CHP Bursa İl Başkanlığı görevinden milletvekili için istifa eden İsmet Karaca’nın koltuğu devrettiği Turgut Özkan, basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Basın toplantısında hem 2022 yılına dair hem de önümüzdeki seçim süreciyle alakalı değerlendirmeler yapıldı.
18 yıllık partili olarak, hemen hemen her kademede görev aldığını dile getiren Özkan, son olarak il sekreteri olarak görev yapıyordu. İl başkanlığına oy birliğiyle geldiğini belirten başkan;
“Önümüzdeki seçim döneminde öncelikle genelde, sonra yerelde yapılacak seçimlerde partimizin iktidar olacağına olan inancımız tamdır” diyerek partinin iddiasını ortaya koydu.
İsmet Karaca il başkanlığına vedasında, görev süreci boyunca “Kent muhalefeti anlamında yapılacak birçok şeyi yapmaya çalıştık. Örneğin biz gündeme taşıyana kadar T2 hattı çürüyordu. Bursa’da kamu vicdanını sızlatan birçok konuda sahada olduk. Yapıcı bir muhalefet yaptık. Şimdi de Uludağ için çok ciddi bir muhalefet yapmamız gerekiyor. Uludağ’ın güzelliğini peşkeş çekiyorlar. Betona, ranta açıyorlar ve bunun için tüm kentin kenetlenmesi gerekiyor” şeklinde açıklamalar yapmıştı.
***
Bursa'da seçimi kazananın kimin olacağını zaman bizlere gösterecektir. Fakat ülkenin ana muhalefet partisinin olması gereken noktaya ne kadar yakın olduğu tartışmaya açık bir konudur.
Neden? Mesele ülke ve vatandaş çıkarları olduğunda muhalefet yapmak sadece yapılan yanlışları eleştirip söylemek mi olmalıdır diye düşünmekteyim. Elbette ki ses çıkarmak ve karşı bir duruş sergilemek öncelikli harekettir.
Fakat ortada bir yanlış veya sorun olduğunda buna ses çıkarırken, altı doldurulabilir ve yerinde çözümler de üretilebileceğini göstermek, aynı zamanda çözüm önerileri sunmak sağlam bir güven açısından gereklidir.
Karaca görev süresi boyunca basına mesafeli yaklaşıyordu. Özkan’ın göreve gelmesiyle gerçekleştirilen tanışma organizasyonunun ‘yazılı ve internet basını’ olarak ikiye ayrılması da ayrıca tepki topladı.
Özkan, basın özgürlüğü hakkında ve partinin basınla ilişkilerine dair gelen eleştiriler üzerine, -bir hukukçu olarak- basın mensuplarının yaşadıkları sıkıntılara hâkim olmanın bilinciyle, bundan sonraki sürece dair umut vadedici konuştu. Tanışma toplantısını tenzih ederek söylemek gerekirse; bundan sonraki süreçte bunu bizlere kanıtlamak için fırsatları olacaktır kendisinin…
***
“BEN DE EYT’LİYİM!”
Sıcak gündemde EYT konusu var ve haliyle akıllarda bir sürü de soru işaretleri var.
Yeni düzenlemeyle beraber yaklaşık 2 milyon 250 bin kişi emekli olmayı bekliyor. 8 Eylül 1999 öncesi sigorta girişi olanlar EYT kapsamında. Kadınlar için 5 bin prim günü ve 20 yıl sigortalılık süresi, erkekler için ise yine 5 bin prim günü ve 25 yıl sigortalılık süresi olması şartı aranıyor ve yaş sınırı yok.
Taşerondan kadroya alınanlardan hemen emekli olmayı tercih etmeyecekler için de ayrı bir geçiş düzenlemesi hazırlanacağı;
Birden çok EYT'li çalıştıranların yükünü hafifletmek adına kıdem tazminatları için işverenlere kredi destek paketi sağlanacağı;
Emekli olduktan sonra sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edecekler için de sosyal sigorta prim teşviki getirileceği söylenenler arasında…
EYT konusunda gelen sorulara Özkan’ın cevabı;
“EYT konusu Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sıklıkla gündeme getirdiği, üzerinde durduğu, iktidara geldiğimizde düzenleme yapacağımıza dair vaat ettiğimiz bir konuydu. Her ne kadar iktidar partisi şu an onu sahipleniyorsa da üç senelik ciddi bir mağduriyet var. Biri de benim. Ben de EYT’liyim. Bugün sadece bu mağduriyet giderildi. Yani devlet yapması gerekeni yaptı” şeklindeydi.
Uzun zamandır dallanıp budaklanan konunun bu şekilde sonuçlanmasıyla iktidarın puanları topladığı ve oylarının artacağı düşüncesi var. Özkan’a göre öyle olmayacak. Çünkü mağdur olan bu büyük kitleye zaten hakkı olan teslim edildi. Dolayısıyla ekstra bir icraat olarak yorumlanmaması gerektiğini düşünüyor ve anketlerde yansımasını nasıl olsa göreceğiz diyerek konuyu noktalıyor.
***
Seçime az bir zaman kala Millet İttifakının belirleyeceği ‘aday’ vatandaş nezdinde oldukça önemli. Buna rağmen 6’lı masa ısrarla önemli olan ‘adayın kimliği’ değil de temsil edeceği görev ve sorumluluklar olduğunu vurguluyor. Ve çok iddialı bir cümle kurarak ‘seçimi her halükârda alacaklarını’ ifade ediyorlar.
En az ‘adaylık’ kadar diğer önemli konu da sandığa atılacak oyların akıbeti. Hatırlarsanız 2019 yerel seçimlerini kaybettiklerinde Mustafa Bozbey, “Biz seçimi tutanaklarda kaybettik” demişti.
Özkan, bunun da önlemini aldıklarını üstüne basarak söylüyor ve şu açıklamayı yapıyor;
“Kamuoyunun en çok merak ettiği, sandık görevlileri asil ve yedek, okul müşahitleri ve her okula bir avukat gibi partimizin seçim döneminde her bir oya sahip çıkmak için yapması gereken işlemler. Bu işlemlerin tamamını seçildiğimiz ilk günden beri hazır bir şekilde bekliyoruz. Genel Merkezimizde birebir entegre bir sistem kullandığımız için anbean, gün gün her an görebileceğiniz bir sistemle, sandık görevlilerinin veya müşahitlerin veya okul sorumlularının sayıları, yerleri, konumları ve görevlerine devam etmeyeceği sıklıkla kontrol ediliyor. Bugün itibariyle tüm sandıklarda asil ve yedek üyelerimiz hazır bir şekilde bekliyoruz. Erken veya baskın seçim hepsine hazırız. Her bir oy güvence altında merak etmeyin, yönetim kuruldaki arkadaşlarımızın birçoğunu seçim tecrübesi çok fazla. Defalarca seçim geçirmiş insanlarız. Ben çok uzun süre seçim kurullarında görev aldım. Dolayısıyla her bir oya sahip çıkacağımıza inanabilirsiniz.”
Yorumlar
Kalan Karakter: