğim gibi aslında gelen zam söyleyişte, hiç de fena bir rakam gibi durmuyor!
Belki bir çok insan daha az olur diye düşünüyor bile olabilirdi.
Ama enflasyon rakamlarına çarşıda, pazarda bakınca, hele ki 1-2 ay sonra gelmesi beklenen dalga düşünüldüğünde,
Haliyle asgari ücretlinin çok da havalara uçtuğu söylenemez bu maaş zammı karşısında.
Fakat asgari ücret komisyonundaki gerek işveren, gerek işçi, gerekse hükümet temsilcilerinin hemfikir olmaları güzeldi ve hepsini mutlu eden bir karar almaları...
Mesela, bekar birinin yaşama maliyetinin 13 bin olduğunu söyleyen, işçinin hali vakti yerinde temsilcisi TÜRK-İŞ Başkanı Atalay, 486 dolara çıktı, 500 dolardan sadece 14 dolar eksik diyor. Halbuki öncesinde dolar olarak konuşmayalım derken üstelik;
Ve işçiden de katbekat mutlu hallerini izlerken, helal olsun başkan dememizi bekliyor gibiydi!
İşveren temsilcileri de 400 liralık asgari ücretteki devlet destek payının 500 liraya çıkartılmasından dolayı memnundu neyse ki. Hatta bakana ve Cumhurbaşkanına habire teşekkürlerini sıralıyordu. Bakınca 500 liradan fazla bir karları mı var acaba diye düşünmedik değil hani!
Yoksa daha büyük bir zam olur kaygısı vardı da buna şükrediyorlar mıydı acaba?
Eh masadaki herkes memnun olunca hükümet temsilcileri de oldukça memnun şekilde masadan teker teker ayrıldılar...
Peki, işçi adına pazarlık yapan bu insanlar mutlu olurken,
Nüfusun yarısından fazlasını kapsayan asgari ücretli mutlu oldu mu diye düşündüler mi acaba?
Kaldı ki paradan ve iyi yaşamanın ne demek olduğunu çok iyi bilen bu insanların, iyi bir zam gibi görülse de, bu hayat standartlarında, bu parayla yaşayabilmenin ne kadar zor olduğunu bildiklerinden hiç kuşkum yok!
Ve asıl meselenin maaş zammından çok ekonomik istikrarda olduğunu da...
Yorumlar
Kalan Karakter: