Uzunca bir zaman sonra yolum Şehreküstü’ye (yeni adıyla 15 Temmuz Demokrasi Meydanı) düştü. Görmeyeli değişmeyen tek şey yere saçılan buğdayla karnını doyurmaya çalışan güvercinlerdi. Eskiden piyango bileti satıcılarının, simitçilerin, seyyar satıcıların konuşlandığı meydanın yeni konuklarını görmek içimi acıttı.
Belki pek çoğunuz biliyorsunuzdur, bu kadar geç görmüş olmak benim ayıbım olsun.
Beş ayrı stand açılmış; hoparlörden anneler yalvaran sesleriyle çocuklarına yardım istiyor.
Valilik onaylı kampanya ile SMA hastası evlatları için destek çağrısı yapıyorlar.
Aileler yıllardır çözüm bekliyor. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, geçen ay bir televizyon kanalında konuyla ilgili doyurucu olmayan açıklamalarında yurtdışında uygulanan tedavinin ne kadar işe yarar olduğunun ölçümleneceğinden söz etti.
Eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da geçen yıl kasım ayında tedavinin Türkiye’de yapılmamasının nedeninin ekonomi ile ilgili olmadığını söylemiş benzer açıklamalar yapmıştı.
Her iki bakanın yaklaşık bir yıl arayla yaptıkları açıklamanın ortak noktası sorumluluğu bilim kuruluna yüklemeleriydi.
Tedavinin etkinliğinin bilinmediği, çocuk yaşarsa ileri yaşlarda ne tür semptomlar ortaya çıkacağının bilinmediği, üretici firmanın bile belirtisi olmayan hastalara tedavi uygulanmasını önermediği gerekçeleri ortaya sürüldü.
“Umut” nedir bilir misiniz?
“Ya olursa”nın?
“Ukde” nedir bilir misiniz?
“Keşke”nin?
Bir annenin evladı için neler yapabileceğini ise kendi annenizden biliyor olmalısınız.
İşte o yüzden şu anda “İleride ne olur, ne semptom görülür, tek atımlık o ilaç ne kadar etkili?” düşünecek durumda değiller ve bunda da çok haklılar.
Sonucu ne olursa olsun evlatlarının biraz daha nefes alması için canlarını bile vermeye hazır durumdaki bu ailelerin, annelerin kendi hâline bırakılmışlıkları ise hak etmedikleri bir durum.
Kamu vicdanına terk ederek, halka havale ederek sorunların çözülemeyeceği çok açık.
Yoldan geçenlerin beş on lira vermesini bekleyerek, yardım istemeleri insanın yüreğini burkuyor.
Dahası insanlığından utandırıyor.
Her sorunda yurttaşı yine yurttaşa döndürmenin alışkanlık hâlini aldığı bu ülkede, işler imece usulüyle ilerleyecekse devlet denilen mekanizma niye var?