Türkiye’de yaklaşık 16 milyon insanı derinden etkileyen ve tarihe acı bir anı olarak geçen en önemli olaylardan birinin yıl dönümü bugün…
Bundan 23 yıl önce 17 Ağustos günü saat 03.02’de (Gölcük merkezli) 7,6 Mw büyüklüğünde gerçekleşen deprem, Marmara Bölgesi için büyük bir felaketti.
Dün gibi hatırlıyorum o geceyi…
Birçoğumuz için travma haline gelen bu deprem geniş çapta can ve mal kaybına neden oldu. Sanırım bu bölgede yaşayan ve o anlara şahit olan herkesin asla unutamayacağı bir gece olarak hafızalara kazındı.
Resmi raporlara göre 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralanma oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yeri hasar gördü.
2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporu‘na göre 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. 48 bin 901 kişi ise yaralandı.
Resmi olmayan bilgilere göre ise 65 binden fazla ölü, 133 bin 683 çöken bina oldu. Yaklaşık 600 bin kişi de evsiz kaldı.
*****
2022 yılındayız. Ve bilim insanları Marmara’yı yine 7 şiddetinden büyük bir depremin beklediğini söylüyor. Yıllardır bu konuda uyarılar yapılıyor.
Deprem sonrası deprem yönetmeliği ve kentsel dönüşüm gibi pek çok uygulama getirilmişti. Deprem öldürmez, binalar öldürür deniyordu.
Peki, şimdi buna ne kadar hazırlıklıyız. Yaşadıklarımızdan gerekli dersi aldık mı? Onca can kaybı bize bir şeyler öğretebildi mi?
DEVA Partisi Bursa yönetimi ve İl Başkanı Serkan Özgöz, depremin yıl dönümü nedeniyle dün vatandaşa seslendi. Gelecek büyük deprem nedeniyle bazı uyarılarda bulundu.
Kentin imar, trafik, kentsel dönüşüm, hava kirliliği gibi başlıca sorunlarına dikkat çeken Özgöz, şehrin kötü yönetildiğini şöyle ifade etti;
“Bursalılar olarak Bursa’nın çok uzun zamandır kötü yönetildiğini, çok uzun yıllardır hak ettiği hizmeti alamadığını biliyoruz. Bu şehirde hep birlikte yaşıyoruz. Yılların biriken sorunları, her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hal alıyor. Bursa her geçen gün daha da yaşanmaz oluyor.”
‘Rantı bırak depreme bak, iş işten geçmeden insanımız ölmeden’ sloganlarıyla şehrin yöneticilerinin yaptıkları işlerden daha çok yapmadıklarından sorumlu oldukları dile getirildi.
*****
Bursa’nın en büyük riskinin deprem olduğunu vurgulayan DEVA Partisi şu soruları sordu;
“Bursa’da riskli 70 bin binayı ne zaman ve nasıl dönüştüreceksiniz? Belediye olarak ne yaptınız? Ne yapacaksınız?
Allah korusun yarın bir deprem olsa sosyal medyada tweet atmak, poz vermek vatandaşın işine yarayacak mı?
Deprem haftasında nostalji festivali yapmak yerine yapılacak başka iş yok mu?
Bursa’da dask poliçelerinin oranı neden yüzde 57 biliyor musunuz?
Deprem olsa, sigortası olmayan binaları kim yeniden yapacak, bedelini kim karşılayacak, dert ediyor musunuz?
Bu konuda vatandaşlarımızı teşvik edici bir kampanyanın nasıl yapılacağını bizden dinlemek ister misiniz?”
*****
Bu sorulara yanıt gelecek mi bilmem ama bunca zaman alınamamış her önlem için geçen onca büyük bir kayıp.
DEVA Partisi de, Afet Yönetimini kurumlarınca yeni bir bakış açısıyla öne çıkaracaklarını; kentsel dönüşüm yerine ‘Kentsel Yenilenme’ anlayışını hakim kılacaklarını; afet yönetimi ve risk azaltma yaklaşımını etkisizleştiren İmar Afları çıkarılmasına son verip binaları dirençli hale getirenlere teşvikler sağlayacakları vaatlerini veriyor.
Peki, biz bireysel olarak da kendi evlerimizde önlem alıyor muyuz, durup bir düşünmek gerek. Yaşadığımız evi/binayı değiştiremeyiz belki ama kaçımızın evinde deprem çantası var mesela?
Biz anca başımıza geldiği zaman düşünüyoruz. Evet,23 yıl önce geldi. Fakat bu gece veya yarın o deprem yaşanabilir. O zaman hiçbir şeyin anlamı kalmaz!
Bu yıl dönümü hatırlamamız için hepimize vesile olur umarım.
Yorumlar
Kalan Karakter: