Her odanın olduğu gibi Şehir Plancıları Odası Başkanı Murat İlkme’nin de söyleyecekleri vardı.
Görüşmemizde odanın genel sıkıntılarına yönelik bir sohbet gerçekleştirdik.
Öncelikli olarak üyelerin odaya bakışının çok değiştiğinden dert yandı.
Eskiden mezun olan bir kişi direkt gelip odaya üye olurken, şu anda zorunlu hallerde üye olmaktan dahi çekiniyorlarmış.
Buradaki sorunu, yeni nesilde örgütlenme bilincinin olmaması olarak değerlendiriyor İlkme.
Genelde yaklaşımlar da “Oda ne iş yapar, üye olsam ne olacak ki” ya da üye olanlar için “aidat ödesem bana faydası ne” şeklinde…
Gençler tabiri caizse etkinlik yeri gibi görüyorlarmış odayı. Halbuki odalar, her meslek mensubu için temsil noktasıdır.
Zorunluluktan üye olunan, mesleki-sosyal etkinliklerin beklenildiği bir yer olarak görüldüğünü söyleyen İlkme, “Ben 2005’ten beri odanın içindeyim. O tarihten beri odaların yaptığı faaliyetlere, basın açıklamalarına katılan kitle hep aynı. Yüzler değişmiyor. Yeni kuşağı oda faaliyetlerine çekmekte zorlanıyoruz” diyor.
Bu arada odanın üye sayısı; Bursa merkezde 200 civarında olmak üzere Güney Marmara’da (Yalova, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale) toplam 400-500 arası.
***
Geliyoruz eğitime…
Aslında bu meslek grubu diğer mühendislik alanlarından biraz farklı diyebiliriz. Diğerlerinin proje alanı bir binayken şehir plancılarınınki tüm şehri kapsıyor. Özel sektörde de olsa kamuda da olsa ‘kamu yararının’ gözetilmesi zorunlu olan bir meslek grubu.
Mesela bir mimar, müşterisinin talebine göre bir bina çizebilirken; şehir plancılarının yaptığı her işin sonu kamu yararı ilkesine dayanır.
Şehir plancılarının sıkıntısı; Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün bazı üniversitelerde mühendislik, bazılarında da mimarlık fakültesinde bulunması.
Peki mezun sayısı nasıl?
“Ülkesel politikalarla beraber her ilde bir üniversite olsun mevzusu bizi de etkiledi” diyen İlkme şöyle devam ediyor;
“Ben 2005’te mezun olduğumda 9 üniversitede 30 kişilik kontenjanlar vardı. Bölümde en yüksek sayı 40 veya 50’ydi. Yani bizim dönemimizde yılda 200 mezun anca çıkıyordu. Ama şimdi yaklaşık 2500 mezun çıkıyor. Bence şu anda fakülteler çok fazla. Yıllık mezun sayısını emebilecek bir iş potansiyeli de yok.”
Eğitimde hep pratik kısmın öneminden bahsediyoruz. Burada da büyük bir bölümünü stüdyolar oluşturuyor. Mesela üniversite bir bölge, ilçe belirliyor çalışma alanı için. Sınıf, 1 dönem boyunca orada çalışıp analizler yapar, binaları tespit eder. O yüzden stüdyo derslerinin birebir hocalarla iletişim halinde olması gereken önemli dersler olduğunu öğreniyoruz.
***
Peki bölüm mezunları nerede çalışabilir sorumuza İlkme’nin cevabı;
“Bizim meslek alanımız diğer mühendisliklere göre daha dar. Belediyeler, bakanlıklar (çevre şehircilik/kültür turizm bakanlığı) ve özel sektörde faaliyet gösterebiliyoruz. Benim kendi bürom var. Belediyelerin veya bakanlıkların yaptığı plan ihalelerini biz hazırlıyoruz. İhale komisyonları belli rakamlar üstünden ihaleye çıkıyor. İhaleye girip teklif veriyoruz, ona göre alıyoruz. Ya da özel şahısların veya kamunun kendi planında belli sebeplerden işlemeyen bir şey olduğunda onunla ilgili plan değişikliği talebi istiyoruz. Mesela sizin bir konut yeriniz var. Siz orada ticaret faaliyeti yürütmek istiyorsunuz. Biz oranın ticarete çevrilmesine yönelik plan değişikliğini hazırlayıp belediyelere sunuyoruz. Belediye meclisi onaylayınca plan değişikliğine gidiliyor.”
Belediyelerin şehir plancısı çalıştırmak gibi bir zorunluluğu yok. Son dönemlerde belediye kadrolarında bir miktar sayı artsa da Bursa’nın dağ yöresindeki ilçelerinde hiçbir şehir plancı çalışmıyormuş. Olan belediyelerde de sayı yeterli mi, tartışılır?
Bu konuda da İlkme, “Devletin artık buna yönelmesi lazım. Her belediyede minimum 1 plancının bulunması lazım. Yani belediyelere zorunluluk getirilmeli. Örneğin nüfusu 50 binden fazla olduğu zaman 2’ncisi şart gibi…” dedi.
Bir de şöyle bir sıkıntıdan bahsediliyor; bir mühendis ya da mimar proje hazırladığı zaman belediye hazırlanan projeyi yine bir mimar ya da mühendise inceletiyor. Uygun bulunursa kabul ediliyor. Şehir plancılarının yaptığı tüm işler ise belediye meclisi tarafından onaylanıyor. Yani işin bir de siyasi tarafı varmış. Bu yüzden şehir plancılarının hazırladığı bir plan değişikliği dosyası, kanun yönetmeliklerine uygun olsa bile belediye meclisi kendi grup toplantısından sonra ‘biz bunu onaylamıyoruz’ diyebiliyor.
***
Plan değişikliği söz konusu olduğunda inceleme başlatılıyor. Dosya değerlendirilirken yasa ve yönetmelikler baz alınıyor. Meclisten geçerse 1 ay süreyle askıya çıkıyor. Herhangi bir itiraz olmazsa kesinleşiyor.
Fakat minimum 5; maksimum 30 kurumdan görüş toplanıyor. Bu süreç 3 ay alıyor. Üstüne bir de plan değişikliği onay süreci 6 ay sürüyor.
Yani bugün başlanan bir işin onaylanması totalde 9 ay sürüyor.
“Böyle baktığımız zaman aslında özel sektörde çok meşakkatli bir sürecimiz var. Teknik bilgi yetmiyor. Oradaki insanları tanıyıp diyalog kurabilmemiz lazım. Komisyonda yüzlerce dosya bekliyor. Sizin dosyanızı görüşmeleri için iletişim kurmanız şart. Bu yüzden özel sektörde yeni mezun birinin direkt tutunması zor. Mesela plan çalışacaksınız. Eski süreçlerini bilmeniz lazım. Bunları hep içeriden belli bir yere kadar alabiliyorsunuz. İkili ilişki kurarak yapabiliyorsunuz” olarak yorumluyor durumu İlkme.”
Son olarak;
Türkiye’nin planlama yapması çok zor bir ülke olduğunu bir kez daha teyit ediyoruz. Oda başkanına göre biz kentleşme yapısını daha kafada oturtabilmiş değiliz. Avrupalının kente bakışı ile bizim bakışımız bir değil.
Bütün odalarla yaptığımız görüşmelerimizde şunu anlıyoruz ki, en büyük eksikliğimiz planlama ve denetlemede!
Yorumlar
Kalan Karakter: