Günümüz dünyasında enerji kaynaklarımız hızla tükeniyor. Çünkü küresel ısınmaya bağlı olarak iklim değişikliğinin sonuçları hayatlarımızın her alanına ateş topu gibi düşmeye başladı.
Sanayi devrimi öncesine göre dünyadaki hava sıcaklığı oranı git gide arttı. Önümüzdeki yıllarda da şimdiye kadarki en yüksek sıcaklıkların seyredeceğine şahit olacağız.
Sanırım insanoğlunun en büyük hatası, modern çağda bir yandan teknolojiyle beraber gelişim sağlarken aynı anda mevcut kaynakları, doğayı korumayı başaramaması…
***
Sorunun kaynağına indiğimizde, küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olan şey sera gazı etkisinin artması.
Peki nedir sera gazı emisyonu dediğimiz şey?
Karbondioksit, metan, nitröz oksit, hidroflorür karbonlar, perfloro karbonlar, sülfürhekza florid gibi gazların atmosfere verilen miktarıdır.
Atmosferde kızıl ötesi ışınları absorbe edebilen bu gaz bileşimi aynı zamanda atmosferdeki ısıyı tutup hapseder. Bu şekilde sera gazları atmosferdeki sıcaklığı artırır. Bu etki ile küresel ısınma ve dolayısıyla iklim değişikliği gelişmeye başlar.
Bu denli önem arz eden sera gazlarının ‘neden arttığı’ kısmını irdelemek gerekiyor;
Fabrika bacalarından, araba egzozlarından çıkan karbondioksit gazı; ormanların yok edilmesi ve dolayısıyla oksijen üretimin azalması başlı başına tehlike çanlarını çaldırıyor.
Hepimizin bildiği gibi kullanılan deodorant ve parfümler de bu listeye eklenenlerin başında geliyor…
Buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, yeryüzünde büyük miktarlarda su kütleleri buharlaşıp atmosfere karışıyor ve sıcaklık-basınç farkından dolayı şiddetli rüzgarlar meydana geliyor…
Mesela Antarktika’da 10 yıl önce çatlamaya başlayan 1550 kilometrekarelik buz dağının şimdi kopması küresel ısınmanın yakın zamanda başımıza gelen örneklerinden…
‘Başımıza gelen’ kısmının altını çizmek istiyorum. Çünkü başa gelen şeyler bir yandan da sebep olunan şeylerdir. Sebebi biziz bu tehlikenin. Yine zamanında ihtiyaçlarımız uğruna gerekli önlemleri almamış olmamız bizi şu anda ‘bir şeyler yapmalıyız’ noktasına getirdi maalesef.
Doğal kaynakları tahrip ederek tükettikten sonra doğanın bizden intikam almaya başlaması bizi harekete geçiren güç oluyor!..
Biraz geç kalmadık mı demeden edemiyorum…
***
Yukarıda bahsettiğim sebepler incelendiğinde, sera etkisi yapan gazların azaltılması için bazı adımların atılması gerekiyor.
Enerji verimliliğinin sağlanması ve yenilenebilir enerji kullanımının artırılması alınacak önlemlerin başında geliyor.
Daha çevre dostu tarım ve hayvancılık faaliyetlerine geçiş ve toprağın düzenli bir şekilde kullanımı da önemli faaliyetlerden.
Enerji verimliliği nedir dediğimizde, yaşam standartlarımız değişmeden enerji tüketimin azaltılması diyebiliriz.
Kaynakların kontrolsüzce tüketimini engellemek amacıyla her alanda tasarruf yapılması gerekiyor.
Bursa'da Verimder Anadolu Buluşmaları kapsamında iklim değişikliği, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu konuları gündeme geldi.
Enerji verimliliği üzerine farkındalık yaratmak amacıyla Verimder Dernek Başkanı Çağdaş Korkmaz, Verimder İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emre Alkin, Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ konuya dair görüşlerini iletti.
Temelde verilen mesaj ‘bozduğumuz dünyayı tekrar yaşanabilir, daha verimli kullanılabilir hale getirme çabası içerisindeyiz’ aslında.
Öyle bir duruma geldik ki enerji faturasının dükkân kirasından fazla tuttuğunu söyleyen insanların sayısı artmış durumda. Enerjinin kendisi ve maliyeti ciddi bir sorun haline geldi artık.
Verimder Dernek Başkanı Çağdaş Korkmaz’ın sözlerine bakarsak, özellikle konutlarda tüketilen enerji sanayide tüketilen enerjiden daha fazla olduğu yönünde. Açıklaması da şöyle;
“Asıl amacımız tasarruf yapmak değil verimli kullanmak. 2000 yılından sonra yapılan binaların daha verimli yapıldığı görülmekte. 25 milyon konutta enerji verimliliği olduğunu varsaydık. 12 milyar dolarlık kazancı cebimizde tutabilirdik ama ne yazık ki geride kaldık. Gerekli güce, bilgiye ve altyapıya sahibiz. Hızlı bir şekilde bu alanlarda planları ilerletmemiz gerekiyor. Binalar özellikle enerjinin yüzde 30’undan sorumlu. Konu binalar ekseninde birleşiyor. Isı yalıtımı zorunlu hale getirildi, yeni binalarda enerji kimlik belgesi zorunlu hale geldi.”
***
Enerji tasarrufu noktasında gerçekleştirdikleri bir sokak röportajı izledik. Burada insanlara evlerinde nasıl tasarruf sağladıklarını sormuşlar;
Verilen cevaplar; kullanılmayan fişlerin prizden çekildiği, tasarruflu ampuller takıldığı, çeşmelerin ve ışıkların boş yere açılmadığı, ısınmak için doğalgazın kısıtlı kullanıldığı, bazılarının kombi derecesini düşük tuttuğu ve bazılarının da hep aynı ayarda tutarak tasarruf sağlamaya çalıştığı, klimaların ise neredeyse kullanılmadığı şeklindeydi…
Tabii vatandaşın bireysel çabasının çıktısı bir yere kadar fayda sağlar. Çünkü barınma ihtiyacı kapsamında enerji kullanımı da bir gerekliliktir. Dolayısıyla konuya daha büyük çapta müdahale gerekiyor.
Ülkemizde konut sektöründe ısıtma amaçlı enerji tüketimi, tüketilen toplam enerjinin yüzde 70'i gibi yüksek bir oranı karşılıyormuş.
Binalarda enerji verimliliği adına gerekli yatırımlar yapılırsa faturaların yüzde 30-40’a kadar indirebileceği söyleniyor.
Nasıl sağlanacağı ile ilgili birçok detay mevcut. Bina mantolaması, çatı yalıtımı, ısıtma-soğutma-aydınlatma sistemi, hangi sınıf enerjiye sahip olduğu, termostatik radyatör vanaları gibi detaylar bulunuyor.
Buna dair detaylı bilgi bir başka yazının konusu olsun…
Yorumlar
Kalan Karakter: