“Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık; yukarıdaki açlık kesin” demişti bir madenci…
Aslında, aşağıda da ölüm var yukarıda da lakin aşağıdaki ölümle samimiyet; yukarıdaki ölümle resmiyet var.
Bunu en iyi aşağıda olanlar bilir.
Hep derim, şans eseri yaşıyoruz şu hayatta. Bizim için ne zaman biteceğini bilemediğimiz; bir gün hatta bir saat sonrasını kestiremediğimiz bir hayatı sürdürüyoruz.
Günlük yaşantıda bunu sürekli hatırlamıyor olabiliriz ama madende çalışan emekçilerimiz bu olasılıkla kol kola geziyorlar.
Tüm risk ve tehlikelere rağmen, yerin altındaki cevherleri kendi elleriyle ve bütün çabalarıyla yerinden söken madencilerin yaptığı iş dünyadaki en zor mesleklerin başında geliyor bence.
***
Madenciliğin, ülkelerin kalkınmasında rol oynayan en önemli sektörlerden biri olmasının yanında zor çalışma şartlarını ve tehlikelilerini hepimiz biliyoruz.
Yerin yüzlerce metre altında çalışan bu insanların içinde bulundukları zor şartların sonu yok ne yazık ki…
Maden içinde delik açmak için kullandıkları patlayıcılar da sağlıklarını tehlikeye sokuyor. Karbonmonoksitin zehirli bir gaz olmasından ötürü sağlığı tehdit ediyor. Maden ocaklarında yoğunlukla kömür bulunduğu için akciğerleri risk altında kalıyor. Ciğerlerimiz havadan aldığımız toz gibi cisimleri temizlese de kömür tozunun temizlenmesi çok zor. Çalışılan bölgeye göre değişiklik gösteren yüksek ses etkisiyle kulak problemlerine sebep oluyor. Fiziksel güç gerektirdiğinden eklem ve kas rahatsızlıkları da yaşanıyor…
Hepsi bir yana;
Şahit olduğumuz üzere, madenlerde en çok görülen kaza sebepleri grizu patlaması, göçük ve yangınlardır. Ve her an yaşanabilecek bir olay insan hayatına mal olabilir.
Çok özveri ve cesaret isteyen bu iş hem mental olarak hem de fiziksel güç gerektiriyor gerçekten.
Geçmiş örneklere baktığımızda;
Dünyanın en büyük kömür üreticilerinden olması sebebiyle en çok maden kazaları Çin’de yaşanmıştır. Bugüne kadar en fazla ölümün yaşandığı madencilik kazası, 26 Nisan 1942 tarihinde kömür tozu patlaması sebebiyle Çin'de meydana gelmiş ve toplam bin 549 kişi yaşamını yitirmiş.
Ülkemizde, şimdiye kadar birçok kaza yaşandı. Hatta Türkiye de maden kazaları sonucu yaşanan ölümlerde dünyada ilk sıralarda yer alıyor.
1941 yılından bu yana 3 binden fazla insanın bu kazalarda hayatını kaybettiği, 100 binden fazla insanın da yaralandığı kaydedilmiş.
***
Her defasında “inşallah bu son olur” dediğimiz bir felaket daha yaşadık…
Bartın’ın Amasra İlçesinde meydana gelen maden kazası yine ciğerimizi yaktı. Birçok haneye ateş düştü.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez patlamanın grizu kaynaklı olduğunu açıkladı.
Kazanın ilk anından itibaren gelişmeler, rakamlar sürekli güncellendi.
Bakanların/siyasilerin programlarını iptal edip olay yerine yola çıktıklarına dair haberleri okuduk.
O zorlu bekleyiş, göçük altında kalanların yakınları için daha da uzadı, uzadıkça ıstıraba dönüştü.
Dualar ettik, temennilerde bulunduk…
Fakat hiçbir şey değişmedi!
Çünkü; olmuşla ölmüşe çare yoktur!
Her gün evini geçindirmek için sabah evlerinden çıkan ve koşullar uygun olsun veya olmasın; önlemler alınsın veya alınmasın yerin metrelerce altına inen o insanlar, akşam eve dönüp dönmeyeceklerini kestiremeden derin bir karanlığa girerek hayat mücadelesi veriyorlar.
Tek söylenebilecek şey; bu emeğin karşılığı hiçbir şey ile ölçülemez.
Yorumlar
Kalan Karakter: