Kentsel dönüşüm projelerinin çevre sakinleri açısından yarattığı maliyetlere ilişkin geçen haftaki yazımdan sonra aldığım geri dönüşler, bu maliyetlerin yarattığı mağduriyeti teyit eder nitelikte.
Gelen tepkiler, toplumun farklı kesimlerinde bu meselenin de en az ekonomik sorunlar kadar ortak payda oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Şikâyetlerini dile getiren değerli Nöbetçi Gazete okuyucularının anlattığı örnekler arasında en dikkat çekici olanı, Bursa kamuoyunun yakından takip ettiği bir proje ile ilgili.
Alemdar-Gaziakdemir (Sıcaksu) Kentsel Dönüşüm Projesi.
Hatırlanacağı gibi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bölgeyi dönüşüm amacıyla TOKİ’ye devretmiş, TOKİ de ihale ile yükleniciyi belirlemişti.
Sıcaksu’da 974,2 milyon lira bedelle 690 konut, 92 dükkân inşasını taahhüt eden yüklenici, 6 Şubat depreminden etkilenen bölge de dâhil, Türkiye’nin batısından doğusuna 15 binden fazla toplu konut üretimi gerçekleştirmiş bir şirket.
Diğer bir deyişle TOKİ projelerinde deneyimli.
Yüzlerce kez devasa şantiyeler kurmuş, iyi bir şantiyenin nasıl olması gerektiğini iyi bilen bir şirket.
Fakat Bursa Sıcaksu Kentsel Dönüşüm şantiyesinde iddiaya göre sıkıntı var.
Yıllarca bölgedeki dericilerin üretim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan koku ve dumandan etkilenen çevre sakinleri şimdi de bu alandaki inşaat çalışmalarının yarattığı sorunlarla mücadele ediyor.
Civar mahallelerde oturanlar, iki yıldır inşaatlardan yükselen yoğun tozdan bıkmışken bir de şantiyede yakılan katı atıkların dumanı ile zehir solumaktan şikâyet eder duruma geldi.
Alemdar, Gaziakdemir, Soğanlı, Kükürtlü ve Çekirge Mahallelerinin inşaat sahasına yakın kısımlarında her akşam aynı sorunun yaşandığını belirten çevre sakinlerinden biri anlatıyor.
Defalarca belediyeyi aramış ama ilgilenen olmamış.
CİMER’i arayıp şikâyetini iletmiş, bir sonuç alamamış.
Sonunda bir akşam vakti dayanamayıp şantiyeye gitmiş. İşçilere, “Dumandan nefes alamıyoruz, neden her akşam yakıyorsunuz bu ateşi? Buna bir son verin,” demiş.
Plastikten kartona, inşaat sahasında atık ne varsa ateşe atmaya devam eden işçiler, ısınma ve banyo ihtiyaçlarını gidermek için her akşam ateş yaktıklarını söyleyince şikâyetçi olan yurttaş, bu davranışlarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışmış. Belki caydırıcı olur, düşüncesiyle CİMER’e şikâyet ettiğini de eklemiş.
Aldığı yanıt yakılan ateşten daha yakıcı:
“Kime şikâyet edersen et, bize bir şey olmaz, arkamız çok kuvvetli!”
Bu, TOKİ projesinde çalışmanın verdiği bir rahatlık olsa gerek.
Yurttaş, oraya giderken olduğundan daha büyük bir öfke ile geri dönmüş.
Derdini dinleyecek bir merci bulamamanın çaresizliği ile anlattığı bu olayı dinlerken aklıma Doğanbey’deki dönüşüm geldi.
Orada bırakın yurttaşları, biz gazetecilerin bile inşaat alanına girmesine izin verilmiyordu.
Kamuoyundan gizlenen iş kazası nedeniyle müfettişlerce inşaatın durdurulduğu bilgisini bile uzun uğraşlardan sonra alabilmiştim.
İçeride ne olup bittiği devlet sırrı gibi saklanıyordu, o korkunç bloklar gökyüzüne değecek duruma geldiğinde ancak anlaşılabilmişti bu tutumun nedeni.
Sıcaksu projesine ve yurttaşın şikâyetine geri dönelim.
Mudanya Caddesi’nde akşamüzeri trafikte seyrederken duman rahatlıkla görülebiliyor.
Büyük bir yangını andırırcasına göğe simsiyah yükselişini görmemek mümkün değil zaten.
Belki siz de rastlamışsınızdır.
Fakat ortada bir gariplik var.
Yukarıda da belirttiğim gibi; yüklenici, deneyimli bir şirket.
2872 sayılı Çevre Kanunu; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının (RG 28786) Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği; Çevre ve Orman (eski adıyla) Bakanlığının (RG 25406) Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ile belirlenmiş inşaat atıklarına ilişkin yükümlülüklerden habersiz olamaz.
Dolayısıyla şantiyede bu şekilde ateş yakılmasına da izin veriyor olamaz.
Şirket, büyüklüğüne ve ciddiyetine yakışır bir şantiyeden imtina ediyor olamaz.
İşçilerini ısınma ve yıkanma konusunda mağdur ediyor olamaz.
Diğer taraftan işçiler de şirketten habersiz bunu yapıyor olamaz.
Yapıyorsa da aylarca gözden kaçmış olamaz.
Projenin en önemli sahibi belediye (onca şikâyete rağmen) durumdan habersiz olamaz.
Belediyenin bir yetkilisi olsun Mudanya Caddesi’nden hiç geçmemiş ve dumanı görmemiş olamaz.
Çevre müfettişleri ve iş müfettişleri denetlerken olmasa bile o bölgeden geçerken dumanı görmemiş olamaz.
(Öyle ya, ateş olmayan yerden duman çıkmaz.)
CİMER’e gelince.
Ne diyelim?
Tırnağı kırılan onun kapısına gidiliyor.
Ülkenin tek şikâyet mercii hangi birine yetişsin.
Bu durumda
Geriye bir şey kalıyor.
Civar mahallelerdeki sakinlerin biraz daha dişini sıkıp sabretmesi.
Çünkü proje tamamlandığında Bursa’ya çok büyük değer katacak!
Yorumlar
Kalan Karakter: