Covid 19 Pandemisi ile yoğunlaşan aşı tartışmaları Maymun Çiçeği salgını ile yeniden alevlendi. Kars’ta yerel mahkemenin yenidoğan bebekten topuk kanı alınmasına itiraz talebini kabul etmesine ilişkin kararı da kimi sağlık uygulamaları ile ilgili “acabaları” gündeme getirdi.
Aşı karşıtlarının gerekçeleri kendi içinde çeşitlilik gösteriyor. Kimisi vücuduna ne olduğunu bilmediği bir sıvının girmesini istemiyor, kimisi dini gerekçelere sığınıyor, kimisi komplo teorileriyle “dış güçler”i devreye sokup milli bir duruş sergiliyor, kimisi de “bize bir şey olmaz” diyerek yüksek özgüven ortaya koyuyor.
Gerekçe ne olursa olsun artan aşı karşıtlığının daha büyük sorunlara yol açabileceği kaygısı da artıyor.
CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala da bu konuya dikkat çekerek ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirdiği aşı karşıtlığının bulaşıcı hastalıkların yeniden ortaya çıkma riskini artırdığını belirtiyor.
1900’lü yıllarda aşının ölümcül hastalıklar karşısında en etkin çözüm olduğunu anımsatan Pala, aşı karşıtlığı nedeniyle bağışıklığı zayıflayan toplumun salgınlarla karşılaşabileceği uyarısında bulunuyor.
Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, 2011’de 183 olan aşı reddi vakalarının 2018'de 23 bine ulaştığını açıklayan Prof. Pala, 2024 yılı aile hekimliği performans raporlarına göre büyükşehirlerde aşı reddi vakalarının aylık olarak binlere çıkabildiğini söylüyor.
Pala’nın Bursa’ya dair açıkladığı rakamlar da çok çarpıcı: Geçen nisan ayında 580, mayısta ise bin 357 aşı reddi vakası kayıtlara geçmiş.
Rakamlar bu denli hızla artarken CHP Milletvekili Pala, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na yönelttiği soru önergesinde, aşı yapılamayan çocuk sayısının yıllara, yaş gruplarına, illere, gelir gruplarına, kırsal/kentsel yerleşim yerlerine göre dağılımını sorarak aşı yapılamama nedenlerine dair detaylı açıklama istedi.
Bakan Memişoğlu’ndan nasıl bir yanıt gelecek bekleyip göreceğiz.
Yanıtların ne kadar tatmin edici olacağını da.
Dünya genelinde son yıllarda yaşanan gelişmelere bakınca salgınlar ve aşılarla ilgili kaygıları anlamak mümkün. Küresel güç savaşlarının farklı savaş yöntemleri doğurması, kimyasal silahların öne çıkması kaygıları haklı kılıyor.
Covid-19 sonrası özellikle MRNA aşılarına ilişkin ortaya çıkan gerçekler, bu aşıyı yaptıranlarda gözlenen semptomlar, yine pandemi sırasında çok saygın isimlerin yanıltıcı açıklamaları, toplumda güvensizliğe yol açtı.
Bu nedenle aşı reddini bir noktaya kadar haklı görmek mümkün.
Fakat yakın geçmişte covid gibi olumsuz bir örnek olsa da Türkiye’nin geçen yüzyılda bıraktığı pek çok bulaşıcı hastalıktan örneğin kızamığın Suriyeli göçmenlerle birlikte yeniden hortladığını hatırlamakta yarar var.
20. yüzyılda bu aşıları yaptırdığımız için bu günleri gördüğümüzü unutmamakta da.
Yine de konu sağlık olunca bilime güvenmekten başka çare yok. Yeter ki yurttaşa gerçekler açıklansın.
Yorumlar
Kalan Karakter: