Nöbetçi Gazete’den ilk kez “merhaba” dediğim günden bu yana 14 ay geçti.
Yaşadıklarımızı ekonomik krizle açıklamanın yetersiz kaldığından söz etmiş ve değerler krizi olduğunu belirtmiştim o günlerde.
Koskoca 14 ay boyunca değişen tek şey karamsarlığımızın derecesi oldu.
Ekonomide toparlanmanın ilk sinyallerinin en erken 2025 baharında alınabileceği öngörüler arasındaydı.
Şimdi bunun olup olmayacağı bile kesin değil.
Çünkü
2023’te yüzde 22,3’lük yılsonu hedefinin tutmayacağı anlaşılınca Merkez Bankası bu oranı “…yüzde 54-62 aralığında…” diye revize etmiş fakat gerçekleşme yüzde 64,8 olmuştu.
Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise gerçek rakam yüzde 127,2 idi.
Bu yılsonu için ise “…orta noktası yüzde 38 olmak üzere yüzde 34-42 aralığı…” öngörülüyor ve daha son çeyreğe kalmadan yıllık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 49,4, ENAG’a göre yüzde 88,6 düzeyinde.
Üstelik bir savaş tedirginliği sıkıştırılıyor satır aralarına.
Ne var ki memleketin durumu rakamların, istatistiklerin çok ötesinde, savaşa bile gerek bırakmayacak ölçüde endişe artırıcı bir tablo koyuyor önümüze.
Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo’nun, denetimsiz, sahipsiz ve bakımsız yerlerin görmezden gelinmesi ve olumsuz davranışlara neden olacak unsurların kısa sürede giderilmemesi durumunda suç üretmeye açık ortamlara dönüşeceğini ifade eden “Kırık Camlar Teorisi”nde anlatılanlar teori olmaktan çıkıp gündelik hayatın sıradan eylemleri hâline geldi.
Karar vericilerin, pansuman bile sayılamayacak “sözüm ona hamleler”iyle kurutuluyormuş gibi gösterilmeye çalışılan yara aksine daha da büyüdü, derinleşti.
“Daha ne kadar yozlaşılabilir ki?” diye düşünülürken toplumsal damarların her birinden irin akmaya başladı.
Leş gibi, mide bulandıran, tüyler ürperten…
Çocuğa, kadına kastedilen, can güvenliğinin ve adalete güvenin kalmadığı, herksin kendi adaletini uyguladığı, en ufak sorunda “Sen hayırdır!..”, “Sen kimsin!..”, “Benim kim olduğumu biliyor musun!..” gibi saçma sapan, saygısız efelenmelerin havada uçuştuğu karanlık bir yer oldu aziz memleket.
Akıl ve ruh sağlığını örseleyen bir kâbusa döndü yaşamak.
Nefes alacak bir alan kalmadı.
Sıçrayabilmek için yerden kuvvet alınır.
Yurttaş için sıçrayacak, yükselecek gücü sağlayan zemin devlettir.
Fakat görünen o ki bir nefeslik küçük bir sıçrayış için bile kuvvet alacağı zemini kalmadı artık yurttaşın.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: