Mirasbırakanın ölümü ile miras açılmış olur. Mirasın açılması demek terekenin aktif ve pasifiyle mirasçılara geçmesi demektir.
Mirasın açılmasıyla birlikte mirasçıların kimler olduğunun tespit edilmesi gerekir. Mirasçı olabilmek için, mirasbırakanın ölümü anında sağ olmak ve mirastan yoksun olmamak gerekir. Sağ ve tam doğmak şartıyla ana rahmine düşmüş olan çocuk da mirasçı olur.
Cenin hak ehliyetine sahiptir.
Mirasın açılması işlemi mirasçılık belgesi verilince sona erer. Sulh hukuk mahkemesince yasal mirasçı oldukları belirlenenlere mirasçılık sıfatını ve miras paylarını gösteren bir belge verilir. Sadece yasal mirasçılarla sınırlı olarak noterler de mirasçılık belgesi verebilir.
Mirasbırakanın ölümüyle birlikte, birden fazla yasal ve atanmış mirasçı varsa bunlar arasında bir miras ortaklığı meydana gelecektir.
Mirasçılar arasındaki miras ortaklığı bir elbirliğiyle mülkiyet türüdür. Yani miras paylaştırılıncaya kadar tüm mirasçılar terekenin tamamı üzerinde söz sahibi olurlar. Hiçbir mirasçı tek başına tereke üzerinde tasarrufta bulunmaz. Tereke üzerinde tasarruf işlemi için oy birliği ile karar almak gerekir.
Miras payının devri nasıl yapılır?
Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.
Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.
Görüleceği üzere mirasçılar arasındaki devir ile 3. Kişiye devir arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Başka bir mirasçıya devirde sadece yazılı bir belge olması yeterliyken 3. Kişiye devirde resmi şekil(noter) aranmaktadır.
YARGITAY SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/856 Karar : 2014/2559 sayılı kararında da konuya açıklık getirmiştir. İlgili kararda özetle şu ifadeler yer almıştır;
“Dava dilekçesinde zikredilen ve iddianın dayanağı olan 20.05.1976 tarihli harici senet, taşınmazın sınırları belirtilerek, muris A..’in ölümünden sonra vefat ettikleri anlaşılan mirasçıları E.. E.., H.. E.. ile Ş.. C..'in davacı S.. E..’a taşınmazı temlikine ilişkindir. Sözleşme bütün olarak tahlil edildiğinde miras payının devri niteliğindedir. TMK.nun 706, BK. 213, TK. 26. maddeleri kapsamında değil, TMK.nun 677. maddesi anlamında değerlendirilmelidir. Anılan hükmün birinci fıkrasına göre, bu tür devir senetlerinin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Başka bir anlatımla mirasçılar arasında gerçekleştirilen miras payı devrinin geçerli olması için noterde ya da tapu sicil memuru huzurunda yapılması zorunlu değildir.”
Yine önemli bir diğer farklılık ise 3. Kişiyle yapılan devir sözleşmesinin ona sadece şahsi bir hak verecek olmasıdır.
Yani 3.kişi mirasçının yerine geçmeyecek ve miras ortaklığında söz sahibi olmayacaktır. Kendisine miras paylaştırıldıktan sonra bir talep hakkı verilmiş olacaktır. Bu talep hakkı, mirasın paylaşılması sonucu mirasçıya düşen tereke mallarının kendisine devrini içermektedir. Paylaşma sonucu payını devreden mirasçıya düşen mal taşınır ise, taşınırın mülkiyeti devredilecek eğer taşınmaz ise taşınmazın tescili yapılacaktır.
Mirasçılar arasında böyle bir devir yapılırsa payını devreden mirasçı artık ortaklıktan çıkmış olacaktır. Devralan mirasçı onun yerine geçmiş olacak ve payı genişleyecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: