‘Kendine İnan Ülkene Güven’ mottosuyla, 2013’ten bu yana Bursa’da 60 projeyi hayata geçirdiklerini ifade eden BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, spot ışıkları altında hem yapılanları hem de yeni hedeflerini bir kez daha mercek altına aldı.
Sheraton Otel’deki yoğun katılım sağlanan davette BTSO Meclis Üyeleri, işinsanları ve basın mensupları yerlerini almıştı.
“Bursamız Türkiye’nin 4’üncü büyük kenti ve sanayi şehri…” sözleriyle başlayan sunum, daha önce birçok kez tanık olduğumuz detaylara sahipti açıkçası.
Neden aynı şeyleri dinlemiştik? Şimdiye kadar hayata geçen ve geçmesi hedeflenen çalışmaların seçim öncesi tazelenmesi yapılmıştı aslında.
***
Her defasında Bursa’nın Almanya ile kıyaslanmasına anlam veremediğim sunumda bahsi geçen başarılardan da bahsetmek gerek.
Örneğin;
Türkiye’nin ilk uzay ve havacılık merkezi GUHEM, Kirazlıyayla’da iş dünyasının yeni eğitim üssü UYEM, BTSO Teknoloji ve Bilim Adası, BUTEKOM (Bursa Teknoloji Koordinasyon ve Ar-Ge Merkezi), MESYEB (Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme Merkezi), BUTGEM (Bursa Teknoloji ve Tasarım Geliştirme Merkezi), Bursa Model Fabrikası, BTSO Mutfak Akademisi, HOMETEX, Payitaht Çarşısı…
17 organize sanayi bölgesi ve 16 milyar dolarlık ihracatıyla Türkiye ekonomisine sağladığı katkı…
Son 9 yılda kazandırılan 2 bin 900 yeni ihracatçı firma…
Ve 45 bin çalışanın hedeflendiği TEKNOSAB…
Aynı zamanda, hedeflerin Bursa’yı yeni nesil fuarcılıkta bambaşka bir noktaya taşımak yönünde olduğunu da ifade eden Burkay, “Sadece üretim merkezi olmak yerine aynı zamanda ürettiğimizi katma değerli bir şekilde dünyaya açmalıyız” şeklinde konuştu.
Hatta “Kurallara uyan değil kuralları koyanlar olacağız” sözüyle iddiasını ortaya koydu.
***
Burkay’ın, kentimiz için gelecekte olmazsa olmaz dediği, özellikle ülkenin kalkınması adına hayata geçirmeyi hedeflediği yol haritasında otoyola çıkmak, trene ve limanlara ulaşmak var.
Buna ek olarak,
Bugün atılacak tüm adımların kente, insanlara ve gelecek nesillere karşı yürütülen tarihi sorumluluğun bir bilinci olduğunu hatırlattı.
Buraya kadar her şey tamam.
Ta ki (17 sanayi bölgesi olmasına rağmen) Bursa’ya 4 TEKNOSAB ve 2 KOBİ OSB daha gerekli olduğunu söyleyene kadar…
Bir toplumun tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş yapması elbette önemli bir atılım ama…
Bursa’nın 4 TEKNOSAB ve 2 KOBİ OSB daha kaldıracak kapasitesi olduğunu düşünmek…
(Aklıma şu söz geliyor hemen; Demirler pastan, insanlar hırstan zarar görür.)
Aynı gecede sadece sanayiye değil aynı zamanda tarım ve turizme de önem verilmesi gerektiği vurgulanmasına rağmen; bu yeni bölgeler tarım ve orman alanlarını işgal etmeden nasıl mümkün olacak?
Ayrıca kırsaldan kente göç olmadığı; Bursa’nın senede 14 bin göç aldığı söyleniyor. Peki, daha çok sanayi demek daha fazla nüfus yoğunluğu ve bu bağlamda başka sorunlarına davetiye demek değil midir?
Şimdi böyle söyleyince sanki sanayiye karşı geliniyormuş imajı çiziliyor. Fakat fazlasına, kardan çok zararı olacak adımlara zaten karşı olmak gerekmez mi? Bu bir vatandaşlık görevidir diye düşünüyorum.
“Sanayi artırılmalı, yoksa dışa göç başlar” diyor Burkay.
Asıl sanayiyle beraber nüfus yoğunluğu, hava kirliliği, trafik arttığında; orman ve tarım alanları tükendiğinde ve kent nefes alınamaz noktaya ulaştığında dış göçün başlama ihtimali daha yüksek gibi görünüyor.
Burkay’ın, “Bugün gereken adımlar atılmazsa Bursa birçok şehrin yaşamış olduğu kaderle baş başa kalacak” dediği ‘adımlar’ konusunda birçoğumuzun hemfikir olmadığı aşikar!
Yorumlar
Kalan Karakter: