Seçime kendi amblemiyle girecek olan BBP, 29 Ocak’ta 30’uncu yılını dolduruyor.
Partinin önemli isimlerinden ve Bursalı Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı ve İl Başkanı Haldun Filizli’nin davetiyle bir araya geldik.
Bizi muhabbetle ağırlayan ve tüm sorulara samimiyetle cevap veren Alfatlı, gündeme dair birçok konu başlına değindi.
Bu arada…
EYT’deki gelişmeler ve yeni asgari ücretin belirlenmesinin ardından gözler memur ve emekli maaşlarına çevrildi. Net rakamın ocak ayında belirleneceği biliniyor. Aralık ayı enflasyon rakamlarının belli olmasının ardından 6 aylık enflasyon farkı ile emekli maaşlarına yapılacak zamlar belirlenecek. Buna göre öğretmenlerin maaşları da netlik kazanacak.
Biliyorsunuz, özellikle ücretli öğretmenlerin çalışma koşulları ve maaşları konusunda mağduriyetleri söz konusu. Ve hakları için atama talep ediyorlar. Bu noktada talebin, eğitim fakültesi mezunu, formasyonu olan ve fiilen mesleği yıllardır sürdüren eğitimcilerden geldiğinin de tekrar altını çizelim.
Memur ve emekliye de asgari ücret zammının yansıtılması gerektiğini dile getiren BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ücretli öğretmenlerin atama talebini de destekliyordu.
EYT’nin akabinde, ücretli öğretmenlerin mağduriyetine çözüm gelir mi sorusuna da Alfatlı, “Neden olmasın?” diyerek umutlu bir yaklaşım sergiledi.
***
Bursa özelindeki değerlendirmelerde, artık hepimizin aklına kazınan ve dilinden düşmeyen sorunları, içinden çıkılamaz maddeleri her masada alt yazı halinde sıralanıyor…
Trafiği, kirli havası, tükenen suyu, sanayisi, çarpık kentleşmesi, durdurulamayan betonlaşması, yanlış kentsel dönüşüm hamleleri ve dahası…
En önemli sorunların başında; şehri -şehre zarar verecek biçimde bir- sanayileşmeye bile isteye kurban ederken nasıl yavaş yavaş tükendiğini karşıdan eli kolu bağlı izlemek…
17 sanayi bölgesi olmasına rağmen, dahası…
4 TEKNOSAB ve 2 KOBİ OSB ihtiyacı vurgusu yapılıyor. ‘Sanayi artırılmalı yoksa dış göç başlar’ algısıyla; “hem potansiyel hem de yatırımcı varken bunun önünün kesilmemesi gerektiği” söylemlerini her daim duyuyoruz.
Yarınlarımız için yeni sanayi bölgelerinin yaratılması şartmış çünkü!..
Doğma büyüme Bursalı olan ve kentin 250 bin nüfuslu haliyle 3 milyon nüfuslu halini de bilen Alfatlı şöyle bir yorum getiriyor;
“Bu dönem içerisinde, Bursa’nın hak ettiği sanayi gelişimi, turizmi, çevresi, Bursa’ya has olan kıymetlerinin çok ön plana çıkartılmadığı ve bunların törpülendğini görüyoruz. Daha ziyade göç alan, sanayisi ve çarpık yapılaşmasıyla, trafik sorunuyla ve son zamanlarda da hava-su kirliliğiyle ön plana çıkan bir şehir haline geldi. Bu sadece son dönemin değil, uzun zamandan beri 250 bin nüfuslu şehirden plansız, çarpık bir büyümenin getirdiği sonuç. Artık Bursa, bu saatten sonra sanayi şehri olma özelliğini kaybetme ile karşı karşıya kalması mümkün değil. Dolayısıyla bu sanayi şehri doğru planlanmalı, doğru yönetilmeli ve şehre ilave yük getirmeden (yük dediğim özellikle çarpık yapılaşma, ulaşım-trafik sorunu) çözülmesi gerekiyor.”
***
Evet, bu saatten sonra var olan, oturmuş sistemler üzerinde radikal değişiklikler pek mümkün olmasa da bundan sonra yapılacaklar noktasında hala geç kalmış sayılmayız. Alfatlı da, kentin artık yaşanabilir kent olma özelliğinin limitlerine geldiğini söyleyerek mevcut durumu özetlemiş oluyor zaten. Özellikle radikal kararlar alma noktasında şunları ifade ediyor;
“Bütün siyasetçilerimiz önce Bursa sonra Türkiye, sonra parti demezse, bakın bu ciddi siyaset üstü bir meseledir. Bizler şunu çok doğru algılayamadık açıkçası. Bir dönem doğal kaynaklarımız varken bunların kıymetini bilemedik. Dedik ki ekonomi olsun, para olsun, sanayi olsun üretim olsun. Bütün dünyada kapitalist sistemin sonuna geliniyor. Çünkü artık hizmetler deniliyor, daha kaliteli yaşam, daha temiz çevre deniliyor. Bunların değerini anlamaya başladık. Çünkü nesillerimize betonları bırakmanın bir anlamı kalmadı şu anda. Nesillerimize yaşanacak kentleri ve ülkeleri bırakmamız lazım. Ben geç kalınmış fakat artık o limitlerin bitmediği bir dönem olduğunu düşünüyorum. Bazı şeyler de keşke olmasa. Ama sanayiciden de böyle bir talep var. bunları kısıtlayamıyorsunuz ama en azından bunu standartlara uygun, insanca yaşanabilecek alanlar haline getirmek lazım.”
Buradan anlıyoruz ki bu sadece belediye imkanlarıyla çözülecek bir durum değil. Alfatlı da devletin bütün kaynaklarının Bursa ile buluşturulması taraftarı. Biliyorsunuz havaalanı da harekete geçiyor. Ama Bursa’ya bir de metro lazım diyor Alfatlı. Bu, trafik sorununa çözüm getirebilecek bir öneri olarak da sunulabilir.
Bursa, bizim yaşadığımız şehir olması itibariyle önemli, evet. Ama bunun yanısıra kıymeti, Osmanlı’nın kuruluş şehri olmasından; tarihi ve kültürel anlamda zenginliğinden ve ‘tarım şehri’ kimliğinden de geliyor.
Fakat şu bir gerçek ki; kimse elindekinin kıymetini kaybedene dek bilmez!
Yorumlar
Kalan Karakter: