Bu haftaki yazımda miras konusunu ele almak istedim.
Miras, kişinin ölümü yada gaipliği durumunda geride bıraktığı tüm mal varlığının paylaşımı, toplumumuzda geneli ilgilendiren bir husus.
Bu yüzden mirasla ilgili bilinmesi gereken bazı konuları sizinle paylaşıyorum kıymetli okurlarım.
Türk Medeni Kanunu murisin yasal mirasçılarını dört grup halinde düzenlemiştir. Buna göre; murisin kan hısımları, eşi, evlatlığı ve devlet yasal mirasçılarıdır. Evlat edinme dışında, hısımlık ilişkisi bakımından sadece kan hısımları mirasçı olurlar. Kayın hısımlığından mirasçılık doğmaz.
Zümre Sistemi Nedir?
Türk Medeni Kanunu kan hısımlarının hangi dereceye kadar yasal mirasçı olacağını zümre sistemi (derece sistemi) ile belirlemiştir. Medeni Kanun murisin ölümü ile mirasta mal paylaşımında üç dereceli bir sistem öngörmüştür. Yasal mirasçı sıfatıyla hak sahibi olabilmek için üç zümreden birinde yer almak gerekir.
Birinci zümre murisin altsoyundan(çocukları, torunları, torun çocukları vs.), ikinci zümre murisin anne ve babası ile onların altsoyundan(murisin kardeşleri, yeğenleri, vs.), üçüncü zümre ise murisin büyükanne ve büyükbabaları ile onların altsoyundan(murisin amca, hala, dayı, teyze ve kuzenleri vs.) oluşur.
Zümre sisteminde çok önemli ilkeler vardır. Bunlardan en önemli olanı zümreler arası sıra ilkesidir. Buna göre, murisin ölümü anında birinci zümrede tek bir mirasçı bile varsa ikinci zümreden, ikinci zümrede tek bir mirasçı bile varsa üçüncü zümreden kimse mirasçı olamaz. Örneğin; Mirasbırakan Yılmaz öldüğünde oğlu Osman ile birlikte annesi Ayşe ve babası Ersoy da hayattaysa, birinci zümreden mirasçı sağ bulunduğu için anne ve baba mirasçı olamayacaktır.
İkinci zümre mirasçılığından bir örnek vermek gerekirse, Yılmaz öldüğünde annesi, babası ve büyükannesi Fatma ile dayısı Sinan hayattadır. Bu durumda ikinci zümreden anne ile baba sağ olduğu için üçüncü zümreden büyükanne ve dayı mirasçı olamaz.
Birinci derecede murisin çocukları, ikinci derecede anne ve babası, üçüncü derecede ise büyükanne ve büyükbabası kendi zümrelerinin başında yer alır. Mirasta mal paylaşımı esnasında zümrenin başında yer alan yani zümre başı miras hakkına sahiptir. Bir zümreye düşen miras her zaman zümre başları arasında eşit paylaştırılır. Kısacası, murisin birden fazla çocuğu varsa her birinin miras payı eşit olur. Aynı şekilde ikinci zümrede anne ve babanın payları, kardeşlerin mirasçı olması halinde onların miras payları eşittir.
Ancak tekrar belirtmekte fayda duyuyorum. Zümreler arası sıra ilkesi nedeniyle mal paylaşımına birinci dereceden başlanır. Birinci derece mirasçılar yoksa sırasıyla ikinci ve üçüncü derece mirasçılar arasında paylaşım yapılır.
EVLİLİK DIŞI DOĞMUŞ ÇOCUK MİRASÇI MIDIR?
Kanun koyucu bu konuyu açık şekilde düzenlemiştir. Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar.
EVLATLIK VE ALTSOYUNUN MİRASÇILIĞI
Evlatlık ve onun altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Kanun, mirasçı olabilmenin esasını kan hısımlığına dayandırmaktadır. Ancak evlatlık ve onun altsoyu bu esasın istisnasını oluşturmaktadır. Bu demektir ki, evlatlık evlat edinenin birinci zümre mirasçıları(çocukları, torunları, torunlarının çocukları vs) içinde yer alır. Kısacası evlatlığın, evlat edinen ve onun mirası açısından evlat edinenin diğer çocuklarından hiçbir farkı yoktur.
Evlatlığın kan bağı olduğu ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlatlığın mirasçılığı bir anlamda çifte mirasçılıktır.
Fakat unutmamak gerekir ki evlatlık ile evlat edinen arasında ki miras ilişkisi tek yönlüdür. Evlatlık evlat edinene mirasçı olur ama evlat edinen ve hısımları evlatlığa mirasçı olamazlar.
SAĞ KALAN EŞİN MİRASÇILIK HAKKI
Eşin mirasçı olabilmesi için, murisin ölümü anında sağ olması ve geçerli bir evlilik ilişkisinin olması gerekir. Dolayısıyla boşanma kesinleşmişse eşler birbirlerine mirasçı olamaz. Boşanma davası devam ederken eşlerden biri ölürse, sağ kalan eş ölen eşin mirasçısı olur. Çünkü bu durumda evlilik boşanmayla değil ölümle sona ermiştir. Ancak boşanma davası devam ederken ölen eşin mirasçıları tarafından davaya devam edilip sağ kalan eşin kusuru ispatlanırsa sağ kalan eş ölen eşin mirasçısı olamaz.
Hemen belirtmek gerekir ki, eş zümre mirasçısı değildir. Bu sebeple zümre sisteminde geçerli olan ilkeler eşin mirasçılığında geçerli değildir. Sağ kalan eş bütün zümrelerle birlikte mirasçı olur. Sadece pay oranı hangi zümreyle bir arada olduğuna göre değişim gösterir.
Sağ Kalan Eşin Yasal Miras Payları: Birinci zümre ile birlikte mirasçı olan eş terekenin dörtte biri(1/4’ü), ikinci zümre ile birlikte terekenin yarısı(1/2’i), üçüncü zümre ile birlikte terekenin dörtte üçü(3/4’ü) üzerinde hak sahibi olur. Üçüncü zümreden de mirasçı yoksa mirasın tamamı eşe kalır.
Örneğin miras bırakanın geride eş, iki çocuk ve bir de evlatlık bıraktığını düşünelim. Bu durumda mirasçıların miras payları ne olacak?
Öncelikle sağ kalan eş çocuklarla yani birinci zümreyle bir arada olduğu için dörtte bir(1/4) pay alacaktır. Geriye kalan dörtte üç(3/4) diğer mirasçılar yani iki çocuk ve evlatlık arasında eşit şekilde paylaştırılacaktır.
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN MİRASA ETKİSİ
Türk Medeni Kanun uyarınca aksi bir düzenleme yapılmadıkça eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Eşlerden birinin ölümü durumunda ilk olarak eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiye edilir. Eşlerin birbirlerine karşı sahip oldukları katılma alacaklarının miktarları belirlenmiş olur. Söz konusu katılma alacağı ölen eşin terekesinin borcu olarak kabul edilir ve ölen eşin mirasının mirasçılar arasında paylaştırılmasından önce terekeden indirilir. Katılma alacağı terekenin borcudur. Sağ kalan eş aynı zamanda mirasçı olduğu için terekenin hem alacaklısı hem borçlusu konumundadır.
Herkese mutlu pazarlar diliyorum.
Haftaya bir başka konuda görüşmek üzere…
Yorumlar
Kalan Karakter: