Koronavirüs ilk çıktığında olacakları tahmin edemezdik.
Henüz ülkemize gelmemişti, çoğu kişi geleceğine hatta tüm dünyayı etkisi altına alıp büyük zararlar vereceğine ihtimal dahi vermezdi.
Genelde olumsuz durumlar için ‘benim başıma gelmez’ inancı hakim çoğumuzda.
Dolayısıyla, yaşanacakları ancak filmlerde görebileceğimizi düşünürdük.
Ne yazık ki öyle olmadı. Çok fazla kayıp verdik. Tüm hayatımız etkilendi.
Ve ‘artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diyebileceğimiz eşiklerden geçtik.
Sonra aşı çıktı. Aşıyla beraber söylentiler de yayıldı. Hem hastalığın hem de aşısının insan bedeninde kalıcı etkiler bırakabileceği iddiaları ortaya atıldı…
Derken…
***
Her salgın hastalıkta olduğu gibi, bunda da normalleşme sürecine girildi. Yasaklar ve kısıtlamalar kalktı. Son olarak, geriye alabileceğimiz iki önlem kaldı; maske ve mesafe.
Günlük vaka sayıları belli bir rakamın altına düşünce de maske zorunlu olmaktan çıktı. Bunu bile bekleyemeyenler vardı…
Kimi, hastalık bana bulaşmaz, hafif atlatırım düşüncesinden ötürü (bir de herhangi bir kayıp vermediği için durumun ciddiyetini kavrayamayanlar) kendini iyice saldı. Kimisi de ‘ne olacaksa olsun artık yeter’ diyerek korunmayı bıraktı.
Yaz sıcaklarında maskelerden kurtulmak için can atan herkes, bayram tatilinin 9 güne çıkmasıyla da kendini yollara vurdu. Tatil yörelerine akın etti. Kalabalık plajlarda denize veya otel havuzlarına girdi. AVM’ler, çarşılar pazarlar doldu taştı…
Uyuyan virüs yeniden uyandı…
Bilim insanlarına göre yeniden artışın sebebi koronavirüsün varyantı olan omicronun mutasyonu BA.2.75.
Şimdi gelinen noktaya bakınca, acaba maskeyi (vaka sayıları düşmüş de olsa tam olarak bitmediği için) erken mi bıraktık diye düşünmekteyim hala.
***
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kabine Toplantısının ardından yaptığı açıklamada, koronavirüs salgınında ilk çıkan varyantların daha güçlü ve hasar verici olduğunu; omicron varyantının ise daha bulaşıcı fakat hafif seyrettiğini ifade etti. Akabinde hatırlatma dozlarının yapılmasına dikkat çekti. Özellikle ileri yaşlardaki vatandaşlar için…
Buna ilaveten;
Son zamanlarda tüm dünyada yeniden artışa geçen yeni tip koronavirüs vakaları için uyarıda bulunan İngiliz Epidemiyolog ve Bilim Yazarı Profesör Tim Spector, şiddetli boğaz ağrısı ve yorgunluk belirtisi olanların test olması gerektiğinden bahsetmişti.
Varyantlar değiştikçe belirtiler de değişebiliyor sanırım. Kişiden kişiye (bünyeye göre) değişiklik gösterdiğini de varsayarsak herkeste belirti görülmeyebiliyor.
Hadi geçmiş olsun!
Koronavirüs bitti bitecek derken yine atağa geçti ve üstüne bir başkası daha eklendi.
Maymun çiçeği…
Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel acil durum ilan ettiği hastalıkla ilgili Bakan Koca son durumu paylaştı;
Türkiye’de 5 maymun çiçeği vakasının tespit edildiğini, 4’ünün iyileştiğini birinin ise tedavi altında olduğunu bildirdi.
Yok artık daha neler derken, bu da geldi. İlk vakanın 30 Haziran’da görülmesiyle beraber, dertlerimize bir yenisi daha eklendi.
Kaygılarımız katlanarak çoğalırken Koca, bu virüsün Türkiye için pandemi riski taşımadığını hatırlattı.
Hastalığa bakacak olursak;
Kemirgenlerde ve yabani hayvanlarda görülen bu virüs insanlara bulaşabiliyor ve insanlar arasında da yayılabiliyor.
Ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ve yorgunluk gibi belirtilerle başlıyor. Çiçek hastalığı ile arasındaki fark maymun çiçeğinin ‘lenfadenopati’ye sebep olması; yani lenf düğümlerinin şişmesine. En nahoş kısmı da deride görülen kabarcıklar. 2 ila 4 hafta sürebiliyor semptomlar. Ağır vakalar ortaya çıksa da ölüm oranı düşük gözüküyor.
Tedavisi olmadığı söyleniyor ancak yayılmasının önüne geçilerek kontrol edilebiliyor. Aynı zamanda çiçek hastalığı için yapılan aşının, bu virüsü önlemede yüzde 85 oranında etkili olabildiği daha önce kanıtlanmış.
***
Umalım ki, aynı süreçleri benzer ölçüde tekrardan yaşamayalım.
Koronavirüs konusunda da, ‘daha önce hasta oldum, bilmem kaç kere aşı oldum nasılsa’ diyerek hafife almamakta fayda var. Çevremde 3 doz aşı olmasına rağmen hastalığa ikinci kez yakalanıp ilk seferinde olduğu gibi ağır atlatan kişiler mevcut.
İki sene boyunca her türlü önlemi alarak hastalığa yakalanmayıp sonra kendi evimde yakalanan biri olarak;
Hastalığın nereden nasıl geleceğini bilemezsiniz.
O sebeple, maske ve mesafe hassasiyetine devam!
Yorumlar
Kalan Karakter: