Sanıyorum ki bir öğretmen için, üniversiteyi kazanmak, okumak ve mezun olmak mesele değil de iş hayatına fiilen başlamak için KPSS engelini aşarak atanmak daha zor!
Yıllarca verilen emeğin sonunda böyle sürünceme ve mağduriyet yaratan bu durum eğitim sisteminin sıkıntılarından biri sadece diyebiliriz.
Ekim 2022’de KPSS sınavına giren öğretmenler atama bekliyor. Ocak ayının da sonuna geldik ama halen resmi bir açıklama yapılmadı.
Bir yandan bu yıl için yüksek kontenjan beklenirken; diğer yandan belirsizlik içinde bekleyen öğretmenler için durum zor bir hal almaya başladı.
Atama bekleyen öğretmen adayları 100 bin atamadan daha düşük bir kontenjan beklemiyor ve istemiyor. Çünkü MEB'de öğretmen açığı 100 binin de üzerinde olduğu yönünde.
Dolayısıyla atama bekleyen öğretmenler ‘Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır’ sloganı atarak kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.
Onca öğretmen açığı varken gerekli sayının ataması yapılmıyor ve bu açık ücretli öğretmenlikle dolduruluyor. Bu geçici ve sağlam zeminlere oturtulmamış sistem daha ne kadar işleyecek bilemiyoruz.
***
Atama beklentisi ile ilgili Eğitim Bakanı Mahmut Özer konuya ilişkin şöyle bir açıklamada bulunmuştu;
"Her atamada öncelik verdiğiniz alanlarımız var. Mesela 2022'de okul öncesi eğitime çok büyük ağırlık verdik. Son 20 bin atamanın 7 bin 503'ünü okul öncesi öğretmenlerle. Çünkü öyle politikamız var. Sahada sayıyı artırıyoruz, o zaman öğretmen de istihdam etmemiz lazım. 25 milyon vatandaşımıza bağımlılıkla ilgili farkındalık, önleyici, davranış pateni üretecek destekleyici mekanizmalarla ilgili eğitimi uygulamaya başladık. Şimdi bu ihtiyaçlar hep rehber öğretmene ihtiyacı da beraberinde getiriyor. Onun için 2023 öğretmen atamasında rehber öğretmenlerimizi her okulda en az bir tane rehber öğretmen olacak şekilde öncelik vermeyi planlıyoruz. "
‘Rehber öğretmen’ konusuna şöyle katılıyorum. Her okulda 1 taneden fazla olması gerektiğini savunuyorum. Çünkü yaşadığımız şu çağda öğrencilerin özellikle psikolojik anlamda desteğe ve yönlendirilmeye ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum.
Derslerdeki başarıyı bir kenara bırakalım. Gerek akran zorbalığı gerek ekonomik koşullar sebebiyle zor durumda kalan öğrenciler yoğunlukta. Diğer yandan öğretmen-öğrenci ilişkisi sınırlarının belirlenmesinde önemli bir kanal oluşturabilir rehber öğretmenler. Özellikle öğretmenlere karşı davranışların ayarının kaçtığı günümüzde rehberlik açığının kapanması elzem bir konudur.
***
Konumuza dönecek olursak;
TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan da “2023’te 80 bin atama temel hedefimiz olmalı” sözlerini sarf etmişti.
“Bu rakamın altında bir atama sayısını ve sözleşmeli, ücretli öğretmenlik istihdamını asla kabul etmiyoruz. İhtiyaçlar göz önüne alınarak, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında 80 bin atama 2023 yılı için temel hedefimiz olmalıdır. Öğretmenlerin ücretlisi, sözleşmelisi olmaz. Öğretmenlerin sadece kadrolu olarak atanması temel haklarıdır” sözleriyle öğretmenler arasındaki bu ayrıştırmanın son bulması gerektiğini vurgulamıştı.
Türk Eğitim-Sen ücretli öğretmenler sayıları ile ilgili bir araştırma yayımlamıştı. Buna göre 81 il valiliğinden ücretli öğretmen sayısını talep etti. Tespitlere göre 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 76 bin 485 olarak açıklandı.
Verilere göre bu ücretli öğretmenlerin mezuniyet durumlarına bakıldığında da şu sonuç ortaya çıkmış; 27 bin 143’ü eğitim fakültesi, 25 bin 837’si lisans mezunu, 5 bin 503’ü ise ön lisans mezunu imiş.
80 bine yakın ücretli öğretmen görevlendiriliyorsa bu durum bize öğretmen açığı sorununun ciddiyetini gösteriyor.
Bu sebeple kadrolu atama şart oluyor…
***
Bunun üzerine Geylan, şunları söylüyor;
“Öğretmen açığını ücretli öğretmenler eliyle gidermekten vazgeçip, kadrolu atama yapmak eğitimin geleceğine olumlu katkı sağlayacaktır. Öte yandan bilindiği üzere ücretli öğretmenlerimizin büyük çoğunluğu asgari ücretin çok altında bir gelire mahkûmdur. Asgari ücret adı üstünde dip ücrettir. Hiçbir ilave vasıf gerektirmeyen çalışanlara verilen en alt düzey ücrettir. Fakat ne acıdır ki, öğretmenlik gibi ulvi ve ülkemizin geleceğini inşa eden bir mesleğin bir kısım mensuplarını asgari ücretin altında bir gelire mahkûm ediyoruz. Bu kabul edilemez. Bu ayıptan bu ülkeyi kurtarmak, sorumluluk makamında olanların vebalidir.”
Geylan’ın dediği gibi asgari ücret, ‘en alt gelir düzeyidir’ ve öğretmenlik mesleğini icra edenin emeğini karşılayan bir tutar değildir. Kaldı ki asgari ücret dahi almıyor ücretli öğretmenler. Girdikleri ders saatine göre maaşları asgari ücretin yarısına denk geldiği oluyor.
Cumhuriyetin 100’üncü yılı sebebiyle beklenen kadrolu atama, 2023 yılının aslında temel hedefi olarak öne çıkarken;
Hem belirsizlik içinde olan öğretmenlerin bekleyişlerinin son bulması hem de emek sömürüsüne son verilmesi gerekiyor artık
Yorumlar
Kalan Karakter: