Milyonlarca kişiyi yakından ilgilendiren asgari ücretin belirlenme sürecinde son düzlüğe girildi.
Umutlar, 20 Aralık Salı günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında yapılacak olan toplantıda komisyonun nihai bir karar verebilmesi yönünde.
Ne de olsa ülkenin yaklaşık yüzde 50’sini (asgari ücretli çalışan) ilgilendiren temel konu. Ve ben bunu yazarken başım öne eğiliyor ama iktidar ve yetkili mercilerin gelinen bu noktaya yön vermiş olmaktan yüzleri kızarmıyor; vicdanları hiçbir şekilde sızlamıyor.
İnsanlar bir rakam telaffuz edileceği anı pür dikkat bekliyor beklemesine de belirlenen ücretle beraber yeni zamların da kapıda olduğunu; en çok da o belirlenen yeni ücretin zamların karşısında nasıl eriyip gideceğini vatandaş çok iyi biliyor.
Tam bu esnada, “Herkes her şeyin farkında ve kimse hiçbir şeyi yanlışlıkla yapmadı” sözü geliyor aklıma. Zihnimden film şeritleri geçiyor hızlıca. Çaresiz başımı sallayıp susuyorum…
***
4. Olağan Genel Kurulu için Bursa’ya gelen Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın yoğun bir ilgiyle karşılandığını söylemek gerek.
Bağımsız sendikacılık anlayışını benimseyen Türk Metal, gücünü, arkasında durduğu ve haklarını gözettiği tüm emekçi üyelerinin desteğinden aldığı aşikâr.
Yoğun katılımın gerçekleştiği salonda, metal emekçilerinin coşkulu sesleri ve tezahüratları hiç dinmedi diyebilirim.
Başkan Kavlak’ın konuşması tüm emekçilere büyük bir sesleniş niteliğindeydi.
Mevcut gündem gereği Başkan Kavlak, asgari ücret görüşmeleri, TÜİK verileri, enflasyon, vergi yükleri gibi dilimizden düşmeyen ama vatandaşın canını fazlasıyla yakan ortak dertlere değindi.
Kavlak, konuşmasının başında son 20 yıllık sürecin değerlendirmesini yaptı. Ülkede yaşanan ekonomik krizlerle beraber küçülme ve bunun sonucunda meydana gelen işsizlikle “Olan yine vatandaşa oldu” mesajını verdi.
Ama hiçbir sendika üyesinin işsiz ve ücretsiz kalmadığını ifade ederken her emekçinin arkasında da böyle bir sendika olmadığının da altını çizmiş oldu.
Sonuçta 1963 yılında kurulan, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu TÜRK-İŞ' e bağlı metal alanında faaliyet gösteren bu işçi sendikası; üye sayısı olarak Türkiye'nin en büyük işçi sendikasıdır.
***
Asgari ücret konusu özelinde; bu yıl müzakereleri TÜRK-İŞ adına kendisinin yürüttüğünü ifade eden Kavlak, geçen yıl son aşamasına katıldığı komisyonda sarf ettikleri çabalar sonucunda tüm ücretlerin asgari ücret kadar kısmını vergi dışı bırakmayı başardıklarını söyledi.
Herkes asgari ücretin ne kadar olacağıyla ilgili. “Elbette ki, insanlar yerden göğe kadar haklı. Tüm emeğiyle geçinenler gibi asıl olarak da asgari ücretliler bu hayat pahalılığında ayakta kalmaya, geçinmeye çalışıyor” diyen Kavlak, asgari ücretin kaç lira olacağının dışında tartışılması gereken başka konuya dikkat çekti. O da ülkemizdeki asgari ücretli çalışan oranı.
Örneğin, Avrupa’da asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 3-5; en yüksek olan Romanya’da bile yüzde 15 iken ülkemizde, Merkez Bankası’nın verilerine göre neden yüzde 50?
Eskilerde, asgari ücretli çalışan demek, esnafın yanında çırak olan en alt kademeli çalışan demekti. Günümüzde üniversiteden yeni mezun olanlardan tutun da birçok meslek gurubunun dahi maruz kaldığı ücret haline geldi. Asıl mesele ‘para miktarı’ olmaktan çoktan çıktı.
Yeni belirlenecek olan tutarın vatandaşı mağdur etmeyecek biçimde, insan onuruna yaraşır bir düzeyde olacağı söylense de bizi şaşırtacak düzeyde olmayacağı inancındayım nedense.
Kavlak, bu noktada “İçimize sinen bir rakam olursa kararı imzalayacağız. Olmazsa, eğer ortaya çıkan rakam içimize sinmezse hiç kuşkunuz olmasın, o masadan kalkacağız” dedi.
‘ADİL BİR VERGİ SİSTEMİ İSTİYORUZ’
O masada başka bir sorun için de mücadele edileceğinin mesajını da aldık.
Nedir? Herkesin canını ve cebini yakan vergi oranları.
Vergi oranlarıyla ilgili değişiklik talebi de sunulacak komisyona.
Ülkedeki adaletsiz gelir dağılımı ve fakirin cebinden alıp zengininkine koyan sistem hüküm sürüyor. Adil bir vergi sistemi olmadıkça; vergi oranları ile gelir vergisi tarifesinde emekçiler lehine düzenlemeler yapılmadıkça değişen pek bir şey olmayacak.
Dillere pelesenk olan adalet, toplumun refahı, vatandaşın çıkarı/hakları, insanca bir yaşam vs. konularından bu şekilde söz etmeye devam edilecekse; insanlar artık sözlere değil eylemlere itimat edecektir.
Aslında o noktayı da çoktan geçtik. Dolayısıyla insanların umutsuzluğa düşüyor olmasını yadırgayamayız. Ve gerçek bir sonuç görebilmek, vatandaşın doğal hakkı değil de birilerinin insafına kalmış bir lütuf haline geldi.
Yaşadığımız süreci, “Yüzümüzü ne yana çevirsek sorun, elimizi neye atsak çözüm bekleyen bir problem ve hangi dosyanın kapağını kaldırsak bir belirsizlikle karşılaşıyoruz” sözleriyle özetleyen Kavlak;
“Israrla söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Gerekirse, resmi olarak TÜİK’e başvuracağım. Biz, İşçilerin Geçim Endeksinin açıklanmasını, enflasyon paketinin, bizim temel harcamalarımıza göre yapılmasını istiyoruz. Ayrı bir endeks talep ediyoruz. Bu kadar açık. Bu kadar net” diyerek umut ışığını söndürmüyor…
Yorumlar
Kalan Karakter: