‘Eğitim sektörünün’ kendi içinde onlarca sorunu var. Sınıf mevcutları, okulların fiziki şartları, güvenliği, disiplin sorunları, personel eksiği, ders kitaplarının içeriği vs…
Diğer yandan;
Ücretlisi, sözleşmelisi, kadrolusu… Hangi kategoride olursa olsun öğretmenlerin de farklı sorunları var.
Fakat en büyük ortak dertleri, elbette ki geçinememek!
Bu aslında günümüz insanın temel sorunu. Birçok farklı sektör ve meslekte olduğu gibi.
Hatta emeklisi, asgari ücretlisi ve öğrencisi… Mağduriyetlerin önüne geçilemediği gibi koşullarla beraber sıkıntılar katlanarak artmakta.
***
Ve…
Yakında bu üçlüye uzman ve başöğretmen kategorileri de eklenecek…
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 19 Kasım’da yapılacak olan ‘Kariyer Basamakları’ sınavına, 600 bin öğretmenin başvurduğunu açıklamıştı.
Sınav giriş yerleri de açıklandı.
Sistemin aslında ne kadar ilgi gördüğünü ve kabul edildiğini de başvuru rakamlarına bağlamıştı.
Esasen;
Bu konuda memnuniyet, başvuru oranlarıyla ölçülmemelidir. Neden?
Çünkü bu bir ‘zorunluluk’ haline geldi.
Emeklerinin karşılığını alamıyor öğretmenler! Onlara maaş artışı yapmaktansa sınav yolu ile (yüzeysel) bir çözüm yöntemine gidildi. Öğretmenler kendi bütçelerini düşünmek zorunda kaldığından sınava girmeye mahkûm edildi.
Yaşadıkları sıkıntılara rağmen eleştirel yaklaşarak sınava girmeyi reddeden öğretmenleri de unutmamak gerekir.
***
Bunun üzerine haklarını savunmak ve ‘Öğretmenlik Meslek Kanununun’ geri çekilmesi için Eğitim-İş, Eğitim Sen, Hürriyetçi Eğitim Sen, Anadolu Eğitim, TEÇ-SEN başta olmak üzere toplamda 14 sendika bir araya gelmiş ve 2 Kasım’da işi bırakarak eylem yapmıştı.
Şehir dışında olduğum için eyleme katılamamıştım fakat çalışma arkadaşım Onuralp Özalp takip etmişti ve “uzun zamandır böyle muhteşem bir miting izlememiştim” demişti.
Hatta İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu da eyleme katılarak mitingin başından sonuna kadar öğretmenlere destek vermişti.
Gelin görün ki…
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy bir paylaşımda bulundu. “Bir öğretmenin yoksulluk sınırının üçte biri olan, açlık sınırına çok yaklaşmış” dediği kasım ayı maaş bordrosu aşağıdaki gibi;
Yoksulluğa mahkûm edilen öğretmenlere, "Müjde! Meslek Kanunu Çıkıyor!" şeklinde lanse eden bazı sendikalara da “tarih sizi bu kariyer sınavıyla yargılayacak” şeklinde göndermek yaparak tepki gösterdi.
Süreç boyunca aynı tepkileri sosyal medyada birçok öğretmen sürekli olarak dile getirdi. Kimisi aldıkları maaş bordrosunu paylaştı.
Bunun üzerine;
Bakan Özer’e atama talebini dile getiren bir öğretmenle ilgili paylaşımlar dikkat çekti.
Öğretmen bakana derdini anlatıyor ve elindeki çiçek buketini uzatıyor. Fakat bakanın vücut dili ve çiçeği almadan yoluna devam ederek ortaya koyduğu tavrı aslında mevcut durumu çok güzel özetliyor.
“Meslek hayatımızda hiç bu kadar çaresiz ve ezik hissetmemiştik” diyen bu ülkenin öğretmenleri aylardır seslerini duyurmaya çalışıyor. Fakat geldiğimiz nokta ortada!
***
Sektörün temelindeki sıkıntılara ek olarak, öğretmenlerin yaşadıkları mağduriyetler ve psikolojilerine etkileri de göz önüne alırsak…
Şu soruya cevap vermek gerek; Çocuklarımızın, öğrencilerimizin (sırf üç kuruş daha fazla para kazanabilmek için mecburiyetten girdikleri sınavla aracılığıyla) unvanlı öğretmenlere mi; yoksa emeğinin karşılığını aldığı için mutlu, huzurlu, motive olmuş öğretmenlere mi ihtiyaçları var?
Yorumlar
Kalan Karakter: