30 Temmuz Cumartesi günü başlayan Muharrem ayı, dini, tarihi ve kültürel açıdan birçok anlam içerir.
En sevilen yanı da ‘aşure ayı’ olmasıdır. Aşure, Muharrem ayının son gününe kadar yapılır ve dağıtılır.
Aşurenin dağıtılmasındaki amaç; bereketin de yayılacağı inancıdır ve yüzyıllardır bu topraklarda süregelen bir gelenektir. Ocaksa aşure kaynayacaksa muhakkak paylaşılır.
Biliyorsunuz ki, aşure içinde belli başlı ürünler bulunur. Ne kadar çeşit olursa o oranda bereketli olacağı düşünülür.
Bu ürünlerin olmazsa olmazı buğdaydır.
Ne yazık ki fiyat etiketleri aynı şeyi fısıldamıyor bizlere.
Bugünün şartlarına baktığımızda, sizce aşure yapmaya herkesin gücü yetecek mi? Ya da bu gelenek bu şartlarda nasıl sürdürülecek? Yoksa bu ilgi giderek azalacak mı göreceğiz…
*****
Geçen seneye göre bir tencere aşurenin maliyeti yüzde 200 civarında artış gösterdi. En fazla artış başta buğdayda olmak üzere, şekere ve diğer ürünlere de yansıdı.
Geçen yıl kilosu 5-6 TL civarında olan buğday bu sene 18-20 TL’ye yükseldi.
Alıcının olduğu kadar esnafın da şikayeti büyük.
‘Kaç yıllık esnaflık hayatımda böyle kriz göremedim’ diyen insanları duyuyoruz. Maliyetlerin artışından dolayı kendi karlarından fedakarlık yaptıklarını söylüyorlar. Ayrıca eskiden aşureyi kazanlarda yapan insanlar şimdi anca tencerede yapabiliyor. Üstelik bu sene yapıp yapamayacakları da belli değil…
Tüm Kuruyemiş Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜKSİAD) Başkan Yardımcısı Yunus Emre Kaşıkcı’dan edinilen bilgiye göre geçen yıl 200 TL’ye kaynayan bir tencere aşure bu yıl 350-400 TL’ye kaynayacak.
Son birkaç yıllık sürece bakacak olursak;
2020 yılında bir tencere aşure maliyeti 100-150 TL iken,
2021 yılında 200 TL civarında idi.
Bu yıl ise bir tencere aşure 350-400 TL’ye mal oluyor.
Normalde çerezlik olarak dahi tüketemediğimiz aşure malzemelerinin bulunduğu rafların önünden transit geçip gidiyoruz.
Buğday ve şeker fiyatları tavan yapmışken, badem, fındık ve ceviz gibi ürünlerin de onlardan aşağı kalır yanı yok.
*****
Eski günleri hatırlıyorum da, aynı ay içerisinde kapılarımız defalarca çalar, ellerinde aşure kaseleriyle kapı kapı gezen komşularımız lokmasını dağıtırdı.
Evlerimizde büyük kazanın etrafında heyecanla toplaşırdık. Tüm aile bireyleri tek çatı altında bir araya gelerek, herkes bir işin ucundan tutup el birliğiyle hazırlardı aşureyi. Kaynarken dualar edilir, temenniler söylenir hane halkı daha tatmadan mutlaka konu komşuya dağıtılırdı çorba.
Ya şimdi…
Ne aşurenin eski tadı var ne de bu geleneğin.
Çünkü yeterinde malzeme yok. Malzeme var da alabilen yok denecek kadar az.
Kazan zaten hiç yok.
Böyle giderse ne malzeme kalacak geriye ne de aşure…
Yorumlar
Kalan Karakter: