Atatürk’ün “Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır” dediği kutsal meslek sahiplerinin uzman ve başöğretmenlik unvanı için yapılacak sınava tepkileri büyüyerek devam ediyor…
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin şubat ayında Meclis’te kabul edilmesinin ardından, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik ‘unvanları’ için yapılacak sınav tarihi 19 Kasım olarak belirlenmişti.
Toplamda 614 bin 446 öğretmeni sınava başvurduğu MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Cevdet Vural tarafından açıklanmıştı.
Bakanlık da Öğretmen Bilişim Ağı üzerinden (ÖBA) 180 ve 240 saatlik eğitim programları başlattı.
18 Temmuz-3 Eylül arası gerçekleşen bu program akabinde adayların sınavdan 70 puan ve üzeri alması bekleniyor.
Sistem şu şekilde; öğretmenlik adaylık döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere3 basamağa ayrılacak.
Başvuru kriteri ise;
Uzman öğretmenliğe, öğretmenlikte (adaylık dahil) en az 10 yılı tamamlamış ve 180 saatlik Uzman Öğretmen Eğitim Programını bitirmiş; başöğretmenliğe de uzman öğretmenlikte en az 10 yılı tamamlamış ve 240 saatlik Başöğretmenlik Eğitim Programını bitirmiş kişiler başvurabilecek.
Yani buradan anlaşılan, bir öğretmen ‘sadece’ sınavla uzman veya başöğretmen olabilecek. 180/240 saatlik eğitim de teorik ezbere dayalı diyebileceğimiz formalite bir program gibi görünüyor. Sınava yakın zamanda da örnek sorular paylaşılıp verilen eğitim programı da uzay boşluğuna gönderilmiş olur.
500 sayfalık teorik bilgiyi çalışmak (yetişemeyeceğini düşündüklerinden) için rapor almayı planlayanlar da mevcut.
Uzman/başöğretmen unvanı uğruna, öğrencilerini bırakıp çalışmak için rapor alarak eğitimi aksatan öğretmen. Kulağa nasıl geliyor?
Sınava girmeyi reddeden 20 yılı devirmiş bir öğretmen, 180 saatlik izlediği (belki de açık bırakıp yüzüne bile bakmadığı) videolardan sonra sınavı geçen 10 yıllık ‘uzman’ bir öğretmenden daha az uzman mı sayılacak? Sırf sınava girmediği/girmeyi reddettiği için maaşına ek alamayacak…
Zaten itibarı ve hakkı yeterince verilmeyen öğretmenlere bu şekilde bir yol çizerek mi verilecek o itibar ve hak?
*****
Programa katılmayan öğretmenlerin yanı sıra katılanlar da programın mesleki anlamda öğretmene herhangi bir katkısı olmayan branş dışı bir yığın konu olduğunu söylüyor…
Konuyla alakalı görüştüğüm öğretmen arkadaşlarım program içeriğini görünce şaşkınlıklarını gizleyemediklerini ifade ediyorlar.
Ve öğretmenler arası statü farkı sebebiyle herkesin tadının kaçacağı düşünülüyor. Neden?
Çünkü ego savaşları başlayacak. Sen normal öğretmensin ben uzmanım… Sadece öğretmen öğretmene düşmeyecek. Veliler (hatta belki öğrenciler) öğretmenlere ayrımcılıkla yaklaşacak. Biz normal öğretmen istemeyiz uzman/başöğretmen isteriz. Halbuki tek bir sınavla alınan o unvanın tek amacının ne olduğunu düşünmeyecek veliler olacak…
Öğretmen arkadaşım her ne kadar bu sisteme karşı olduğunu ifade etse de, sizin de tahmin edebileceğiniz üzere uzman öğretmen unvanını kazanarak maaşına 1000 TL gibi bir ek alacak. Çünkü iki çocuğu var.
Günümüz şartlarının insanları tasvip etmedikleri yollara sürüklediğinin bir örneği işte…
Ya siz, bir öğretmenin bu tarz bir unvana gerçekten ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?
Bir öğretmenin diploması, unvanı için yeterli değil mi?
Şimdi yüzbinlerce öğretmen ezberle uzman olunamayacağını savunuyor ve sesini duyurmaya çalışıyor.
Eğer öğretmenlerin maaşlarına iyileştirme yapılmış olsaydı insanlar buna başvurmak zorunda kalmayacaktı.
Ama bu sınavla ne olur? Hem her öğretmene iyileştirme yapılmak zorunda kalınmaz. ‘Unvan’lık adı altında aralarından seçecekleri insanlara iyileştirme yapılmış olur. Bu da daha karlı görünüyor öyle değil mi?
*****
Umarım öğretmenler sesini duyurabilir.
Çünkü;
“Öğretmen yalvarmaz,
Öğretmen boyun eğmez,
Öğretmen el açmaz,
Öğretmen ders verir!”
-Fakir Bayburt
Yorumlar
Kalan Karakter: