Yazı uğurladık. Eylül’ün ilk haftasını geride bıraktık.
Yine havanın nasıl olacağını kestiremediğimiz, ne giyeceğimize karar veremediğimiz malum günlere merhaba dedik.
Son yıllarda özellikle 4 mevsimi hakkıyla yaşayamadığımız aşikar. Yazı fazlasıyla sıcak, kışı da oldukça soğuk şekilde; geçişleri ise ne idüğü belli olmayan dengesiz havalarla atlatıyoruz.
Artık gerçek ‘baharlar’ mazide kaldı diyebiliriz.
Hatırlayın; bu sene kış bir türlü bitmek bilmedi, bahara giriyoruz derken son ana kadar kar yağışları oldu. Yaz gelmekte gecikti. Herhalde bu sene gelmeyecek demeye başlamıştık ki yaz gelsin dediğimize pişman olduk. Çünkü daha sıcak bir ‘yaz’ hatırlamıyorum.
Şimdi de son günlerde bir anda serinleyen havalar bizim de dengemizi bozmaya başladı. Normalde mevsim geçişlerinde adaptasyon sağlamakta zorlananlar olabiliyor. Sağlık konusunda hassasiyet yaşayabiliyorlar. Şimdiki durumda bu daha net hissedilebilir bir hal aldı.
Aslında bunun temel sebebini hepimiz biliyoruz…
***
Sık sık dillendirdiğimiz iklim değişikliği hayatımızın acı bir gerçeği artık.
Gezegenimiz ısınıyor, mevsimlerin periyodları değişmeye başladı. Bundan sonra durumun daha da kötüye gideceği söylenen, beklenen ama ciddiye alınmayan bir trajedi gibi.
Olumsuz etkilenen mevsimler sonucunda baharların tamamen ortadan kalkacağı ve yaz aylarının 6 ay süreceği gibi söylentiler dolaşıyor. Bilim insanları bu konuda farklı görüşler sunsa da bahar periyodlarının iyiden iyiye kısaldığına, yaz aylarınındaki sıcaklığın aşırı derecede arttığına şahit oluyoruz.
Asıl korkutan, bundan sonraki 50-100 yıl içinde yaşanacak gelişmeler. Belki de iklimler tamamen değişecek.
Ama şu bir gerçek ki;
Yazlar daha kurak ve çorak geçecek. Yağışlar azalacak ve genel olarak sıcaklıklar artacak…
İklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından biri de kutuptaki buzulların erimesi sonucu deniz seviyesinin yükselmesi. Bununla beraber ciddi toprak kayıpları yaşanacak. Zaten birçok canlı türü yok oluyor ve olmaya devam edecek. Toprak ve su kaynaklı birçok hastalık ortaya çıktı, çıkmaya da devam edecek.
Ülkemizde de iklim değişikliğinin en kötü sonucu kuraklık, tarım alanlarının kaybı, ortalama sıcaklıkların artması ve şiddetli fırtınalar…
***
Kaynağı insan olan iklim krizinin çözümünü doğadan beklemek anlamsız olur. Sebebi olduğu gibi çözümü de insan olmalıdır!
Bu sebeple, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak, bunun için elden ne geliyorsa yapmak şart. Aksi takdirde su ve gıda kriziyle karşı karşıya kalabiliriz. Doğadaki canlıları yitirebiliriz. Felaketlerin ne zaman nasıl geleceğini bilemeyiz. Bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor.
Çünkü…
Son 50 yılda yeryüzü sıcaklığı şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaştı. Fakat bilim insanları sıcaklık artışının 2 dereceyi geçmemesi uyarısında bulunurken yapılan bazı araştırmalar 2060 yılında ortalama sıcaklıklardaki artışın 4 dereceyi bulacağını söylüyor.
Bunun ne anlama geldiğini tahmin etmek zor değil.
Distopik hayatların sadece filmlerde olmadığını gelecek günler bize gösterebilir.
Bir gün gelir ve o hayatın içinde kendimizi bulabiliriz. Biz göremesek de çocuklarımız muhakkak görecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: