Medeni hukuk bağlamında hakların kazanılmasında en önemli ilke iyiniyettir.
Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.
İyiniyet bir hakkın kazanılmasına engel teşkil eden bir durumun bilinmemesi ve gerekli dikkat ve özenin gösterilmesine rağmen bilinmeyecek olmasıdır.
İyiniyet ilkesine dayanan kişi bunu kanıtlamak zorunda değildir. Aksini iddia eden kişi, iyiniyetli olduğunu iddia eden tarafın iyiniyetli olmadığını kanıtlamalıdır.
Hemen hemen herkes sokakta kaybolan bir eşyaya veya paraya denk gelmiştir.
Bu eşyaları bulmak mülkiyetin kazanılması için yeterli midir?
Taşınır Mülkiyetinin İyiniyetle Kazanılması
Sahibinin elinden rızası dışında çıkan örneğin çalınan ya da kaybedilen bir taşınırın iyiniyetle kazanılabilmesi için üçüncü kişinin 5 yıl süreyle ve sürekli iyiniyetle o şeye sahip olması gerekir. Eşyanın sahibi, rızası dışında elinden çıkan taşınır için 5 yıl içinde karşı taraf iyiniyetli zilyet olsa bile taşınır davası açabilir.
Ancak, bir taşınır açık artırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satanlardan iyiniyetle edinilmiş ise eşyanın sahibi, iyiniyetli zilyede karşı, o şeye ödenen bedelin geri verilmesi koşuluyla dava açabilir.
Örneğin, telefon mağazasından aldığımız ikinci el telefonun çalıntı çıkması sonucu ödediğimiz bedelin tarafımıza ödenmesi durumunda gerçek malik telefonunu geri alabilecektir. Zira telefonu iyiniyetle satın aldığımız için telefonun çalıntı olması bizi zarara uğratamaz.
Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan şey para ve hamile yazılı senetse, onu iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açılamaz. Örneğin, gasp edilen bir paranın gaspçı tarafından borçlarına karşılık üçüncü bir kişiye verilmesi durumunda gasptan haberi olmayan iyiniyetli üçüncü kişiye söz konusu para için dava açılamaz. Gaspçı hakkında yağma suçundan işlem yapılacaktır.
Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle edinmemiş olan kimse ise hiçbir zaman mülkiyet hakkını kazanamaz. Yani taşınırın kötü niyetle edinilmiş olması durumunda hak düşürücü süre söz konusu olmayacak ve taşınır davası her zaman açılabilecektir. Örneğin, bir telefonu çalan şahıs iyiniyetli olmadığından hiçbir şartla mülkiyet hakkına sahip olamayacaktır.
Sahibinin rızası ile elinden çıkmış olan taşınırın iyiniyetle edinilmesi durumunda ise;
Üçüncü kişi taşınırın mülkiyetini doğrudan kazanmış olacaktır. Burada 5 yıllık süre aranmayacaktır. Ancak taşınırın emin sıfatlı zilyetten edinilmiş olması gerekir. Bu durumda malik dava yoluyla taşınırı isteyemeyecektir.
Emin Sıfatlı Zilyet Nedir?
Malik veya yetkili olan temsilcinin rızası ile zilyet olan kişiye emin sıfatıyla zilyet denir.
Örneğin bir buzdolabının tamir edilmesi için tamirciye bırakılması durumunda tamirci emin sıfatıyla zilyet olacaktır. Yine arabanın yıkanması için oto yıkamaya bırakılması durumunda oto yıkamacı ya da okunması için verilen kitabı alan kişi emin sıfatlı zilyet olacaktır.
Saydığımız bu örneklerden de anlaşılacağı üzere emin sıfatlı zilyetten iyiniyetle alınan taşınırların mülkiyeti üçüncü kişiye geçecektir.
Örneğin, A kişisinin saatini çok beğenen B, birkaç gün kullanmak için saati A’dan ister. A saati B’ye verir. B saati kendi saati olarak tanıtıp C’ye satar. İşte bu durumda C’nin iyiniyetli iktisabı kanun tarafından korunmaktadır ve C saatin mülkiyetini kazanacaktır. Çünkü A saati B’ye rızasıyla vermiştir.
Bu durumda A kişisi saati ödünç verdiği B’ye karşı haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak dava açıp hakkını arayabilir.
Haftaya görüşmek üzere,
Herkese iyi pazarlar…
Yorumlar
Kalan Karakter: