Her yeni evlenecek çift, büyük bir heyecanla düğün gününü bekler. Bu süreçte de mutlaka düğünde takılacak altın ve paralarla ilgili hayaller kurarlar. Peki bu tatlı heyecan, boşanma aşamasına gelindiğinde de aynı tatlılığıyla devam eder mi?
Kesinlikle hayır…
Boşanma davasında, düğünde takılan ziynet eşyalarının kimde kalacağı büyük bir sorun teşkil eder. Özellikle çekişmeli boşanmalarda tarafların bu konuda ki pozisyon ve menfaatleri birbirleriyle taban tabana zıttır.
KESİN BİR KANUN HÜKMÜ YOK!
Hukukumuzda ziynet alacakları için herhangi bir kanun maddesi bulunmamaktadır. Bu sebeple,bu konu daha çok Yargıtay İçtihatları ile şekillenmiştir. Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlar genellikle kadını korumaya yöneliktir. Ancak yıldan yıla verilen kararlarda fikir değişikliğine gidildiği görülmüştür. Bu durum tutarlı bir karar mekanizmasının işlemesine engeldir. Türk Medeni Kanunu’nda ziynet eşyasıyla ile ilgili bir düzenlemeye gidilmesi farklı uygulamaların önüne geçecek ve herkes için eşit adalet sağlayacaktır.
Yargıtay’ın genel olarak bu konuda verdiği kararlara bakıldığında; takının kime takıldığına ve takılan altının türüne göre değişiklik gösterir.
Kadına takılmış olan her türlü ziynet kadına ait olduğu kabul edilir.
Erkeğe takılan altın benzeri ziynet eşyalarından kadına özgü olanlar (küpe, kolye, bilezik gibi) yine kadına ait olacak ancak erkeğe takılan değerlerden çeyrek altın, gram altın veya paralar kadına özgü bir nitelik taşımadıklarından erkeğe ait olacaktır. Örneğin; Bilezik erkek tarafından takılmış olsa dahi bu ziynet eşyası kadına ait olacaktır. Ancak erkek takılan ziynetlerin kadına özgü olduğuna dair bir yerel adet olmadığını ispat ederse düğünde kendine takılmış takıları da talep edebilir.
Yıllara göre Yargıtay Kararları incelendiğinde, yukarıda belirttiğim minvalde emsal kararlar verilmiş ve hukuk camiasında da bu durum yazılı olmayan bir kurala dönüşmüştür.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NDAN EZBER BOZAN KARAR
Son olarak ziynet eşyalarıyla ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu çok önemli bir karara imza atmıştır. Oy çokluğu ile alınan kararla, düğünde takılan altınların kime ait olacağına dair tartışmalar yeni bir boyut kazandı. Yüksek mahkeme; yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre; kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayıldığına ve artık kadının kişisel malı kabul edildiğine karar vermiştir.
Bu emsal kararla birlikte; düğünde takılan ziynet eşyalarının, erkeğe veya kadına takıldığı fark etmeksizin KADINA ait olacağını dile getirebiliriz. Son emsal kararla birlikte mahkemeler eski uygulamaları bırakıp ziynet eşyalarının tamamını kadının sayacaktır.
Ziynet Eşyası Davası Nasıl Açılır?
Boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava olarak da ileri sürülebilir.
Ziynet eşyalarıyla ilgili açılacak davada tarafların, hak kaybına uğramaması için, mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmaması halinde bedelinin ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir.
Ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkünse bu durum istihkak davası niteliğinde olduğundan zamanaşımına tabi değildir. Ancak ziynetler davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve bu sebeple bedelleri talep edilmek isteniyorsa, dava açma süresi 10 yıldır. 10 yıllık zamanaşımı süresi boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren başlar.
Bilmek isteyeceğiniz bir başka konu ile…
Haftaya görüşmek üzere, esen kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: