8 Eylül 1999 tarihine kadar sigortalılık süresi ve primlerini tamamlayanlar emekli olabiliyordu. Ancak ilgili kanunda yapılan değişiklikle emeklilik şartlarına yaş şartı da eklendi.
Kanundaki değişiklik öncesinde emeklilik için kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise 5000 gün prim şartı ve 25 yıl sigortalılık süresi yeterliydi.18 yaşında çalışmaya başlayan bir kadın 38, 18 yaşında çalışmaya başlayan bir erkekse 43 yaşında emekli olabiliyordu.
8 Eylül 1999 ‘da kanunda yapılan değişiklikle erkekler için 60 yaş, kadınlar için 58 yaş şartı getirildi.
Yapılan bu düzenleme sadece ileriye dönük olmadı. Bu tarihten önce sigorta kaydı olanları da kapsam altına aldı. Bu durum kanunların geçmişe yürümezliği ilkesine açıkça aykırıydı. Kural olarak sonradan çıkan kanun yürürlüğünden önceki olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hatta anayasamızın 2. Maddesinde belirtilen ve devletimizin niteliklerinden biri olan ‘’sosyal bir hukuk devleti’’ tanımına da açıkça aykırıydı. Fakat yıllarca EYT konusu askıda kaldı.
Anayasanın 2. Maddesi ‘’ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.’’
Nihayet 2023 genel seçimlerinin getirdiği rüzgar sayesinde EYT konusu çözüldü diyebiliriz. Bakan Vedat Bilgin’in son açıklamasına göre mart ayı gibi EYT çıkmazı artık tamamen son bulacak.
EYT sorununun çözülmesiyle birlikte vatandaşımızın sigorta başlangıç süreleriyle ile ilgili sorunlar ortaya çıkmaya başladı. 90 lı yıllarda sigortasız çalışma çok yaygındı.
Bu durumun sonucu olarak aslında 1999 dan önce çalışmaya başlamış ancak sigorta girişi yapılmadığı için EYT düzenlemesinden yararlanamayan birçok vatandaşımız olacak ve haklarını elde edebilmek için HİZMET TESPİT DAVASI açmaları gerekecek.
HİZMET TESPİT DAVASI İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER
Hizmet tespit davası 5510 sayılı Kanun’a göre sigortalı sayılan işlerde çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumunca tespit edilemediğinde veya eksik bildirilmiş hizmetlerin tescil edilmediğinin sonradan öğrenildiğinde tespiti amacıyla açılan davadır.
Hizmet tespit davalarının incelenmesinde görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'na göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvuru dava şartıdır. Anlaşılacağı üzere hizmet tespit davaları zorunlu arabuluculuk kapsamında değildir. Arabulucuya başvurmadan doğrudan hizmet tespit davası açılabilir.
Hizmet tespiti davalarında sadece işveren davalı olarak gösterilebilir. Dava açıldıktan sonra SGK’ya dava re’sen ihbar edilecek ve SGK ihbar üzerine fer’i müdahil olarak davaya katılacaktır.
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREYE DİKKAT!
5510 sayılı Kanun’un 86. Maddesinin 9. Fıkrasına göre;
Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.
Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere beş yıllık süre hak düşürücü bir süredir. Söz konusu süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre olduğundan davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da resen dikkate alınacaktır.
Sigortalı ölmüşse mirasçılarının hizmet tespit davasına dair hak düşürücü süresi murisin ölüm tarihinden itibaren başlar. Buna göre sigortalının mirasçıları sigortalının ölüm tarihinden itibaren 5 yıl içinde bu davayı açabileceklerdir.
Sigortalının aynı işyerinde birden fazla işe giriş ve çıkışının olması halinde hak düşürücü süre, her dönem çalışma dönemi için ayrı hesaplanacaktır.
1999 öncesi çalışmalar için hak düşürücü sürenin dolduğu aşikardır. Ancak bu hak düşürücü süre mutlak değildir. Söz konusu hak düşürücü süre; işe giriş bildirgesi gibi belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları SGK tarafından tespit edilemeyen kişiler için geçerlidir.
Hak düşürücü sürenin istisnaları şunlardır;
- İşe giriş bildirgesi kuruma süresinde verilmiş; primi yatırılmamışsa,
- Müfettiş durum tespit tutanağı ya da tahkikat raporlarıyla çalışma tespit edilmişse,
- Asgari işçilik incelemesi neticesinde işverenden sigortalının primleri kurumca icra yoluyla tahsil edilmişse,
- İşveren imzalı ücret tediye bordrosunda sigortalıdan sigorta primi kestiğini açıkça gösterdiği halde sigorta primini kuruma yatırmamışsa,
- Sigortalı durumunda iken memurluğa geçmiş olursa,
- İşçilik hakları tazminatlarına ilişkin aynı döneme ait kesin hüküm niteliğini taşıyan yargı kararları varsa,
Hak düşürücü süre işlemeyecek ve her zaman hizmet tespit davası açılabilecektir. Elinizde belirttiğim belgeler varsa hizmet tespit davanızı hak düşürücü süreye takılmadan açıp haklarınıza kavuşabilirsiniz.
Haftaya aynı günde, Nöbetçi Gazete’de,
Yine özel bir konuyla görüşmek üzere…
Yorumlar
Kalan Karakter: