Alacak hakkı, sahibine alacağını borçludan isteme imkanı veren bir haktır. Borçlu bu isteme karşılık borcunu ifa etmediği takdirde alacaklı kamu gücüne başvurarak yani icra takibi ve dava yoluyla alacağını tahsil edebilecektir.
Ancak hukuk düzeninin alacaklıya tanımış olduğu bu hak süresiz değildir ve talep hakkını belirli sürelerle kısıtlanmıştır. İşte bu kısıtlamaya zamanaşımı denmektedir.
Alacaklı kendisine tanınan süre içerisinde alacağını icra takibi veya dava yoluyla talep etmediğinde bu hakkı zamanaşımına uğrayacaktır.
Zamanaşımı yapı olarak borcu sona erdirmemekte olup dava ve takip hakkını sona erdirmektedir.
Borçların zamanaşımına uğraması için dört şartın bir arada bulunması gerekir.
1-Öncelikle borcun muaccel olması gerekmektedir. Muacceliyet kavramı, alacaklının borçludan borcun ifasını isteyebileceği zamanın gelmiş olması şeklinde açıklanabilir. Örneğin vadesi gelmemiş bir senet muaccel olmamıştır ve ifası talep edilemez. Bu sebeple alacağın zamanaşımı süresi de henüz başlamamıştır.
2-Borç muaccel hale geldikten sonra kanunun öngördüğü belirli sürenin geçmiş olması gerekir. Borçlar Kanunu 146. Maddesi “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir” hükmüne yer vermiştir. Bu zamanaşımı süresi genel zamanaşımı süresidir. Kanunda ayrıca özel bir belirlenmemişse bu hüküm uyarınca her alacak 10 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır.
Örneğin kanun kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret alacağı gibi alacaklar için süreyi daha kısa tutmuş ve zamanaşımı süresini 5 yıl ile sınırlamıştır.
Yine kanunda özel olarak düzenlenen sebepsiz zenginleşme ve haksız fiilden doğan alacaklar için zamanaşımı süresi 2 yıldır.
Bahsettiğimiz süreler kanunda düzenlendiği için emredici niteliktedir ve yapılacak herhangi bir sözleşmeyle değiştirilemez.
3-Zamanaşımının gerçekleşmesi için gereken bir diğer sebep de zamanaşımının durmamış olmasıdır.
Zamanaşımını durduran bir sebep varsa zamanaşımı işlemez. Zamanaşımını durduran durum ortadan kalktığı günün bitiminde zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye başlar.
Zamanaşımını durduran sebeplere örnek vermek gerekirse:
Velayet süresince çocukların ana ve babalarından olan alacakları, vesayet süresince vesayet altında bulunanların vasiden veya vesayet işlemleri sebebiyle Devletten olan alacakları, evlilik devam ettiği sürece eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı süresi durmuş olacaktır.
4-Zamanaşımı için gereken bir diğer sebep de zamanaşımının kesilmemiş olmasıdır. Kesilme ile durma birbirinden farklı kavramlar olup içerdiği sonuçlar da farklıdır.
Durma ile kesilme arasında çok önemli bir fark vardır. Durmada, durma anına kadar işlemiş olan süre saklı kalırken, kesilmede işlemiş olan süre tamamen yok olmaktadır. Yani kesildiği andan itibaren süre sıfırlanacak ve yeniden işlemeye başlayacaktır.
Zamanaşımının kesildiği haller şunlardır:
-Borçlu; borcunu kabul etmişse, para borcunda faiz ödemişse, borcun bir kısmını ödemişse, borç için rehin ya da kefil göstermişse
-Alacaklı; borçluya dava açmışsa, borçlu aleyhine icra takibi açmışsa ya da iflas masasına başvurmuşsa
zamanaşımı süresi kesilmiş olacaktır.
Zamanaşımına uğrayan borç geri istenebilir mi?
Zamanaşımı alacak hakkının bizzat kendisini etkilemeyip sadece ondan çıkan dava ve takip haklarını ortadan kaldırır. Bu sebeple borç varlığını sürdürmeye devam eder; ancak borçlu, zamanaşımına dayanarak borcunu ödemekten kaçınabilir. Yani borçlunun zamanaşımı geçmiş olmasına rağmen borcunu ödemesinde bir engel yoktur. Borçlu ödediği borcu tekrar geri isteyemez.
ÖNEMLİ!
Borçlu zamanaşımını ileri sürmediği sürece alacaklı istem ve dava hakkını kullanabilir. Zira borçlu zamanaşımı hakkını ileri sürmediğinde hakim bunu kendiliğinden dikkate alamaz.
Yorumlar
Kalan Karakter: